Uyuşmazlığın “icraen ihalesi yapılan taşınmaz satışının KDV’den istisna olmadığı ve bu satış nedeniyle icra dairesince alıcıdan KDV alınmasının yasaya uygun olup olmadığı” konusu ile ilgili olması hainde “bir hakkın yerine getirilmemesi”ne ilişkin olması nedeniyle İİK mad. 16/2 uyarınca şikayetin süreye bağlı olmadığı- Sermaye şirketinin aktifinde en az 2 tam yıl süreyle bulunmuş olan taşınmazların cebri icra yoluyla satılmalarının -3065 sayılı KDV. Kanununun 17/4-r maddesi uyarınca- KDV’den muaf olduğu-
Tanzim yeri bulunmayan senet "kambiyo senedi niteliği"ni haiz olmadığından, alacağa, 3095 s. K. mad 2/1 ve 1 uyarınca, ancak yasal faiz istenebileceği-
Haciz, satılarak paraya çevrilmesi zorunlu mala değil, bankalardaki hak ve alacaklar üzerine konulmuş olup, İİK'nun 106. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre borçlunun üçüncü kişi bankadaki alacağı menkul hükmünde ise de, mahcuz para alacağı için satış söz konusu olmadığından, paranın icra dosyasına celbi talebinin, satış talebi gibi değerlendirilip buna göre inceleme yapılarak hüküm kurulması gerekeceği-
Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunabilmesi için orada bizzat oturması gerekmediği; başka evi veya evleri olmasında haciz edilen taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunmaya engel olmadığı- Borçlunun yurt dışında oturuyor olmasının, meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkını ortadan kaldırmadığı-
Takibe konu ilamın bozulması, bozmadan sonra yeniden karar verilmesi halinde yeni ilama göre hesap yaptırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi ihale alıcısının ihale konusu taşınmazın 150 m²'den küçük olduğu halde, icra müdürlüğünce kendisinden fazla KDV alındığını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istemin süre aşımından reddine karar verildiği, KDV'ye yönelik bu şikayetin İİK'nun 16/son maddesi uyarınca bir hakkın yerine getirilmemesi nedenine dayalı olup süreye tabi olmadığı-
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağının İİK. mad. 16 olduğu, bu yöndeki şikayetin aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca “usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren” 7 günlük süre içinde yapılması gerekeceği; öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından;şikayetçi borçlunun ‘bildirdiği tarihin esas olduğu’, bu tarihin aksinin ancak karşı tarafça yazılı belge ile ispat edilebileceği; beyan edilen öğrenme tarihinin aksinin tanıkla ispat edilemeyeceği-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Cezaevinde hükümlü olduğu anlaşılan borçluya, İİK. mad. 54/1 uyarınca, bir temsilci tayin etmesi için süre verilerek sonucuna göre satış ilanı tebliğ edilmek suretiyle takibe devam edilmesi gerekirken, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca yapılan satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu-
Borçlunun henüz emekli olmaması dolayısıyla da emekli ikramiyesine hak kazanmamasından ötürü şikayetçinin 26.01.2011 tarihli haciz kararının reddedilmesi sebebiyle geçerli bir haciz işleminin yapılamadığı, şikayet olunan tarafından borçlunun emekli olduğunun öğrenilmesi üzerine emekli ikramiyesine haciz konulması talebinde bulunularak 24.02.2014 tarih ve saat 15:29'da uyap sisteminden haciz konulduğu, bu itibarla şikayet olunanın haczinin 1. sırada yer almasının usule uygun olduğu-
Tüzel kişilikleri kaldırılan belediye ve köylerin… her türlü taşınır taşınmaz mallarının, alacak ve borçlarının… büyük şehir belediyesi, bağlı kuruluşu veya ilçe belediyesine devredileceği-