Mahkemece "tasarrufun iptali davasına dayanak yapılan takibe konu çeklerden tarihi en erken olanına göre iptali istenen tasarrufların, borç doğmadan önce yapıldığı" kabul edilmişse de, davacı-alacaklı ile davalı borçlu arasındaki temel ilişkinin çok daha önce başladığı, dosya kapsamındaki beyanlar ile takibe konu edilen çekler ve sunulan faturalardan da görüleceği gibi, "tarafların devamlılık arz eder" şekilde davaya konu tasarruf öncesinde iş yaptıkları anlaşıldığından, iptali istenilen takip dayanağı borcun konusunu oluşturan temel ilişkinin başlama tarihinin daha önce olduğu kabul edilerek bu tarihten sonra yapılan satışlar yönünden işin esasına girilmesi gerektiği-
İİK'nin 8. maddesi uyarınca aksi ispat edilene kadar muteber olan haciz tutanağı içeriğine göre, borçlunun haciz mahallinde hazır bulunduğu, buna göre, İİK'nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Haczin ödeme emrinin gönderildiği, ancak muhatabın adresten ayrıldığından bahisle tebliğ yapılamadığı adreste gerçekleştirildiği, haciz tutanağı içeriğine göre, evrak araştırmasında borçlu N. Süpermarket San. ve Tic. Ltd. Şti. adına düzenlenmiş irsaliye faturalarının bulunduğu, haciz sırasında hazır bulunan çalışanların işyerinin borçlu firmadan 2 ay kadar önce devir alındığını bildirmelerine rağmen, borçlu şirketin ünvanını barındıran irsaliye faturalarının haciz tarihine yakın bir tarihi içerdiği, ayrıca haciz yapılan mahaldeki market girişinde reklam ve isim tabelalarında “N. Süpermarketleri” ibaresinin yazılı olduğunun anlaşıldığı, borçlu haciz yapılan mahalde faaliyet gösterirken adres değişikliğine gidilmiş olup istihkak davasına konu takibin dayanağı çek adres değişikliği tarihinden ileri tarihli olup, uygulamada ileri tarihli çek keşide edilebildiği, davalı üçüncü kişinin, borçlu lehine olan karinenin aksini ispat edemediği-
Aciz belgesinin tasarrufun iptali davasının açılmasından önce alınmasının zorunlu olmadığı- Borçlunun haciz sırasında hazır olmaması nedeniyle belgenin yetersizliği ya da geçersizliği olgusu ayrıca ilgilisince icra hâkimliği önünde itiraz ve şikâyete konu edilmemişken; tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece konunun resen ele alınıp tartışılmasının bu aşamada olanaklı olmadığı- Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyor, tebligatlar da ilanen yapılıp, hakkında birçok takip bulunuyorsa, aciz hâli gerçekleşmiş sayılacağı- Davalı borçlu adına tapu sicil müdürlüğü, bankalara ve üçüncü kişilere yazılan haciz yazılarından borçlunun malı olmadığı, adına kayıtlı ve davacı tarafından haciz konulan araç üzerinde de davacı haczinden önce banka rehni ve başka hacizlerin de bulunduğu, borçlunun ticaret sicil adresinde yapılan haciz tutanağından da borçlunun haczi kabil malının bulunmadığının belirlendiği anlaşıldığından, bu haciz tutanağının İİK. mad. 105 anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, ve tasarrufun iptali dava şartı gerçekleşmiş olduğu- Mahkemece “davacıya verilen mehile rağmen kesin aciz belgesinin sunulmadığı ve icra dosyasında verilen karar tensip tutanağına göre de sunulamayacağının anlaşıldığı” gerekçesiyle "dava şartı" yokluğundan davanın usulden reddine dair verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, dava açıldığı tarihte İİK'nun 96/1. maddesi uyarınca 3. kişi tarafından öne sürülmüş geçerli bir istihkak iddiası bulunmakla birlikte davalı 3. kişinin mahcuzun kendisine ait olmadığına ilişkin beyanının istihkak iddiasından vazgeçme anlamına geldiği nazara alınarak konusu kalmayan dava hakkında karar vermeye yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği- İİK'nin 8. maddesi uyarınca aksi ispat edilene kadar muteber olan dava konusu 03.06.2014 tarihli haciz tutanağına göre; davalı 3. kişinin haciz esnasında hazır olduğu, tutanak içeriğinde bir beyanı yer almamakla birlikte, tutanağı hazirun sıfatıyla imzaladığı, hal böyle olunca davalı 3. kişi dava konusu hacizden 03.06.2014 tarihinde haberdar olduğu halde, 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra 13.06.2014 tarihinde istihkak iddiasında bulunduğu anlaşılmakla, alacaklı tarafça bu davalıya karşı İİK'nun 99. maddesi uyarınca, doğrudan açılan davanın süresinde yapılmış geçerli istihkak iddiası bulunmadığından reddine karar verilmesi gerekeceği-
Haciz konulacak mallar başka yerde ise, takip yapan icra müdürü haczin yapılması için malların bulunduğu yerdeki icra dairesine talimat yazacağı- Talimat icra dairesinin görevinin, asıl icra dairesinin talimatı doğrultusunda haciz işlemini yapmak ve varsa istihkak iddialarını tutanağa geçirmek olduğu- Haciz nedeniyle istihkak iddiasında bulunulursa, bu iddia ile ilgili İİK.nun 97 ve 99. maddelerinin uygulanmasına dair kararın, asıl takibin yapıldığı icra dairesince verileceği, bu işlemin İİK.nun 79. maddesi kapsamında olmadığı- Talimat icra dairesinin haczi tamamladıktan ve istihkak iddialarını tutanağa geçirdikten sonra sözü edilen istihkak iddiası hakkında karar verilmek üzere dosyayı asıl icra dairesine göndermesi gerektiği- İcra dairesince haciz isteminin yerine getirilmesi zorunlu olup memurun bu konuda takdir hakkı bulunmadığı-
Ödeme emrine "itiraz tarihi"nin, itiraz dilekçesinin "icra tutanağına geçirildiği tarih" olduğu-İcra memuru tarafından havale edilen itiraz dilekçesinin, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi günlük süre geçirildikten sonra icra tutanağına kaydedildiği ve bundan bir gün sonra da UYAP sistemine kaydının yapıldığı anlaşıldığından, borçlular tarafından, yasal yedi günlük süre içinde yapılmış bir itirazın varlığından söz edilemeyeceği ve icra müdürlüğünün "takibin durdurulması" yönündeki kararının yasaya uygun olmadığı-
Borçlunun, yasal yedi günlük süre dolmadan itiraz dilekçesini icra dairesine havale ettirmek suretiyle teslim etmesi ve dilekçenin dosyaya konulduğu hususunda icra tutanağının düzenlenmesini istemesi gerektiği- İtirazın, icra tutanağına geçirildiği tarihte yapılmış sayılacağı, bu tutanakların aksi ancak aynı nitelikte bir belge ile ispatlanabileceği- İcra Dairesince 14.01.2014 tarihli karar ile borçluların itiraz dilekçelerinin 08/04/2013 tarihli oldukları belirtilerek tutanağa geçirilmişse de, 14.01.2014 tarihli karar ile borçluların itiraz dilekçelerinin 08.04.2013 tarihli olduğu konusunu destekleyecek hiçbir delil ve emareye dosyada rastlanmamış olup, mahkemece icra dairesi tarafından tutulan tutanak esas kabul edilerek şikâyetin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçlunun, haciz sırasında hazır bulunduğu haciz zaptından anlaşıldığından, borçlunun icra takibine en geç bu tarihte muttali olduğunun kabulü gerekeceği-
Mahkemece, haciz tutanağında infaz memuru olarak imzası bulunan kişinin duruşmada tanık olarak alınan beyanında özetle, müzik aleti, koşu bandı ve modülatör araç simülasyon kiti haricinde haczedilen eşyaların tamamının evde iki tane olduğunu belirtmesi üzerine, alacaklı vekilinin bu hususların haciz tutanağına yazılmaması nedeniyle tutanağın eksik düzenlendiği, haczedilen eşyaların lüzumlu eşya olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği yönünde tanık beyanına itirazda bulunduğu görüldüğünden, mahkemece mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak sureti ile haczedilen her bir eşyanın haczinin mümkün olup olmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-