Mahkemece, davalı hakkında bozma kararından önceki ........ tarih, ........ Esas ve ........... Karar sayılı ilam ile pasif husumet yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmakla, bozma sonrası verilen kararda da taraf olmayacağından pasif husumet yokluğu sebebi ile reddi gerekirken bu husus gözetilmeyerek davalının karar başlığında gösterilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Alacaklı tarafça, borçlu hakkında ilamlı takip yapıldığına göre, ilamlı takibe yönelik şikayetin süresiz olduğu-
Borçlunun "iki ayrı takip dosyasından maaşına haciz konulduğunu, hacizlerin sıraya konularak nafaka alacağına ilişkin olan takip dosyasından yapılan kesinti bitinceye kadar diğer takip dosyasından yapılan maaş kesintisinin durdurulması talebinin icra müdürlüğünce reddi kararının kaldırılması" talebiyle yaptığı şikayet, şikayet süresinin 7 gün olduğundan bahisle reddedilmişse de, maaş haczi nedeniyle kesinti her ay yapıldığından, son maaş kesintisi gözetilerek yeniden şikayet hakkının doğacağı, yani, kesinti, her ay tekrarlandığı için sadece son maaş kesintisi gözetilerek, borçlunun yeniden şikayet hakkının doğduğunun kabulü gerektiği-
"Takibe konu bononun taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin teminatı olarak sözleşme ile birlikte verilen teminat bonosu olduğu" şeklindeki iddianın borca itiraz niteliğinde olduğu- İcra müdürünin takip talebi üzerine senetten anlaşılmayan bir hususu inceleyemeyeceği ve borçlular icra mahkemesine başvurusunda icra müdürünün takip hukuku kurallarına aykırı davrandığını ileri sürmediğinden, borçluların icra mahkemesine başvurusunun şikâyet mahiyetinde olmadığı- Borçlular talebini şikâyet olarak nitelendirip İİK'nın 170/a. maddesinin 2. fıkrasının uygulanmasını talep etmiş ise de, hukuki nitelendirme hâkime ait olup senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğine ilişkin borca itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği- "Borçluların iddiasının kişisel def'i niteliğinde olduğu ve bu hususun alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Şikayete konu işlem, Asliye Ticaret Mahkemesi'nin sözü geçen davada vermiş olduğu kararın infazı ile ilgili olup, icra müdürlüğü burada ticaret mahkemesinin infaz memuru olarak görev yaptığından bu kararla ilgili şikayetleri inceleme görevinin kararı veren Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu, o halde icra mahkemesince bilgi alma davası kararının infazı ile ilgili olarak icra müdürünün işlemine karşı her türlü şikayetin kararı vermiş olan mahkeme tarafından incelenmesi gerektiği görülmekle şikayet dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkeme kararının gerekçe kısmında, şikayetçi borçlunun hacze muvafakat etmemek suretiyle yapmış olduğu itirazının reddine dair 11.01.2016 tarihli icra müdürlüğü işleminin usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesine rağmen, hüküm kısmında, şikayetin HMK'nun 114/1-g ve 115. maddeleri gereğince usulden reddine karar verildiği, bu durumda, kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiğinin görüldüğü, mahkemece, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında uyumsuzluk olacak şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra müdürlüğünce alacaklının "emekli ikramiyesinin haczine" ilişkin talebinin kabulüne karar verildikten sonra, alacaklının, "borçlunun emekli ikramiyesinin haczine yönelik bir talebinin bulunmadığı" belirtilerek "yeni" bir kararın verilmesinin, "icra müdürlüğünün kendi kararından kendiliğinden dönemeyeceği" ilkesine aykırı olacağı- İcra müdürlüğü, kendi kararından vazgeçemez ise de, şikayete konu işlemin icra mahkemesince denetlenerek usulüne uygun olup olmadığının belirlenmesi gerektiği ilkesi de nazara alınarak, alacaklının icra müdürlüğüne yaptığı talep yazısı ile müdürlüğün bu talebe ilişkin kabul kararı ve aynı tarihli e-haciz işlemi birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, alacaklının söz konusu talebi göz ardı edilerek, sadece önceki tarihli haciz istemi esas alınmak suretiyle, eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin hatalı olduğu- 
Mahkemece, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince 7 günlük yasal süre içerisinde şikayette bulunulması nedeniyle işin esasının incelenmesi gerekeceği-
İcranın geri bırakılması kararının, ancak lehine tehiri icra kararı tesis edilen borçlu yönünden hüküm ifade ettiği, borcun, tehiri icra kararı için sunulan teminat mektubu ile değil, bu teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile ödenmiş sayılacağı, teminat mektubunun henüz paraya çevrilmediği hususları göz önüne alındığında ilamı temyiz ederek lehine icranın geri bırakılması kararı almayan şikâyetçi-borçlu yönünden ilâmın infazı için takibe devam edilmesinde, talep üzerine mallarına haciz konulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
İİK mad. 354 gereğince, şikayetten feragat edilmesi veya borcun itfa edilmesi halinde, sanık hakkındaki davanın ve bütün neticeleriyle beraber cezanın düşeceğinin ihtar edilmesi gerekmesine rağmen, borcun tamamının ödenmesi halinde İİK mad. 340/1-2 gereğince cezanın düşürülmesine karar verilmesinin, kanuna aykırı olduğu-