İİK'nun 80. maddesiyle temin edilmek istenen amacın, borçlunun egemenlik alanındaki haczedilebilir nitelikteki mal, para vb. menkulleri belirlemek ve muhafaza altına almak olduğundan, borçlu ile istihkak iddia eden 3. kişi arasındaki organik bağın ispatı ve 3. kişinin istihkak iddiasının reddine yönelik ispat için evrak araştırması yapılamayacağı, bilgisayar ortamında araştırma yapma yetkisinin ancak CMK mad. 134 gereğince mahkeme kararıyla hakimler tarafından verilebileceği-
Takibe konu taşınmaz hakkında açılan tasarrufun iptali davasında yer alsa da, icra takibinin tarafı olmadığı görülen şikayetçinin takibin iptalini talep etmekte aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı-
Usulüne uygun olarak verilen icra kefaletinin ilam hükmünde sayıldığı, icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılması gerektiği, bu gerekçeyle de icra emri tebliği üzerine şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulması üzerine, mahkemece, TBK'nun 581 vd. maddeleri kapsamında icra kefalet işleminin  İİK'nun 38. maddesi uyarınca ilamlı icra takibine konu edilip edilemeyeceği yasal dayanaklarıyla değerlendirilmiş, (icra kefaletinin) ilamlı takibe konu edilemeyeceğinin belirlenmesi halinde; kefaletin geçersiz olduğuna değil, yalnzca bu kefalete dayalı olarak gönderilen icra emrinin ve (somut olayda mevcut ise) icra kefili sıfatıyla yapılan işlemlerin iptali ile yetinilmesi gerektiği-
Takibin fazladan ödenen paranın istirdatına yönelik hükme ilişkin olması, yani, menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasına ilişkin olmaması halinde, ilamın kesinleşmeden icra takibine konu edilebileceği-
Sıra cetvelinin iptaline ilişkin davada taraflar arasındaki ticari nitelikte taşıt kredi uyarınca şikayetçi bankanın doğmuş ve doğacak tüm alacağı rehin ile teminat altına alınmış olduğundan takip yapılmamış olsa dahi sıra cetvelinde rehin alacaklısı şikayetçinin rehin limiti kapsamındaki diğer alacaklarda da önceliği olduğu dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği-
Sıra cetveline şikayete ilişkin davada, şikayete konu, 18.06.2015 tarihli sıra cetvelinde 1. sırada yer alan ve şikayet olunanın alacaklısı olduğu takip dosyası kapsamında bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine ilk haczin konulduktan sonra hacizden 16 ay sonra yapılan satışa ilişkin ihalenin feshine dair verilen kararın kesinleşmesinden 11 ay sonra ikinci satış talebinin yapıldığı dikkate alındığında ihalenin feshi davasının satış isteme süresini durduran nedenlerden olmasına rağmen dosyada konulan ilk haciz tarihi ile yapılan ikinci satış talebi arasında, süreleri durduran dava süreci hariç tutulduğunda, 2 yıllık satış isteme süresi aşılmış olduğundan, ilk haczin düştüğü ve şikayetin kabul edilmesi gerektiği-
Taşınmaz maliki ipotek takibinde kendisine TMK. 887 gereğince muacceliyet ihbarnamesi gönderilmediğinden bahisle "takibin iptali" istemine yönelik şikayette bulunduğundan, bu kararı istinafı üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılmasının mümkün olmadığı (İİK. 363/4), bu durumun, mahkemece gerek istem üzerine gerek re'sen dikkate alınması gerektiği, ipotek veren yönünden satış mümkün olmadığından bu durumda zorunlu takip arkadaşı olan borçlu şirket yönünden de taşınmazın satışının mümkün olmadığı-
"İcra kefaleti geçerli olduğundan icra emrinde istenen faiz ve fer’ilerin icra kefaletine uygun olup olmadığının denetlenmesi gerektiğine" ilişkin bozma ilamına uyulması üzerine, icra emrinin çekten kaynaklanan alacağa avans faizi uygulanacak şekilde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
K. takdirine itiraza ilişkin kararın temyiz kabiliyetinin bulunmadığı- Satış ile üçüncü kişiye geçen mülkiyetin, tasarrufun iptaline karar verilmesi ile borçluya geri dönmeyeceği- Taşınmazın maliki olmayanın meskeniyet şikayetinde bulunamayacağı-
Müteselsil kefilin, "kendi kefaletinin teminatı olarak ipotek vermesi" halinde, asıl borçlu konumuna geleceği ve önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılmadığını (süresiz) şikayet konusu yapabileceği- Kefaletin "müteselsil" olması ve ipoteğin, müteselsil kefillerin "kefalet borcunun teminatı" olarak tesis edilmemesi halinde, kefil hakkında "genel haciz yolu" ile takip yapılabileceği, bu durumda, "önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasını" düzenleyen İİK'nun 45. maddesinin uygulanmayacağı-