Mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının, icra takibinin kesinleşmesinden önce alındığı hallerde, mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, "borca itiraz" olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği- Mirasın hükmen reddine ilişkin ilamın, takibin kesinleşmesinden sonra alınması halinde ise, borçlunun talebinin "borca itiraz" değil, "şikayet" olarak değerlendirilmesi gerektiği-
Muhtıranın içeriğine göre istenilen menkul bedelinin istinaf inceleme sınırı içerisinde kaldığından, taşınır teslimine ilişkin ilamlı takipte çıkartılan muhtıranın iptaline ilişkin şikayete ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesi gerektiği-
TMK'nin 705/2. maddesi gereğince taşınmaz mülkiyetinin 13/01/2004 tarihinde kesinleşen mahkeme kararı ile kazanıldığı, haciz tarihinden önce mülkiyetin şikayetçi üçüncü kişiye geçtiği, taşınmaz mülkiyetinin 13/01/2004 tarihinde kesinleşen tapu iptal ve tescil kararıyla şikayetçi 3. kişiye geçmiş olmasına göre, haciz tarihinde taşınmazın tapuda borçlu adına kayıtlı olmasının sonuca etkili olmadığı, tasarruf işlemlerinin yapılması için de şikayet tarihi itibariyle taşınmazların şikayetçi adına tapuya tescil edildiği hususları gözetildiğinde, davacının talebinin haklı olduğu-
Kamulaştırma Kanunu'nun 10/8. maddesinde belirtilen tescile ilişkin hükmün kesin olması durumu tescilin mahkemece idare lehine yapılması durumunda söz konusu olup, takibin dayanağı ilam taşımaz mülkiyetinin tescilinin davalı gerçek kişi adına yapılmasına ilişkin olduğu ve takibe geçilebilmesi için kesinleşmesinin şart olduğu-
Maaş haczi nedeniyle kesinti her ay yapıldığından, son maaş kesintisi gözetilerek yeniden şikayet hakkının doğacağının tabi olduğu-
Borçlunun, hazineye ait taşınmazı, 4706 sayılı Yasa'nın 5. maddesinin son fıkrasının yürürlük tarihi olan 19/07/2003 tarihinden sonra 2007 tarihinden itibaren işgal ettiği görülmekle enkaz haczine konu yapının hazine mülkiyetinde olduğunun kabulü gerekeceği-
678 sayılı KHK'nin, 679 sayılı KHK'nin 6. fıkrası ve 694 sayılı KHK'nin 195. maddesi ile değişik 37. maddesi gereğince öncelikle şirket lehine kefil olan ve şahsi mal varlığı değerlerine kayyım atanmamış ortak, yönetici veya üçüncü gerçek veya tüzel kişilerin mal varlığına müracaat edilmesi gerekeceği, ayrıca 678 sayılı KHK'nın 37. maddesi uyarınca şirket ortakları, yöneticiler ya da bunlarla bağlantılı üçüncü gerçek veya tüzel kişilerin şirket borçlarından sorumlu tutulmaları için bu sıfatlar tek başına yeterli olmayıp, şirket lehine kefil olmaları şarttır ve dosya kapsamına göre de TTK. Hükümleri uyarınca kefalet şartının gerçekleştiği, dolayısıyla 678 sayılı KHK'nın 37. maddesi kapsamında şikayetin kabulü ile borçlu şirketin malvarlığına uygulanan hacizlerin kaldırılması gerekeceği-
Borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile, elinde kambiyo senedi bulunan alacaklı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabilirse, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçerek tercih hakkını bu takip türünden yana kullanana alacaklının aynı borca ilişkin olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapamayacağı ve bu durumda İİK. mad. 45/1 uyarınca rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip sonucunda rehin tutarı borcu ödemeye yetmez ise alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yolu ile takip edebileceği; bu konudaki şikayetin süresiz olarak yapılabileceği-
Somut olayda, ... Gençlik ve Spor Kulübünün ... Belediye'sinin ............ tarihli Meclis Kararı ile kurulduğu, Derneğin Kuruluş Tüzüğü'nün 45. maddesi uyarınca, derneğin feshi halinde bütün borç ve alacaklarının belediyeye devrolunacağının karar altına alındığı, 12/03/2015 tarihinde derneğin feshedildiği ve Dernek Kuruluş Tüzüğünün 45. maddesi gereğince tüm borçlarının A.ağa Belediyesi'ne devredildiği, dolayısıyla icra müdürlüğünce de takip dosyasına ......... Belediyesi'nin borçlu sıfatıyla eklenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından; bölge adliye mahkemesince, şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda borçlu, takip dayanağı ilamın istinaf yolu ile ortadan kaldırıldığını, kaldırılan bir ilama dayanılarak takip yapılamayacağını şikayetinin yanında, ilama aykırı olarak fazla meblağ talep edildiğini, fazla faiz hesaplandığını, ilam vekalet ücreti ve yargılama giderlerine var olmayan bir karar tarihinden itibaren faiz işletildiğini, müvekkilinin harçtan muaf olmasına rağmen icra emrinde harç ve tahsil harcının yer aldığını icra vekalet ücretinin de fazla olduğuna yönelik şikayetlerinin de olduğu yine istinaf dilekçesinde de bu şikayetlere yer verildiği halde, gerek ilk derece mahkemesince gerek Bölge Adliye Mahkemesince, işbu şikayetler hakkında gerekçesi de açıklanmak suretiyle olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği görüldüğünden; İlk Derece Mahkemesi’nce söz konusu şikayetler hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi, Bölge Adliye Mahkemesi’nce de değerlendirilmemesi nedeniyle, HMK'nun 297. maddesi gereğince, şikayetin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-