Hasım yanlış gösterilse veya hiç gösterilmese bile şikayet dilekçesi doğru hasma tebliğ edilmek suretiyle şikayete ilişkin yargılamaya devam edilmesi gerektiği- Şikayet tarihinde takip alacaklısı olmadığından alacağını temlik eden şirket husumet yöneltilemeyeceği ve aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesi ve yargılama giderlerine mahkum edilmesinin hatalı olduğu- Karar başlığında birden fazla davalıya yer verilmesine rağmen hüküm fıkrasında yargılama giderleri ve vekalet ücretinin “davalıdan” alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verilerek bu giderlerin kimin hakkında takdir edildiği hususunda infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulamayacağı-
Muhatabın adresten kısa süreli mi yoksa geçici olarak mı ayrıldığı Teb. K. mad. 21/1'de yazılı kişilerden sorulup tevsik edilmeden yapılan tebligatın usulsüz olduğu, haber verilen kişinin isim ve imzasının alınmamasının da usule aykırı olduğu- Tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği- Şikâyetçinin yaptığı kıymet takdirine itiraz yasal 7 günlük sürede olduğundan, kıymet takdirine itiraza ilişkin hususların ihalenin feshinin istenmesi sırasında değerlendirilmesi gerektiği- Kıymet takdirine itiraz tarihinde yatırılan gider avansı mahkemece yeterli görülmemişse de, kıymet takdirine itiraza ilişkin dilekçe üzerine itiraz edene yatırması gereken bakiye masraflarla ilgili not yazılmadığı, şikâyetçiler vekiline bakiye gider avansının yatırılması için tensip tutanağı ile şikâyet tarihinden itibaren 7 günlük süre verildiği görülmekle, tensip tutanağının şikâyetçiler vekiline tebliğ tarihine göre, mahkemece yasal 7 günlük sürenin geçmiş bir tarihten başlatılmış olduğu ve tebliğ tarihi itibariyle 7 günlük sürenin dolduğu anlaşılmakta olup, verilen süre içinde bakiye gider avansının yatırılmasının mümkün olmadığı ve bu hâlde şikâyetçiler vekiline bakiye gider avansının yatırılmasına ilişkin usulüne uygun bir süre verildiğinden söz edilemeyeceği- Usulüne uygun olarak yapılmış olan kıymet takdirine itirazın mahkemece değerlendirilmeden usulden reddi sonrasında, satış dosyasında alınan kıymet takdir raporunda belirlenen muhammen bedel esas alınarak satış gerçekleştirilmiş ve takdir edilen kıymetin düşük olduğu ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürülmüş olduğuna göre, mahkemece ihalenin feshi istemi sırasında kıymet takdirine itirazın değerlendirilmesi gerektiği-
“Satış avansı” adı altında 1.000,00 TL para yatırıldığı dosyaya ibraz edilen icra memurunun imzasını taşıyan makbuzda yatırılan paranın satış avansı olduğunun yazılı olduğu bu nedenle haczin geçerli olduğu-
Takip dosyasında taraf olmayıp hacizde üçüncü kişi olan kişinin, aktif husumet ehliyeti bulunmadığı ve bu nedenle üçüncü kişinin ("borçlu şirketin takip tarihinden önce ticari sicil kayıtlarından terkin edilmiş olmasına rağmen İcra Müdürlüğünce haciz kararı verilmesinin usulsüz olduğunu iddia ederek İcra Müdürlüğünün haciz işlemi yapılmasına ilişkin kararının kaldırılmasına" ilişkin) şikayetinin reddi gerektiği-
Borçlunun şikayet dilekçesinde takipten sonra işleyecek faiz oranına ilişkin açık itirazı olmadığı halde, mahkemenin talebi aşar şekilde işleyecek faiz oranını belirlemesinin isabetsiz olduğu-
İpoteğin bir kez kullanılmakla artık aynı ya da farklı bir borcun teminatını oluşturamayacağı, bu nedenle sırf ipotek şerhinin tapudan fek edilmemesi nedeniyle aynı ipotek, borçlunun alacaklı nezdinde doğmuş doğacak tüm borçlarının teminatını oluşturmayacağı gibi, davacıların başlatılan ikinci takibi mükerrer takip olarak nitelendirmesinin de sonucu değiştirmeyeceği, somut olayda, alacaklı tarafından ilk olarak ..........İcra Müdürlüğü'nün ............ Esas sayılı dosyası ile toplam .......... TL kredi alacağına ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatıldığının, daha sonra ........ icra müdürlüğünün ........... E. Sayılı takip dosyası ile alacaklı tarafından ............ TL miktarlı farklı bir alacağın tahsili için aynı taşınmazlar üzerinde kurulu ipoteğe dayalı olarak, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başka bir ilamlı takip başlatıldığının görüldüğü, o halde, mahkemece ipotek hakkının bölünmezliği ilkesi uyarınca şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Büyükşehir Belediyesine bağlı Su ve Kanalizasyon İdaresi kamu kurumu olmakla birlikte tacir sayıldığından, ve idari yargı yerlerinde sadece ilgili idareye karşı dava açılabileceğinden,  davacı, özel hukuk tüzel kişisi (tacir) olan davalının haksız eylemine dayanarak talepte bulunduğuna göre uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı değil, yargı olduğu ve bu nedenle, İİK. 42'de yer alan “İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz” şeklindeki düzenlemenin izinsiz kazıdan kaynaklı idari para cezalarına ilişkin itirazın iptali davasında uygulama yeri bulunmadığı-
Asıl kredi borçlusu ve ipotek veren G. … Ltd. Şti. hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatılması usulüne uygun olup, bu borçlu yönünden İİK 167. ve 45. maddeleri uyarınca aynı alacağa dayalı başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin iptaline ilişkin ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik görülmediği- Diğer borçlular ... ve ...’ın alacaklı ile borçlu şirket arasındaki kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak yer aldıkları, ipotek veren sıfatlarının bulunmadığı ve haklarında aynı alacağa ilişkin olarak şikayete konu kambiyo takibi dışında bir takip başlatılmadığı görülmüş olup bu borçlular yönünden şikayete konu kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatılmasında usulsüzlük bulunmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının davalısı konumundaki şikayetçi hakkındaki ihtiyati haciz kararının asıl takibin başlatıldığı icra dosyasında tatbik edilmesi nedeni ile teminat karşılığında ihtiyati hacizlerin kaldırılması isteminin icra mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği-
Bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) ilamı ile yalnızca ...'nın boşanma davasının kabulüne karar verildiği, ......'nın boşanma ve tazminat talepleri ile ilgili hüküm tesis edilmediği, bu kararın taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleştiği; bu ilama dayalı olarak maddi ve manevi tazminat talepleri ile ilam fer'ileri yönünden şikayete konu icra takibi başlatılmış ise de, ilamın bu kısmının da Yargıtay ....... Hukuk Dairesinin .............. sayılı ilamı ile yeniden hüküm kurulmasının zorunlu hale geldiği gerekçesi ile bozularak ortadan kaldırıldığından ve bozma üzerine mahkemece ...... lehine tazminat istemi yönünden tesis edilmiş bir hüküm de bulunmadığından infazı mümkün bir mahkeme kararının olmadığı, bozularak ortadan kaldırılan bir kararın kesinleştirilmesinin de bu sonuca etkili olmayacağı, o halde, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-