Davacının iddiasına göre dava konusu taşınmazdaki pay devrinin hile ile olduğunu ne zaman öğrendiğinin tespit edilmesi, ondan sonra eldeki davayı hak düşürücü süre içinde açıp açmadığının değerlendirilmesi, davanın süresinde açıldığının anlaşılması halinde hile olgusu üzerinde inceleme ve araştırma yapılması, taraf delillerinin toplanması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazın son maliki bakımından iddianın incelenebilmesi için davacı ile ilk el durumundaki dava dışı şahıs arasındaki hukuki ilişkinin inançlı işleme dayalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiğinde kuşku yokken davacının çekişme konusu taşınmazı devrettiği ilk el durumundaki şahıs davada yer almadığından davacıdan sonra ilk el durumundaki dava dışı şahsın davada yer alması gerektiği-
Hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasının aldatmanın (hile) öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının denetlenmesi sonucuna karar verilmesi gerektiği-
Taahhüdün düzenlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde (TBK'nun 39. maddesinde açıklanan sürede ) tahliye taahhütnamesinin iptali istenmediğinden tahliye taahhüdü geçerli olduğu-
01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenmiş olan ibranamelerin T.B.K.'nın 420. maddesinde öngörülen koşullara; 01.07.2012 tarihinden önceki tarihlerde düzenlenmiş olan ibranamelerin Yargıtay'ın benimsediği ilkelere uygun olması gerekeceği- Özellikle, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibranamenin geçersiz olacağı; tarihsiz ibranameye değer verilmeyeceği; hata, hile ve tehdit sonucu yapılan ibra belgesinin geçersiz olacağı; miktar içeren ibranamenin makbuz hükmünde olacağı; fesihten sonra düzenlenen ve her alacak kalemini ayrı ayrı içeren ibranamenin geçerli olacağı; ibranamede yazılmamış olan işçilik hakları bakımından ibranamenin geçersiz olacağı; ibranamenin savunmayla çelişen kısımlarının geçersiz olacağı; ibranamede ihtirazi kayıt bulunması halinde ibranamenin geçersiz olacağı-
İbraname savunmasının, hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olduğu ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği- Çalışma şeklinin 24 saat mesai 48 saat dinlenme şeklinde olduğu durumlarda, işçi birinci hafta 3 gün ikinci ve üçüncü haftalar 2 gün dördüncü hafta yine 3 gün çalışacağından, ilk hafta (3x3=) 9 saat, ikinci ve üçüncü haftalarda (2x3=) 6 saat, dördüncü hafta ise yine (3x3=) 9 saat fazla çalışmış sayılacağı- Bilirkişi tarafından davacının fazla mesai ücreti hesaplanırken, yukarıda tanık beyanlarının hatalı değerlendirilerek, davacının 24 saatlik çalışmalarının denetime elverişli şekilde belirtilmemesi, çalışma saatlerinin yukarıda yazılı esaslara aykırı şekilde değerlendirilmesi ve günlük 14 saat çalışma sınırı aşılacak şekilde hesaplama yapılmasının hatalı olduğu-
Davacı yüklenici, kendisine yapılan ödeme tutarında yanıldığını iddia etmişse de, bu hususun esaslı hata olarak kabul edilemeyeceği- Yüklenici, ticaret şirketi olup ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğinden, kendisine yapılan ödeme miktarını bilmesi ve buna göre mutabakatname imzalamak zorunda olduğu-
İtirazın iptali istemine ilişkin davada, ilk kira sözleşmesinden sonraki sözleşmelerde kabul edilen tahliye taahhüdünün, kötü niyet iddiası ileri sürülüp ispat edilmedikçe geçerli olacağı-
Tehdit sonucu düzenlenmiş olan bononun iptaline ilişkin davanın TBK m. 39'daki 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğundan hareketle ilgili hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı üzerinde durularak bir hüküm kurulması gerektiği-
Davalı ibranamedeki ödemeye ilişkin olarak ödeme belgesi sunamamışsa da zaten ödeme de şirket tarafından değil, gerçek şahıs tarafından yapıldığından, ibranamenin geçerli olduğu ve yapılan ödemenin fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil alacağından mahsup edilmesi gerekeceği-