Bozma kararından sonra yapılan yargılamada mahkemece, bilirkişiden alınan rapora itibar edilerek bakiye borç miktarının ................ TL olarak kabulüne karar verilmiş olup, bozmadan önceki kararın sadece borçlu tarafından temyiz edildiği ve karar düzeltme talebinde bulunulduğu da gözetilerek, 06.11.2015 tarihli ilk hükümdeki miktardan daha fazlasına hükmedilmesinin “aleyhe hüküm verme yasağı” uyarınca mümkün bulunmadığı, bu durumda Yargıtay bozma kararına uyan mahkemece verilen bozma sonrası karar, aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olduğundan isabetsiz olup kararın bu gerekçe ile bozulması gerekeceği-
Mahkemece verilen hükmün ilk bendinde; "Şikayetin kabulü ile Diyarbakır ......İcra Müdürlüğünün ............ esas sayılı dosyasındaki .......... tarihli red kararının iptaline” şeklinde hüküm kurulduğu, anılan ilamın hüküm kısmının bu haliyle, şüphe ve tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve infaz kabiliyetinin olmadığının anlaşıldığı, mahkemece HMK'nun 297/2. maddesine uygun hüküm kurulması gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İflasın ertelenmesi davasında verilen ihtiyati tedbir kararı gereğince takip yapılamayacağı ve zorunlu takip arkadaşlığına aykırı davranıldığına ilişkin şikâyetlerin, İİK'nun 149. ve 179/a maddesinde düzenlenen yasa hükümlerine ve kamu düzenine aykırılıktan kaynaklanmaları nedeniyle İİK'nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikâyete tabi olduğu, o halde ilk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir kararı gereğince takip başlatılamayacağı ve zorunlu takip arkadaşlığı ilkesine aykırılığa ilişkin şikâyetlerin süresiz şikâyete tabi olduğu nazara alınarak, bu şikâyetlerin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Sağlık kuruluşunun ruhsat devrinin, devir talep tarihi itibariyle aktif olarak faaliyet gösterme şartına bağlandığı, devir tarihi itibariyle aktif olarak faaliyet göstermeyenlerin (faaliyeti askıya alınmış bulunan hastaneler) devredilemeyeceği, ancak, özel sağlık kuruluşu ruhsatının alınma tarihi 21/03/2014 tarihinden önce ise aktif faaliyet gösterme şartı aranmaksızın devri mümkün olduğundan bu tarihten önce haciz konulmak kaydıyla icra yoluyla ekonomik değeri olması nedeniyle satışının da mümkün olacağı, aksinin kabulünün hak kaybına sebep olacağı-
Haciz tarihinden itibaren bir yıllık süre dolmadan satış talep ederek aynı tarihte satış avansı yatıran, sonrasında satış talebini geri alan ve satış talebini geri almasından sonra tekrar satış talep eden şikayet olunan alacaklının satış talebini geri aldığı tarihten itibaren bakiye satış isteme süresi içerisinde tekrar satış talebinde bulunması gerektiği, bakiye süre içerisinde satış talebinde bulunulmayan şikayet olunanın alacaklının hacizlerinin düştüğü-
Şikayetin konusunu teşkil eden dayanak ilam şikayet tarihinden sonra bozularak ortadan kalktığına göre; mahkemece şikayetin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek 6100 sayılı HMK'nun 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderleri takdir edilmesi gerekeceği-
İhale konusu taşınmazlara ilişkin satış ilanı ve şartnamede KDV oranının %18 olarak gösterilmesine rağmen, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesinde öngörülen yasal sürede İcra Hukuk Mahkemesine başvurularak bu hususun şikayet konusu yapılmadığının anlaşıldığı, görüldüğü gibi ihale alıcısının, ihale şartlarını bilerek ihaleye girdiği ve ihale konusu taşınmazları 05/09/2013 tarihinde sürdüğü pey ile aldığı, buna göre; herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin de kesinleşmesinden sonra KDV istisnasından bahisle iade isteminin icra hukuk mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürülemeyeceğinin kabulü gerekeceği-
Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu, mahkemece, şikayetin kabulü ile, ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
"Sıra cetvelindeki sıraya itiraza" ilişkin uyuşmazlıkların çözüm yerinin icra mahkemesi olduğu-
İcra emrinin kısmen iptaline karar verilmesi üzerine, borçlu kendisinden tahsil edilen ve alacaklıya ödenen paraların İİK. mad. 361 uyarınca geri alınması için alacaklıya muhtıra çıkartılması talebinin icra müdürlüğünce reddinin isabetli olduğu- Ortada yanlışlıkla ödenen veya ödeme tarihi itibariyle fazladan yapılmış bir ödeme söz konusu olmayıp takip borcuna ilişkin yapılmış bir ödeme söz konusu olduğundan, icra emrinin iptaline ilişkin şikayetin sonradan kabul edilmiş olmasının, borçlu tarafından yapılan ödemeyi hükümsüz kılmayacağı- Aksi halde her iptal kararı verilen icra dosyasından ödenen paraların iadesi talep edilerek icra dosyasının hiçbir zaman infaz edilememesi, sürekli açık kalması sonucunun doğacağı, anılan istemin borçlu tarafından genel mahkemelerde açılacak istirdat davasında tartışılması gerektiği- İİK.nun 361.maddesinin uygulandığı hallerde, mahkeme kararının kesinleşmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı, ortada ilamlı takibe dayanak yapılan bozulmuş, yeniden verilmiş ve kesinleşmiş bir karar olmayıp, İİK.nun 40/2. maddesinin de uygulama yerinin bulunmadığı anlaşıldığından şikayetin bu gerekçelerle reddine karar verilmesi gerektiği-