İcra müdürünün de itirazın iptaline ilişkin ilamın hüküm fıkrası ile bağlı olup, mahkeme kararını yorumlayarak işlem tesis edemeyeceği, aksi durumun, ilama aykırılık nedeniyle İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tâbi olduğu-
Muhtıra tebliğ tarihinin düzeltildiği tarih nazara alındığında, İİK'nun 358/son maddesi atfı ile İİK.nun 16. maddesi gereğince, muhtıraya ilişkin şikayetin süresinde olduğu ve mahkemece, yedieminin, kendisine teslim edilen hacizli malları teslim etmemesinin kendisine atfolunamıyacak bir sebepten dolayı ziyaı olduğunu  (borçlu şirketteki işine son verildiğine ilişkin belgeyi sunarak yedieminlik görevini yapamadığını) ispatladığı anlaşıldığından şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Yasal süresi içinde istenen satış talebinin, bu süre içinde geri alınması halinde, yeniden satış isteyebilme süresinin,  geri alınan (yani satışın düşürüldüğü) tarihten itibaren 6ay/1 yıl olduğu- 
Takip tarihi itibariyle takip dayanağı yapılan ilam geçirdiği aşamalar sonucunda şikayetçi borçlu hakkında kamu davasının zamanaşımı nedeni ile düşmesine karar verilmiş ve bozma sonrası takip tarihinden önce hükme bağlanan kararda "...TL maddi tazminatın, hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanıklar ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile katılana verilmesine" şeklinde açık hüküm kurulmuş olup, şikayetçi hakkında mahkumiyet hükmü bulunmadığı adının da tazminat sorumluları içinde sayılmamış olması nedeniyle ilamdaki tazminattan da sorumlu olduğunun düşünülemeyeceği ve bu nedenle borçlu hakkındaki takibin iptaline yönelik talebin yerinde olduğu-
İlamda herhangi bir akitten söz edilmediğinden akdi faiz yönünden ilamın infaz kabiliyeti olmadığı-
Şikayetçi üçüncü kişinin "maktu harç" yatırmak suretiyle İcra Mahkemesi'nden, İcra Müdürlüğü'nün, mahcuzları muhafaza altına almasına yönelik işleminin iptalini, şikayet yoluyla istemesine rağmen mahkemece, yanlış nitelendirilerek, ortada bir istihkak davası olmadığı halde varmış gibi karar verilmesinin hatalı olduğu-
Gayrimenkule ve buna ilişkin aynı haklara ilişkin hükümlerin kesinleşmedikçe icra edilemeyecekleri; buna karşılık gayrimenkulün aynına ilişkin olmayan (gayrimenkul üzerindeki kişisel "şahsi" haklara yönelik) ilamların icraya konulabilmesi için bunların kesinleşmesine gerek olmadığı- Takip dayanağı ilamda ayni hakka ilişkin ihtilaf bulunmadığı, gayrimenkul üzerindeki kira ilişkisinin tartışıldığı, şahsi hakka ilişkin söz konusu ihtilaf çözümlenerek sonuca ulaşıldığı görüldüğünden ilamın kesinleşmeden takibe konulabileceği-
Takip konusu alacağın şikayete konu taşınmazın alımından kaynakladığından borçlunun haline münasip evi olduğundan bahisle haczedilmezlik iddiasında bulunma hakkının doğmadığı-
Borçlunun aleyhine başlatılan takibin iptaline ilişkin bahse konu şikayet hakkında inceleme ve karar verme görevinin İcra Mahkemeleri'ne ait olduğu-
Adi ortaklığın aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmadığından, takibin veya davanın bütün ortaklar aleyhinde açılmasının zorunlu olduğu, taraf ehliyetinin kamu düzeninden olup mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması gerekeceği-