Alacaklının, borçlu/ipotek malikine takip öncesi ihbarda bulunması zorunluyken, usule uygun bir ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olması usul ve yasaya aykırı olup, borçlunun bu konuda süresiz şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurarak icra emrinin iptalini isteyebileceği-
Takip ile ilgisi olmayan borçlu durumunda olmayan şahısların kişisel kimlik bilgileri ve sorgulama yapılması icra müdürlüğünün görevi olmasa bile iş bu dosyada alacaklı tarafça borçlunun babasının T.C. kimlik numarası ve bilgilerini bildirmekle icra müdürlüğünce bu durumun UYAP kayıtlarından teyit edilmesi mümkün olup babasının ölümüyle mirası mirasçıya geçeceğinden murisi adına kayıtlı mallarının tespitinde alacaklının hukuki yararı bulunduğundan icra müdürlüğünce talebin kabulü yerine reddinin doğru olmadığı-
uyuşmazlık, hesap kat ihtarnamesinin usulsüz tebliğine yönelik olduğundan başvurunun 7 günlük şikayet süresine tâbi bulunduğu açık olup, bu sürenin ise icra emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, somut olayda, şikayetçiye hesap kat ihtarı tebligatı yapılmış olmakla, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin tebligatın usulsüz olduğuna yönelik tespiti yerinde ise de, borçlu şirket tarafından en geç 01.10.2019 olan icra emri tebliğ tarihinde bu husustan haberdar olunduğu nazara alındığında, 01.11.2019 tarihinde yapılan şikayetin süresinde olmadığının anlaşıldığı-
İstinaf incelemesi yapan Hukuk Dairesi'nin talep ile bağlı olup, istinaf edenin aleyhine hüküm oluşturmasının mümkün olmadığı, istinaf yasa ve temyiz kanun yolunda “...kamu düzenine aykırılık...”müessesesinin, istinaf ya da temyiz sebebi yapılmayan hallerde kanun yoluna başvuranın lehine kullanılabilecek bir müessese olup, kanun yoluna başvuranın aleyhine kullanılamayacağı-
Anayasa'nın 153. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının, yasama yürütme ve yargı organlarını bağlayacağı, yayımlandığı tarihten itibaren kural olarak derhal uygulanacağı- Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı üzerine takibe dayanak ilamın takibe konu edilmesi için kesinleşmesine gerek olmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Anayasa'nın 153. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının, yasama yürütme ve yargı organlarını bağlayacağı, yayımlandığı tarihten itibaren kural olarak derhal uygulanacağı- İlk Derece Mahkemesi’nce bozmaya uyulmasının, borçlu lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı, Anayasa Mahkemesi’ nin iptal kararı üzerine takibe dayanak ilamın takibe konu edilmesi için kesinleşmesine gerek olmadığından mahkemece, borçlunun şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince; takip dayanağı ilamda, uyuşmazlığın özünde ilama konu taşınmazın mülkiyet devrinde muris muvazaası olduğundan taşınmazın aynının tartışıldığı gerekçesiyle, ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı sonucuna varılmış ise de; taşınmazın satılmış olması nedeniyle davanın tazminat davası olarak açılması ve sonucunda da tazminata hükmedilmesi karşısında taşınmazın aynının ihtilaflı olmadığının ve ilamın kesinleşmeden infaz edilebileceğinin kabulü gerekeceği- Borçlunun istinaf dilekçesinde emsal olarak sunduğu Dairemizin 30.9.2021 tarih ve 2021/3801 E. - 2021/8226 K. sayılı ilamının, ilişkili olduğu takip konusu ilamda takip konusu taşınmaz yönünden bedele hükmedilmiş ise de, bir kısım taşınmazlar yönünden de tapu iptal ve tescile karar verilmiş olması nedeniyle işbu şikayette emsal olamayacağı-
Takip talebinde alacaklının tahliye istemi bulunmamasına rağmen, borçluya örnek 13 ödeme emrinin gönderilmesi, alacaklıya tahliye yönünde herhangi bir hak bahşetmez ise de kira alacağı yönünden alacaklının takibi sürdürmesinin mümkün olduğu, bu nedenle borçluların ödeme emrinin iptaline yönelik şikayetinin dinlenme olanağının olmadığı-
İcra dosyasında taraf olmayan üçüncü kişinin, dosyadaki haczin kaldırılmasını şikayet yoluyla isteyemeyeceği, bu konuda aktif dava ehliyetinin olmadığı-
Türk Parası ile bir ipotek yapılıp, ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle takibe geçildiğinde alacağın muayyenlik ilkesine göre ana paranın tür ve miktarının değiştirilemeyeceği, bu nedenle kredi sözleşmelerindeki yabancı para alacağı üzerinden borçluya tebliğ edilen hesap özetine dayanılarak akdin muayyenlik ilkesi gözetilmeksizin icra emri tebliğ ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılamayacağı, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup her zaman ileri sürülebileceği-