İçerik Akışı

Belirsiz alacak davası- İşçilik alacağına ilişkin dava- Islah- Kıdem tazminatı- Talep artırım dilekçesi-

Zamanaşımı süresinin, belirsiz alacak davası açılması ile tüm alacak için kesildiğinden, davacının belirleyemediği alacağının zamanaşımına uğraması söz konusu olmayacağı- İşçilik alacağına ilişkin davada, Davacı vekili önceki dilekçesinde her ne kadar davanın ıslah edildiğini belirtmiş ise de; davanın belirsiz alacak davası olarak açılması, davacı vekilinin sonra duruşmada önceki dilekçesinin, talep artırım dilekçesi niteliğinde olduğunu açıkça beyan etmesi, sözü edilen dilekçede dava konusu kıdem tazminatı dışındaki alacaklara dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasının talep edilmesi ve mahkeme tarafından eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü ile bu kapsamda yapılan yargılama sonucunda hüküm kurulması karşısında, ilk verilen dilekçenin talep artırım dilekçesi olduğunun kabulü gerektiği- Belirsiz alacak davasında dava konusu alacağın tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğu anda davacı taraf iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın dava dilekçesinde belirttiği miktarı artırabileceğinden bozma kararı sonrasında da artırım dilekçesi vererek, tamamlama harcı yatırılmak suretiyle talebini artırılabilmesi mümkün olduğu-

Davacı alacaklının davalıya verdiği çeklere yönelik davalının çekteki ciro imzalarının kendisine ait olmadığı yönündeki itirazı-

Davacının davalıya verdiği üç adet çeke yönelik olarak davalının çekteki ciro imzalarının kendisine ait olmadığı yönündeki itirazı- İcra takibine sıkı sıkıya bağlı itirazın iptali davasının itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir dava olduğu- Davanın takibe bağlılığının alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerli olduğu- Cari hesaba dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinde itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, davacı vekili, "taraflar arasındaki satım ilişkisi nedeniyle davalıdan bakiye alacağının bulunduğunu", davalı vekili "davacının avans olarak değil, siparişlerin gönderilmesi ile ödeme yaptığını, bilirkişi raporunda belirtilen çeklerdeki ciranta yazı ve imzalarının müvekkiline ait olmadığını" belirtmiş olup çeklerin davalı tarafından dava dışı şirketlere verilerek davalının borcundan mahsup edildiği, anılan çeklerin davalı tarafından kullanıldığı anlaşıldığından, çeklerin davalı tarafından tahsil edildiğinin kabulü gerektiği-

Takip içi zamanaşımı- İcranın geri bırakılması- İİK 33/a-2 uyarınca dava açılmamasının sonuçları, icra kefiline etkisi-

Asıl borçlunun zamanaşımı itirazının kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verilmesine ilişkin kararın kesinleşmesine karşın, alacaklı tarafından İİK. 33/a-2 uyarınca 7 gün içerisinde alacak davası açılmaması halinde, "icranın geri bırakılması" kararının takibin iptaline ilişkin sonuçları doğuracağı ve bu durumda "icra kefili" borçlu hakkında da talep doğrultusunda icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-

Boşanmaya sebep olan olaylar- Hangi tarafın kusurlu olduğu- Tazminat talepleri-

Tarafların mesaj yolu ile karşılıklı olarak birbirlerine hakaret ettiklerinin, erkeğin kadının babasına çektiği mesajla eşi hakkında küçük düşürücü sözler söylediği, davacı ile aynı işyerinde çalışan iş arkadaşlarının tanık olarak dinlendiği, bu tanıklardan birinin fiili ayrılığın başladığı gün hakkında, "davalının sebepsiz şekilde eşyalarını toplayarak evi terk ettiği" yönünde bilgi verdiği, diğer tanıkların ise "davalının kadının işyerine gelerek huzursuzluk çıkardığının ve eşini işyerinde küçük düşürdüğüne ilişkin olarak görgü sahibi olduklarının anlaşıldığı uyuşmazlıkta, davalı erkeğin eşine ağır hakaret ettiğinin, eşinin işyerine giderek huzursuzluk çıkardığının ve eşinin başkaları yanında küçük düşmesine neden olduğunun, buna karşılık kadının da eşine hakaret ettiğinin açık olduğu anlaşıldığından, erkeğin eşine nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-

