Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalı kadının adına kayıtlı beş adet taşınmazının bulunduğu sabit ise de, bu durumun davacıyı yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı, mahkemece incelenmediğinden davacı kadının sahip olduğu taşınmazların değeri ve geliri saptanmak suretiyle, bu taşınmazların yoksulluğu ortadan kaldırır nitelikte olup olmadığı da belirlenerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı-davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakasının gelecek yıllardaki artış oranına yönelik talebi hakkında olumlu-olumsuz karar verilmesi gerekeceği-
Çoğun için de az da vardır kuralı gereğince nafakanın kaldırılması isteminin azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının yaptığı iş gereği yoksulluğu ortadan kalkmasa bile mali durumunun olumlu yönde değiştiği dikkate alınarak nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekeceği-
Nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinden olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade edeceği-
Önceki nafaka tarihi ile bu dava arasında yaklaşık 3 yıl geçmiş olduğundan, ülkedeki enflasyondan dolayı paranın alım gücünün düştüğü, davacının bu zaman zarfında ihtiyaçlarının arttığı düşünülerek, yıllara göre TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında nafakanın artırılması gerekeceği-
Boşanmadan sonra aylık 1255 TL maaşla işe giren ve çalışma olgusu süreklilik arz etmeyen işte (markette) çalışmaya başlayan davalının yoksulluk durumunun; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmesinin gerekeceği-
Çoğun içerisinde az da vardır kuralı gereğince, kaldırma indirmeyi de kapsadığından mahkemece nafakanın tamamen kaldırılmayıp, bir miktar indirilmesi doğru ise de, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına günün ekonomik koşullarına, nafakanın niteliğine, davacı kocanın önceye nispeten belirlenen gelirine, davalı kadına bağlanan emekli aylığına göre mahkemece nafaka miktarından fazla indirim yapılmış olup, TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilişkisine uygun bulunmadığı-
Yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesinin gerekeceği-
Anlaşmalı boşanma ile hüküm altına alınan iştirak nafakasının indirilmesini talep eden davacı fevkalade hal ve şartların çıkmasına (cezaevine girmesine) kendi kusuru ile sebebiyet vermiş olduğundan hiç kimsenin kendi kusurundan fayda sağlayamayacağı-
Dava tarihindeki şartlara göre davalının yoksulluğunun zail olmadığı, asgari ücret sınırındaki gelirinin varlığının yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına neden olmayıp indirmeye karar verilmesi gerektiği-