HMK'nın 114/1-ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) olmaması dava şartları arasında düzenlenmiş olduğunu; derdestliğin daha önceden açılmış ve halen görülmekte olan bir davanın yeniden aynı ya da başka bir mahkemede açılması durumunda, ikinci davanın açıldığı mahkemede nazara alınan ve bu davanın daha önceden de açılmış ve halen görülmekte olması sebebiyle usulden reddine karar verilmesini sağlamaya yönelik bir dava şartı olduğu- Derdestliğin şartlarının, aynı davanın aynı mahkemede ya da başka mahkemelerde iki kere açılmış olması, birinci davanın görülmekte (derdest) olması, birinci dava ile ikinci davanın aynı olması şeklinde sıralanabileceği- Öte yandan İcra mahkemesince verilen kararların, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararlarının, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil edecekleri-
12. HD. 07.11.2023 T. E: 7847, K: 7241
Mükerrer takibin iptali talebinin (derdestlik iddiasının) icra mahkemesine (süresiz) şikayet yolu ile yapılabileceği (Yargıtay 12.HD'nde görüş değişikliği)-
Düzenlediği teminat mektubuna ilişkin bankanın borcunun, riskin gerçekleşmesinden sonra bankadan ödeme talebinde bulunulmasıyla muaccel hale geleceği, teminat mektubunun paraya çevrilmesi için ilk talep 28.03.2000 tarihli olsa da teminat mektubu üzerindeki tedbir kararı ilamın kesinleştiği 25.04.2006 tarihine karar devam edeceğinden ve paraya çevirme mümkün olmayacağından teminat mektubunu düzenleyen banka ve bankanın külli halefi olan şikayetçi banka yönünden bu tarihe kadar borcun muaccel hale gelmesinin söz konusu olmayacağı, sonuç olarak, kararın kesinleştiği ve tedbirin kalktığı 25.04.2006 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan alacaklının 13.01.2015 tarihinde paraya çevirmeyi talep ettiği, zaman aşımının dolmadığı anlaşıldığından, mahkemece şikayetin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Adı geçen banka alacağını .............. Noterliği'nin ............ tarih ve ................ yevmiye numaralı devir sözleşmesi ile ....................’ye devir ve temlik ettiği, şikayet tarihinde takip alacaklısı olmadığı sabit olup tarafına husumet yöneltilemeyeceği gibi aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesinin ve yargılama giderlerine mahkum edilmesinin doğru olmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince karar başlığında birden fazla davalıya yer verilmesine rağmen hüküm fıkrasında yargılama giderleri ve vekalet ücretinin “davalıdan” alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verilerek bu giderlerin kimin hakkında takdir edildiği hususunda infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının HMK'nın 297/2.maddesine aykırı olduğu-
Mahkeme kararıyla el konulan tekne saklanması için kendisine teslim edilen şikayetçi yedieminle Adalet Bakanlığı arasında genel anlamda saklama sözleşmesinin kurulduğu- Ücret ödenmesi konusunda sorumluluğun Adalet Bakanlığı veya tekne malikinde olup olmadığının işletenin hapis hakkına başvurması açısından sonuç doğurmayacağı- Sunulan saklama hizmeti nedeniyle borç ödenmediği takdirde TBK 580 uyarınca işletenin alacağını almak için hapis hakkının bulunduğu ve alacağını teknenin paraya çevrilmesi yolu ile alabileceği- TBK’da hapis hakkının bahsi geçen sözleşme açısından kullanılması yönünden taşıt maliki ile borçlunun aynı kişiler olması gerektiği yönünde bir düzenlemenin bulunmadığı-
Takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden davacı borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu icra müdürlüğünün ret kararının, şikayetçi vekili tarafından UYAP'tan okunarak öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük şikayet süresi geçirildikten sonra mahkemeye başvurulduğu gerekçesiyle, şikayet süresi geçtiğinden reddine karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi alacaklı ...............' nin istinaf yargılaması aşamasında, .................. tarihinde vefat ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince borçlunun mirasçıları davaya dahil edilmeden, ölü kişi hakkında hüküm kurulduğu görüldüğünden, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın ve ölü kişi hakkında yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlu tarafından yapılan ödemenin takibin yapıldığı tarihten sonra olduğu, bu durumda alacaklı takip tarihi itibarı ile takip yapmakta haklı olduğundan bu hususta icranın geri bırakılması değil, yapılan ödemenin infaz aşamasında dikkate alınması gerektiği yönünde karar verilmesi gerekeceği, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-