Şikayetçi vekili dilekçesinde ve icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde haciz ihbarnamelerinden haberdar olduklarını bildirdiği tarihe göre, beyan edilen bu ıttıla tarihine nazaran yasal şikayet süresinin son gününden sonra yapılan usulsüz tebligata yönelik şikayetin, yasal 7 günlük sürenin geçmesinden sonra olmakla, süresinde olmadığı-
103 davetiyesinde şikayete konu taşınmaz dışındaki diğer taşınmazlara yer verildiği görüldüğünden,bu taşınmaz yönünden haczin İİK'nun 103. maddesi gereğince gönderilen bu davetiyenin tebliğ edildiği tarihte öğrenildiğinin kabul edilemeyeceği- mahkemece, borçlunun, beyan ettiği tarihte haczi öğrendiği ve dolayısıyla şikayetin süresinde olduğu kabul edilmesi gerektiği-
Borçlu vasisinin, şikayet dilekçesinde yer verdiği “...Hacizlere ilişkin bildirim borçlunun eşine yapılmış olup benim hacizlere ilişkin bildirimden ... tarihinde haberim olmuştur. Nitekim tebligat yapılan borçlunun eşinin oturduğu ev ile benim oturduğum ev farklı evlerdir. Bu nedenlerle davamız süresindedir...” şeklindeki ifadelerle, taşınmazlara ve traktöre konulan haczin bildirimine dair tebligatın usulüne uygun yapılmadığını belirttiğinden, mahkemece öncelikle tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması, tebligatın usulsüz olduğuna kanaat getirildiği takdirde tebligatı öğrenme tarihine göre şikayet süresinde ise işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin gerekçesine esas aldığı kıymet takdir raporunun tebliğine ilişkin olduğu belirtilen tebligat mazbatasının, icra dosyası içinde bulunmadığı, dosyada bulunan PTT sorgusundan bu tarihli tebligatın neye ilişkin olduğu da anlaşılamadığından, sonraki tebliğ tarihini taşıyan kıymet takdir raporunun tebligatına göre, şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
HMK. mad. 367/1 gereğince temyizin kararın icrasını durdurmayacağı- Kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat alacağına ilişkin ilamın tarafların şahsı ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuki durumlarında ve bunlara ilişkin sicil ve kayıtlarında bir değişiklik yaratmamakta sonuçları itibariyle ancak tarafların malvarlığını etkilemekte olduğundan takibe konulabilmesi için kesinleşmesinin gerekmediği-
Takip konusu borç için verilmiş ipotek varken ilamsız takip yapılamayacağı yönündeki şikayetin süresiz olarak yapılabileceği-
Borçluya gönderilen bir 103 davetiyesi bulunmadığı ve borçlunun hacizlerden daha önce haberdar olmadığı görüldüğünden, borçlunun, meskeniyet şikayeti tarihinde hacizden haberdar olduğu ve bu başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
Borçlunun, takipte ilama aykırı olarak fazla faiz talep edildiği yönündeki iddiasının, ilama aykırılık şikayeti niteliğinde olup, bu tür şikayetlerin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği-
İşçi alacaklarına ilişkin takiplerde mahkemece "tarafların bildirdikleri bankalardan her bir hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde, mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması" gerekeceği-
Borçlunun icra mahkemesinde ileri sürdüğü hususların, İİK'nun 62. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup takibin şekline göre ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesinde bildirilmesi gerekeceği-