Konkordato geçici mühleti ile tedbir kararı veren ticaret mahkemesinin imtiyazlı alacaklar yönünden verdiği ihtiyati tedbir kararının sadece muhafaza tedbirleri ile satışın önlenmesine yönelik olup, bu alacağa (işçilik alacağına) dayalı olarak takip başlatılabileceği gibi haciz işlemi yapılmasına da engel bir durum bulunmadığı- Sınırlı yetkili icra mahkemesince ihtiyati tedbir kararının yorum yoluyla genişletilerek tedbir kararı içeriğinde yer almayan haciz işleminin yapılmamasına yönelik bir sonuç çıkarılmasının mümkün olmadığı, icra mahkemesinin genel mahkemeden verilen tedbir kararını sadece tedbir kararında yer alan haliyle değerlendirmek zorunda olduğu, tarafların tedbirin genişletilmesi ya da değiştirilmesi konusunda talepleri varsa bu taleplerini kararı veren mahkemeye iletmeleri gerektiği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe dayanak senedin ticari kredi nedeniyle verildiği borçlunun da kabulünde olup, borçlunun ödeme emrinin tebliğ tarihine göre yasal süresi içerinde takibe dayanak belgelere ve işleyecek olan faiz oranına bir itirazı olmadığı, bu durumda takipten sonraki dönem için istenen yıllık faiz oranları birbiriyle tutmadığından oranların akdi faize dönüştüğünün kabulü ile buna uygun şekilde yapılacak hesaplama dikkate alınarak şikayet konusunda karar verilmesi gerektiği-
Asıl davada alacaklı tarafından haczin İİK’nin 96-97 maddesine göre yapılmış sayılmasına yönelik istek, İİK'nin 16. maddesine göre yapılmış bir şikayet olup, maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu- Karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1. maddesi, delillerin toplanmasına ilişkin ara karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde, vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekir ne var ki hükmolunacak vekalet ücretinin ikinci kısmın ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez hükmünü içerdiği, o halde mahkemece, açılmamış sayılma kararı delillerin toplanmasına ilişkin ara karar yerine getirildikten sonra verilmiş olmakla birlikte, hesaplanan ücretin 500,00 TL'yi geçmemesi gerektiğinin gözetilmemesinin de isabetli olmadığı-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe dayanak senedin tarafları arasındaki ticari kredi nedeniyle verildiği borçlunun da kabulünde olup, borçlunun ödeme emri tebliğ tarihine göre, yasal süre içerinde takibe dayanak belgelerin ve işleyecek olan faiz oranına bir itirazı olmadığı, bu durumda takipten sonraki dönem için istenen yıllık faiz oranları birbiri ile tutmadığından, oranların akdi faize dönüştüğününü kabulü ile buna uygun şekilde yapılacak olan hesaplama dikkate alınarak şikayet konusunda karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda, borçlular adına pasif taşınmaz kayıtlarının tespiti ile sorgulaması yapılan taşınmazların resmi senet ve ilgili evraklarının getirtilmesinin istendiği- Takip alacaklılarının ileride açabilecekleri muhtemel davaların malzemelerinin toplanması ödevinin icra müdürlüğüne ait olmadığı- Mülkiyet hakkının korunması amacıyla açılacak bir davanın taraflarını tespit edebilmek için 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 2/3. maddesine göre avukatın, yazılı başvuru ile tapu sicilinde inceleme yapabileceği- Alacaklının hukuki yararının, üçüncü şahısların Anayasa ile korunan özel hayatın gizliliğine ilişkin temel hakkından üstün tutulmasının mümkün olmadığı; bu sebeplerle ilk derece mahkemesince şikayetin reddedilmesinin isabetli olduğu-
Sıra cetvelinin iptali istemine ilişkin şikayette alacaklının şikayet edilen olarak gösterilmemiş olmasının şikayetin reddini gerektirmeyeceği- Mahkemece; kendisine sıra cetvelinde para isabet eden icra alacaklısına re'sen tebligat çıkartılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerektiği-
İcra mahkemesinde ıslah müessesesinin uygulanamayacağı-
İlamlı icra takibinde, ilama uygun faiz istenmediği ve ilamda belirlenen brüt tutarların net miktarları üzerinden takip yapılması gerekirken brüt miktarlar üzerinden takip yapılmayacağı yönündeki şikayetlerin, ilama aykırılık şikayeti niteliğinde olup, İİK'nun 16/2. maddesine göre, süresiz olarak İcra Mahkemesi'nce incelenmesi gerekeceği-
İcra takibinin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, itirazların yapılabilmesi ve takibin süratle sonuçlandırılabilmesi, ancak tarafların icra takibinden usulünce haberdar edilmesi ile yani tebligat ile mümkün olacağı- Ödeme tebliğinin usulsüz olduğu ve öğrenme tarihine göre düzeltilmesi talebi şikâyet niteliğinde olup, şikâyetin usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde yapılmasının zorunlu olduğu- Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileneceği ancak tanık beyanıyla ispat edilemeyeceği-Tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabileceği- Davada cevap dilekçesi ekinde sunulmuş olan telefon ve e-mail kayıtlarının yazılı belge niteliğinde olmadığı bu nedenle öğrenme tarihinin tespitinde dikkate alınamayacağı- Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için; tebligat yapılmak istenen adresin muhatabın devamlı olarak mesleğini ya da sanatını icra ettiği iş yeri adresi olması, muhatabın adreste bulunamaması hâlinde, bu durumun tespit edilerek daimi çalışanına tebligat yapılması gerektiği ancak somut olayda ise dosya kapsamına göre ödeme emri tebliğ edilen adres, şikâyetçi borçlunun iş yeri adresi olmadığı gibi muhatap adına tebligatı alan kişinin şikâyetçi borçlunun çalışanı olmadığı bu nedenle yapılan ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz olduğu-
İcra dosyasında alınan bilirkişi raporunda, haczedilen malların tarihi eser niteliğinde olduğu, vasıf ve yapıları gereğince satışa konu edilemeyeceklerinin, ilgili antikaların yurt dışına çıkarılmasının yasak olduğu gibi, eserlerin Anıtlar Müzeler Genel Müdürlüğü Türk ve İslam Eserleri Müzesinde sergilenmesi gerektiğinin bildirildiği, bu durumda, borçlunun haczedilmezlik şikayeti kamu düzenine ilişkin olup süresiz şikayete tabi olduğundan, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-