Çekişme konusu taşınmazda her iki tarafında elbirliği mülkiyet hükümlerine göre malik olduğu ve davacının da kabulünde olduğu üzere davalının taşınmazın tamamını kullanmadığı anlaşıldığına göre, davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşmediği açıktır. O halde, bu parsel bakımından elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminin kabulüne karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Taşınmazın bahçeli kargir iki ev niteliği ile tapuya kayıtlı olduğu, tapu kaydının ihdas suretiyle oluştuğu ve sicilin oluşma tarihinden önce açık anlatımla tarafların taşınmazı belediyeden satın aldıkları tarihten önce dava konusu ev niteliğindeki muhdesatın taşınmazda mevcut olduğu anlaşıldığına göre, davalı tarafın taşınmazdan pay satın alırken üzerindeki muhdesata da bedel ödeyerek taşınmaza sahip olduğu ve bu hususun dikkate alınmasının gerekeceği-
Dava değeri elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından ibaret olup ve belirlenen bu değer üzerinden harç alınması gerekip, bu gerekliliğe uymayan mahkeme kararının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
E.tmanın önlenmesi isteğinin koşula bağlanması doğru değildir. Kayda üstünlük tanınarak Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına değer verilerek mutlak surette elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Dava konusu taşınmazdaki binanın bir dairesinin kiraya verildiği, kira bedelini de davalı tarafından aldığı bilgisinin duruşmada iki davalı tanığı tarafından dile getirildiği, davalılar vekilinin beyanlara bir diyeceğinin olmadığını belirttiği anlaşıldığından kiraya verilen yere yönelik olarak intifadan men koşulunun aranmayacağının düşünülmemesinin isabetsiz olduğu-
Kadastral parselin ihyası isteği-
Davacının, dava konusu yeri belediye encümeni kararıyla kadastrodan önce bedel ödeyerek satın aldığını, ne var ki bu yerin mera niteliğiyle tespit gördüğünü, tespite itiraz davasının reddedilerek kesinleştiğini açıklayarak, parselasyon işlerinde özgülenen yerin tapusunun iptaliyle adına tescilini talep ettiği, uyuşmazlığın kadastro çalışmalarında mera olarak gösterilen yerin zilyetlikle iktisap edilip edilemeyeceği ve zilyetlik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinden kaynaklandığı, bilirkişi ve tanıkların, davacının dava konusu yerde herhangi bir zilyetliğinin olmadığını açıkladıkları, parsel olarak belirlenen bu yerin tapuda işlem görmediğinin anlaşıldığı, ziraat bilirkişi raporu ve eki fotoğraflar incelendiğinde; çekişmeli yerde herhangi bir zirai faaliyetin olmadığının görüldüğü, hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davanın, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemi olduğu, davalıların, haksız işgali gerçekleştiren sitede Kat Mülkiyeti Yasası kurallarına göre malik durumunda oldukları, Yasa’nın 16. maddesinin düzenleniş biçimi ve mülkiyet hukuku gereğince her bir davalının arsa payı oranında taşınmazın sahibi durumunda oldukları, ecrimisil tazminatına ise, sitenin ortak yerlerinden olduğu kuşkusuz ve çekişmesiz olan sosyal tesislerin inşa edilmesinin ve kullanılmasının neden olduğu, şu durumda, ortak yerleri birlikte ve payları oranında kullanma hakları mevcut olan davalıların sorumluluklarının da, arsa payı oranı gözetilerek belirlenmesinin gerekeceği-
E.tıldığı iddia edilen taşınmazın değerinin belirlenmesi ve bu değer üzerinden harç ikmali yaptırılması, ondan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-