Gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklara dair hükümlerin kesinleşmedikçe icra edilemeyecekleri- Verilen kararın taşınmazın aynına ilişkin bir karar olmadığından kesinleşmeden takip konusu yapılabileceği ve takibe devam olunabileceği, kaldı ki taraflar ileri sürmediği sürece icra müdürlüğünce bu hususun kendiliğinden nazara alınamayacağı, mahkemece alacaklının takibin devamı talebinin reddine dair icra müdürlüğü kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
7201 sayılı Tebligat Kanunu mad. 11, Avukatlık Kanunu mad. 41 ve HMK. mad. 73, 81, 82 ve 83. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu-
Kıdem tazminatı, hafta tatili alacağı, fazla mesai ücreti gibi iş hukukundan kaynaklanan alacakların tahsili için yapılan takiplerde mahkemece tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması gerekeceği-
Halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda icra mahkemesinin takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanması gerektiği-
Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesinin mümkün olduğu, bu olanağı kullanmayanların, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemeyeceği- Borçlu adına çıkarılan satış ilanına ve düzeltmeye ilişkin tebligatların, usulüne uygun şekilde yapıldığı, buna göre kıymet takdirine ilişkin tebligat usulsüz de olsa, borçlunun satış ilanı tebliği ile kıymet takdirine de muttali olduğunun kabul edileceği- İcra mahkemesince, borçlu tarafından kıymet takdiri ve satış ilanına ilişkin tebligatların usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmediği dikkate alınarak, başkaca fesih nedeni de olmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Takipte borçlu sıfatı bulunmayan kişilerin haciz tarihinde taşınmazın maliki oldukları ve tasarrufun iptali davasında taraf konumunda da olmadıkları ve dolayısıyla anılan davada haklarında verilmiş herhangi bir kararın da bulunmadığı anlaşıldığından, tasarrufun iptaline ilişkin ilamın, davada taraf olmayan bu kişiler yönünden sonuç doğurmayacağı, şikayetçilere ait hisse üzerine haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri gidermek üzere, bilirkişi raporları, tüm tedavi ve hasta takip evrakları; bilirkişi raporlarını düzenleyen kurullar dışında bir bilirkişi kuruluna veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilip, borçlunun, ipotek tarihleri itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İcra müdürlüğünce, vekilin kendi programından maktu şekilde hazırlanmış bir çıktı olduğu gerekçesi ile reddettiği vekaletname sureti incelendiğinde; vekilin yetkileri ile vekaletnamenin noter, tarih ve yevmiye numarasının bildirilerek aslına uygun olduğu vekil tarafından imza ile tasdik edildiği, 6100 sayılı HMK'nun 76/1. ve Avukatlık Kanunu'nun 56. maddesi hükümleri uyarınca avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğinin sunulması da vekaletname ibrazı için yeterli görülmüş olup, takip talebine eklenen vekaletname suretinin bu şekliyle usulüne uygun olduğu-
Borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetini, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince bu işlemi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine yapmasının zorunlu olduğu, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Borçlu şirketin, istemine dayanak yaptığı ticaret mahkemesinin ara kararı ile “... hangi nedene dayanırsa dayansın davacı şirket hakkında ... tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına...'' karar verildiği görüldüğünden, takip tarihinden önce verilen tedbir kararı içeriği göz önünde bulundurulduğunda, borçlu aleyhine yeni takip yapılmasını engeller mahiyette bir hüküm ihtiva etmediği, ihtiyati tedbir kararı kapsamına göre, asliye ticaret mahkemesince, borçlu şirket hakkındaki takiplerin durdurulmasına karar verilmiş olup, bu halde, anılan tedbir kararı uyarınca icra takibinin durması gerektiği-