Belirsiz alacak- Dava şartı- Mahkemeye erişim hakkı-

Belirsiz alacak davasının "dava şartı" yokluğundan reddedilmesi nedeniyle açılan davada mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmesi-

Taşıma teslim sırasında meydana gelen hasarlardan sorumluluk-

Taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşmeye konu malların, davalı tarafça davacıya ait inşaat mahallinde teslimi öngörülmüş olup, bu hüküm nedeniyle gerek taşıma gerekse teslim sırasında meydana gelen hasarlardan davalının sorumlu olduğu-  Taraflar arasındaki sözleşmenin ifası, inşaat sahasında teslimi de öngördüğünden, somut olayda TTK’nın 23/(1)-c. maddesinde yer alan ayıp ihbar hükümlerinin uygulanmayacağı-

Kıyı kenar çizgisi- Deniz tarafında kalan kısmının iptali talebi-

Bilirkişi heyeti vasıtası ile yeniden yapılacak keşif neticesinde kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi, dava konusu taşınmazda açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin bilimsel gerekçeler gösterilmek suretiyle açıklığa kavuşturulması ayrıca keşfi izlemeye ve infaza olanak sağlayacak biçimde fen bilirkişisine kroki düzenlettirilmesi, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısım var ise kroki üzerinde işaretlenmesi ve renkli olarak belirtilmesi gerektiği-

Yoksulluk nafakası yükümlüsü- Nafaka miktarı-

Yoksulluk nafakası yükümlüsünün çalışmasına bedensel veya ruhsal bir engeli bulunmadığı sürece, düzenli bir gelirinin bulunmamasının onu yoksulluk nafakası yükümlülüğünden kurtarmayacağı- Aksi düşüncenin, yoksulluk nafakası alacaklısının haklarını ileriye dönük olarak kaybetmesine sebep olacağı- Yoksulluk nafakası yükümlüsünün ekonomik durumunun ancak nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınacağı-

Alacağın devri- Haciz ihbarnamesinin tebliği-Tebligatın memur vasıtasıyla yapılması

Alacağın devri sebebiyle alacağın tahsiline ilişkin davada, davacı tarafça, davalıya memur vasıtasıyla yapılan haciz ihbarnamesi tebligatının usulsüz olduğu ileri sürüldüğünden, davalının alacağın devrini öğrenmesinden önce bilirkişinin alacağı nedeniyle haciz ihbarnamesinin tebliğ olması halinde, alacağın devri sebebiyle temlik alacaklısı yerine icra dairesine ödeme yapması gerekmekte ise de, mahkemece haciz ihbarnamesinin tebliğine ilişkin olarak Tebligat Kanunu 2. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 5. maddesi doğrultusunda icra müdürlüğünce verilen tebligatın memur vasıtasıyla yapılmasına dair bir kararın bulunup bulunmadığı, var ise memur vasıtasıyla yapılan tebligatın kanuna uygun olup olmadığı değerlendirilmeden karar verilemeyeceği-

Davacının ilk dönem çalışmasının tasfiye edilip edilmediği-

Davacının ilk dönem çalışması bakımından emeklilik nedeniyle işten ayrıldığı ve davacıya kıdem tazminatının ödendiği anlaşıldığından, davacının ilk dönem çalışmasının kıdem tazminatı ödenerek tasfiye edildiğinin kabulüyle sonuca gidilmesi gerektiği- Uyuşmazlık konusu alacakların yabancı parayla tahsili talep edildiğinden söz konusu alacaklara 3095 Sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca, "Devlet bankalarınca ABD Doları üzerinden açılmış bir yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek faize" hükmedilmesi gerektiği- Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağı-