Tapu siciline güven ilkesi gereğince;orman sınırı içinde kalan taşınmaz üzerinde kamu yararı gözetilerek irtifak hakkı tesis edilmiş olsa bile 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 15. ve 17. maddelerinde gösterildiği şekilde irtifak hakkı kurulması gerektiği-
Belediye taşınmazlarının satışına karar verme yetkisinin belediye meclisine ait olduğu-
Davalı tarafın kullanmakta olduğu işyerinin bir bölümündeki dükkanların ön bahçesindeki faaliyetini ortadan kaldırmak, sınırlamak veya bu sonuçları doğuracak şekilde tedbir kararı vermek davalı tarafın ticaret özgürlüğünü kısmen ortadan kaldıran ve onun ticaretini sınırlayan telafisi mümkün olmayan durumlar yaratan bir uygulama mahiyetinde olup; yönetim planınca davalı tarafa tahsis edilen bahçedeki faaliyetin geçici olarak dahi durdurulmuş olmasının aşağıda değinilen mevzuat karşısında kabul edilemez bir uygulama olduğu-
E.tan konumunda bulunan kişinin yargılamanın devam sırasında ölümü ile elatma ol­gusu son bulacağından bu istek bakımından davanın konusuz kalacaktır; ancak, mirası reddetmeyen mirasçıların, murisin halefi sıfatı ile koşullarının gerçekleşmesi halinde ecrimisilden sorumlu olacakları kuşkusuz olacağından yargılama sırasında ölen davalı­nın varsa mirası reddedenler dışında kalan tüm mirasçılarının davada yer almaları temin edilmeksizin neticeye gidilmemesi gerekeceği-
Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1987/1192 Esas-1988/85 sayılı hükmen tescil kararının tapuya işlenmemiş olmasının mülkiyet hakkını ortadan kaldırmayacağı-
5841 sayılı yasa ile değişik 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 12/3.maddesindeki hükmün iptal ve yürürlüğü durdurma kararları karşısında iptal edilen “iddia ve taşınmazın niteliğine yahut” ibaresi çıkarılmak suretiyle ; “...Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı-
Mera komisyonunun tahsise ilişkin kararlarının, bunlara karşı 30 (otuz) gün içinde dava açılmaması nedeniyle kesinleşmesi; bu yerin mera vasfının kesinleştiği, başka bir yasal yolun kalmadığı anlamına gelmemekte; 21.maddede yer alan 5(beş) yıllık hak düşürücü sürede tespitlerden önceki hukuki nedenlere dayanılarak açılacak davada tahsis kararlarında belirtilen haklara yönelik iddiaların ileri sürülmesi ve mera belirlemesine karşı çıkma olanağının bulunduğu-
Dava konusu taşınmazın uzağında olmasına rağmen, jeoloji mühendisi bilirkişinin rapo­runda belirtildiği şekilde davalı idare tarafın­dan yapılan seddenin dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde M. Nehrinin yatağının genişlemesine ve değişmesine yol açıp açmadığının, bu durumun devamlılık arz edip etmediğinin, yeniden oluşturulacak fen ve jeoloji mühendisi bilirkişilerinin katılımı ile mahallinde yapılacak keşifte bu yöreye ait topografik haritanın da uygulanması sure­tiyle kesin olarak tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
İcra mahkemesinde “usulsüz tebligat” iddiasıyla açtığı ihalenin feshi davasını kaybeden borçlunun -bu konuda icra mahkemesince verilen davanın reddine dair kararın kesinleşmesinden sonra- genel mahkemede –alacağına mahsuben taşınmazı satın almış olan banka aleyhine- her zaman “tapu iptali ve tescil davası” açabileceği–
Mimari projeye aykırı olarak ortak alana ay­rılmış olan gayrimenkulun, konut olarak kullanımı fuzuli işgal nedeniyle el atmanın önlenmesi davası­nda; dava; diğer kat malikleri tarafından bahsi geçen gayrimenkulu haksız olarak elinde bu­lunduran tarafa karşı açılacağından davada fiilen elatan kiracı iken, husumetin gayrimenkul malikine yöneltilerek hüküm kurulmasının yerinde olmadığı-