İhale alıcısının, ihale şartlarını bilerek ihaleye girdiği ve ihale konusu taşınmazı 21/12/2016 tarihinde sürdüğü pey ile aldığı, söz konusu taşınmaz ihalesi kesinleştikten sonra ihale alıcısının 02/01/2017 tarihinde %18 oran üzerinden de KDV ödediği, buna göre; herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin de kesinleşmesinden sonra KDV istisnasından bahisle iade isteminin sulh hukuk mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürülemeyeceğinin kabulü gerekeceğinden, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken,şikayetin kabulü ile .............. TL. KDV tahakkuk işleminin iptaline yönünde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasının, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasının gerektiği-
İcra Müdürlüğünün ihale sonucu alınan araçlara ilişkin olarak, % 1 alınması gereken KDV' nin %18 oranında hesap edilerek fazla tahsil edildiği olayda iadesine ilişkin davanın adli yargı yerinde görülmesi gerekeceği-
Haczin, kesinleşmiş icra takibinin konusu olan bir alacağın ödenmesini teminen borçluya ait ve haczi kabil bulunan mallara bir bakıma takibi yapan icra müdürlüğünün el koyması işlemi olduğu- Haciz şerhinin terkini- Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkininin mümkün olduğu-
İpotek hakkının bölünmezliği ilkesi gereğince; alacaklı, ipotek ile teminat altına almak istediği tüm alacağını aynı takip dosyasında belirterek, ipoteğin paraya çevrilmesini talep etmesi gerektiği, yani, aynı ipotekle teminat altına alınmış alacakları ayrı ayrı ipotekli takibe konu yapamayacağı- Takip konusu taşınmazın satışı gerçekleştiğinde, taşınmazda yer alan ipoteğin teminat oluşturmaktan çıkacağı- İpoteğin, borçlunun alacaklı nezdinde doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatını oluşturmayacağı gibi, tahsilde tekerrür olmamak üzere takip başlatılmış olmasının da bu sonuca etkili olmayacağı-
Her dava ve şikayetin açıldığı tarihteki hukuki durum gözetilerek hükme bağlanacağı- Takip dayanağı ilam bozulmakla dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen kararın kesinleşme tarihinden önce şikayet yapıldığı için şikayetin yapıldığı tarih itibariyle ortada verilmiş bir görev yönünden ret kararı olmadığından mahkemenin davanın konusuz kaldığı yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığı-
Alacaklının talebi üzerine, taşınmaz kaydı üzerine haciz şerhlerinin işlendiği, taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, borçlunun, hacze karşı süresinde haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı bulunmadığı, borçlunun dosyadaki haczedilmezlik şikayetinin haciz şerhine ilişkin olduğu kabul edilerek borçlunun haczedilmezlik şikayetinin süresinde olup olmadığı araştırılarak süresinde olduğunun tespiti halinde işin esası incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Asliye Ticaret Mahkemesice verilen geçici mühlet kararının, alacaklının icra takibi başlattığı gün, ancak icra takibine ilişkin harçların yattığı saatten daha sonra  yazdırıldığı ve onaylandığı anlaşıldığından,söz konusu takibin geçici mühlet kararından önce başlatıldığı ve takibin iptalinin gerekmediği, İİK. mad. 294'e aykırı olarak geçici mühlet içerisinde takip başlatıldığından söz edilemeyeceği-
Borçlunun tebliğe elverişli adresinin bankadan istenmesinin müşteri sırrı niteliğinde olmadığı-
Herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin kesinleşmesinden sonra KDV’nin daha düşük uygulanması talebinin icra mahkemesinde ileri sürülemeyeceği-
Usulsüz tebliğ işlemine ilişkin şikayetin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması gerektiği-  Borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu gözetilerek, borçlunun usule aykırı tebliği öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarihin ödeme emrinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği-