İİK'nın 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet davası açılmadığı anlaşılmakla bu hususun artık ihalenin feshi nedeni olarak incelenip dinlenilmesine imkan olmadığı, satış ilanı tebliğinin yerel gazetede yapılmasının katılımı azalttığı belirtilmişse de; hukuki yarar yokluğunda bu hususun dinlenemeyeceği, ihalenin feshi talebinin hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine ve İİK'nın 134/2. maddesi uyarınca, işin esasına bu nedenle girilmemiş olunacağından para cezasına hükmolunmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince davanın reddi ile ihale bedeli üzerinden para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle, resen bakılan sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına-
Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat alacağına kesinleşme tarihinden itibaren Anayasal faiz uygulanması talebi doğru olduğundan, bilirkişi raporundaki yasal faiz hesabı esas alınarak şikayetin kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Menkul teslimine dair 2 örnek icra emri bakımından vekalet ücretinin maktu olarak hesaplanmasına ilişkin 1 nolu seçenek dosya kapsamına uygun hüküm vermeye elverişli olduğundan şikayetin kabulü gerekeceği- Harçtan muaf olan davalı DSİ'ne yargılama giderlerine harç katılarak harç yükletilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
İİK’nın 331/1 inci maddesine aykırılık suçunun soruşturma ve kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İİK’nın Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak olan şikayetin henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve usulüne uygun bir şikayet konumuna getirmeyeceği-
Taraflar arasında bağıtlanan genel kredi sözleşmesinin 9 uncu maddesine göre kefalet türünün müteselsil kefalet olduğunu, Borçlar Kanunu'nun ilgili hükmüne ve takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre, kefil olan şikayetçi borçlular hakkında genel haciz yolu ile takip yapılabileceği, davalı bankanın takip borçlularından önce kredi garanti fonuna başvurma zorunluluğunun bulunmadığı-
Geçici mühlet kararı henüz dolmadan da ............... tarihinde borçlu şirket hakkında yeni bir ticari ve iktisadi bütünlük kararı verildiği, bu durumda dosyada mevcut tüm hacizler ticari ve iktisadi bütünlük kararı ile geçici mühlet içinde konan hacizler olup hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği- Davalı alacaklı tarafın ................. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ............. sayılı dosyasında ................ tarihli ek karar ile aynı konuda verilmiş bir karar varken yeniden karar verilemeyeceği iddialarının da yerinde olmadığı, dava ve şikayet konularının birbirinden farklı olduğu- Savunma hakkının kısıtlandığı ileri sürülmüş ise de davalı alacaklı vekilinin duruşmalara katıldığı, savunma hakkının kısıtlanmadığı- HMK'nın 326. maddesi gereği haksız çıkan taraf olarak alacaklı aleyhine yargılama giderine ve tarifede öngörülen vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin mahkeme kararında bir usulsüzlük bulunmadığı-
Takibe dayanak ilamın hüküm kısmında, şikayetçi borçlu şirketin, davaya konu tüm alacak kalemlerine yönelik toplam sorumluluğunun kombine tek limit 50.000,00 TL ile sınırlandırıldığına dair bir ifade yer almadığı, her bir alacak kalem için ayrı ayrı limit sınırın belirlendiği, takibin de bu kapsamda yapıldığı gerekçesi ile borçlu vekilinin istinaf talebinin HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Takibin dayanağı ilamda miktar belirtilmediği, hüküm fıkrasında önceki ilama atıfta bulunmadığı bu haliyle alacağın likit olmayıp hükmün eda hükmü içermediği, mahkemece dayanak ilamın eda hükmü içermemesi nedeniyle ilamlı takip konusu yapılamayacağı dikkate alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
5510 Sayılı Kanun'un 93. maddesindeki bu düzenleme kamu düzeni ile ilgili olup haczedilmezlik şikayetinin de herhangi bir süreye tabi bulunmadığı, bu durumda mahkemenin emekli maaşı üzerine konulan haczin kaldırılması hükmüne yönelik davalı alacaklı vekilinin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı- Sonradan gelen yasal düzenleme ile haczin mümkün olmaması karşısında kusuru olmayan davalı alacaklı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Her ne kadar davacı vekili tarafından icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verilmesi talep edilmiş ise de; 3. kişilerin adres bilgilerinin sorgulanmasının kişisel verilerin gizliliğine de aykırılık teşkil edeceği, şikayetin reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı-