İçerik Akışı

İlave tediye-

Bir tür mahalli idare olan ve Devlet tüzel kişiliğini temsil etmeyip ayrı bir tüzel kişiliği bulunan mahalli idarelerden biri olan İl Özel İdareleri tarafından kurulan şirketlerin "sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket" olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından sermayesinin yarısından fazlası ... İl Özel İdaresine ait olan davalı ... ... Kaplıcaları İşletmesi AŞ'nin de Devlete ait şirket olmadığı sonucuna varıldığından 6772 sayılı Kanun kapsamında bu şirkette çalışan işçilere ilave tediye yapılmasının olanaklı olmadığı-

Menfi tespit- Teminat senedi- Aval-

Bononun teminat senedi olduğunun ileri sürülmesi şahsi def'i niteliğinde olduğundan, bu hususun avalist tarafından ileri sürülmesinin mümkün olmadığı-

Yabancı para alacağına karşı temyiz yoluna başvuru-

İlk Derece Mahkemesince verilen kararda prim alacağı Euro cinsinden, diğer alacaklar ise Türk Lirası (TL) cinsinden hüküm altına alınmış ve hükmedilen toplam alacak üzerinden alınması gereken nisbi karar harcının 19.160,24 TL olduğu belirtilmiş, davalılar vekili tarafından hükmedilen harcın 1/4 'ü temyiz peşin harcı olarak yatırılmış olup İBK gereğince peşin harcın temyize konu kararda belirtilen miktara göre alındığından tamamlanması gereken eksik temyiz harcının olmadığı; yabancı para alacağına karşı temyiz yoluna başvurulduğunda alınacak harcın temyiz yoluna başvurma harcının hüküm tarihindeki Merkez Bankası efektif döviz satış kuru üzerinden alınması gerektiği ancak eldeki davada harcın hüküm tarihindeki kur üzerinden yatırılmaması sebebiyle harç eksikliğinin tamamlanması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri çevrilmesi gerektiği görüşünün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği- Alınması gereken nispi temyiz harcının dava tarihindeki değer üzerinden belirlenmesi gerektiğinden somut olayda, mahkemece prim alacağı Euro cinsinden hüküm altına alınmış ve hükmedilen alacağın dava tarihindeki Merkez Bankası efektif döviz satış kuru üzerinden TL karşılığı belirlenerek dava değeri tespit edildiği, bu itibarla belirlenen bu değer üzerinden hükmedilmiş olan karar ve ilâm harcının eksik olmadığı; yabancı para alacağına hükmedilen davalarda karar ve ilâm harcının hüküm tarihindeki döviz kuru üzerinden belirlenmesi gerektiği ancak eldeki davada harcın dava tarihindeki kur üzerinden tespit edilerek karar ve ilâm harcına hükmedilmesi sebebiyle karar ve ilâm harcının eksik alındığı, bu nedenle kararın bu gerekçe ile usulden bozulması gerektiği görüşünün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği- Elektronik posta yazışmaları, davacının görevi, A. T. O. M.(1) başlıklı belge ve tanıkların beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının distiribütörlere yönelik yapılan komisyon düzenlemesinden faydalanabileceğini kabul etmenin mümkün olmadığı, bu nedenle davacının 04.09.2014 - 31.03.2016 tarihleri arası dönem yönünden A. T. O. M. (1) başlıklı belgenin 4 (g) maddesinde yer alan satış pazarlama departmanı personeli için düzenlenen prim hükümlerinden faydalanacağı dikkate alınmaksızın hatalı değerlendirme ile distribütörlere uygulanan prim hükümlerine göre alacak hesabının yapılmasının hatalı olduğu-

İpoteğin kaldırılması- Yargılama giderlerinden sorumluluk-

Davacı asilin; davalı bankanın N. Şubesine 24.04.2017 tarihli yazılı başvurusunda, ... ada ... parselde kayıtlı taşınmazının üzerine konan ipotek borcunun bittiğini, üzerine konan ipoteğin üç gün içinde kaldırılması veya mevcut borç varsa bildirilmesini talep etmiş ise de, davacının taşınmazı üzerinde davalı banka lehine doğmuş ve doğacak nakdi ve gayri nakdi alacağı için 90.000,00 TL bedelle birinci derece, birinci sıra, fekki bankaca bildirilinceye kadar, süresiz olarak ipotek tesis edildiğinden ve özellikle de gayrı nakdi kredilerde kısa süre içerisinde borç miktarının tespiti mümkün olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince bu yazıya cevap verilmediğinden bahisle davalı bankanın yargılama giderlerinden sorumlu olması gerektiği gerekçesiyle verilen direnme kararının hatalı olduğu- Davalı bankanın davacıya borcunun olup olmadığını, var ise miktarını bildirmemek suretiyle davacının borcunu ödeme veya başka bir teminatla karşılama olanağını ortadan kaldırmak suretiyle davacıya dava ikame etme dışında bir çare bırakmadığı ve davalı bankanın bu pasif tutumuyla davanın açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği görüşünün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-

İstihkak davası- Borçlu şirket tarafından distribitörlüğü yapılan ürünlerin borçlunun faaliyeti sona erdirdikten sonra davacı üçüncü kişi şirket tarafından distribütörlüğünün yapılması- Organik bağ ve muvazaa iddiası- İspat yükü- Alacaklı aleyhine tazminat istemi-

Borçlu ve davacı üçüncü kişi şirketin adreslerinin farklı olduğu, ödeme emrinin borçluya haciz adresinde tebliğ edilmediği, tüzel kişiliği farklı olan davacı üçüncü kişi ve borçlu arasında organik bağ kurulmaya çalışılmışsa da, borçlu şirket tarafından distribitörlüğü yapılan ürünlerin borçlunun faaliyeti sona erdirdikten sonra davacı üçüncü kişi şirket tarafından distribütörlüğünün yapılmasının ticari hayatın olağan akışına uygun olduğu, bunun organik bağın varlığa, şirketin devralındığına veya borçlunun faaliyetlerinin üçüncü kişi şirket eliyle yürüttüğüne delil olamayacağı- Davalı alacaklı "borçlu şirket yetkilisinin üçüncü kişi şirket çalışanı olduğunu, SGK kayıtlarının yalnızca iki yılı kapsadığını, BA-BS formlarının getirtilmesi, Gümrük Ticaret Bakanlığından hangi tarihte hangi şirketlerin .... ürünleri getirttiğinin sorulması, ortak çalışanların tespiti bakımından tüm firmaların önceki yıllara ait SGK kayıtlarının istenilmesi, banka hesap dökümlerinin istenilmesi gerektiğini, muvazaanın bu delillerle incelenmesi gerektiğini, mahkemenin tarafları ve konuları aynı olan diğer dosyalarla birlikte bilirkişiye gönderilmesi gerektiğini, eksik inceleme ile tanzim edilen raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, borçlu şirkete ait bir çok muhasebesel nitelikteki evrakın haciz mahallerinde tespit edildiği, borçlu şirketin SGK'lı 5 çalışanının üçüncü kişi şirkette işe alınmasının organik bağ ve muvazaa iddialarımızı ispatlar nitelikte olduğunu" ileri sürmüşse de, davalı alacaklı vekilinin toplanmadığını ileri sürdüğü delillerin doğrudan davacı şirketle ilgisi bulunmadığı, borçlu ile davacı arasında organik bağın bulunmadığı, ispat yükü üzerinde olan davalı alacaklının karinenin aksini ispat edemediği- Davalı alacaklının kötüniyeti her türlü şüpheden uzak delillerle kanıtlanamadığından davacı üçüncü kişinin kötüniyet tazminatına ilişkin talebinin yerinde görülmediği- Haciz ve muhafaza baskısı altında davacı üçüncü kişi tarafından ihtirazi kayıtla ödendiği tutanaktan anlaşılan paranın faizi ile birlikte iadesi talebi hakkında karar verilmesi gerektiği-

Tasarımın tescili- Mutlak yenilik ve ayırt edicilik unsuru-

Tasarımın tescil edilebilmesi için; mutlak yenilik unsurunu taşıması ve ayırt edicilik unsurunun bulunması gerektiği- Sadece YİDK kararına itiraz davasında değil, tasarım başvurusuna itiraz üzerine de YİDK tarafından mutlak yenilik incelemesi yapılması gerektiği- İtiraz üzerine YİDK tarafından sadece muteriz tarafından sunulan bilgi ve belgeler kapsamında yenilik incelemesi yapılacağına dair kabul, tasarım hukukunda mutlak yenilik unsurunun kamu düzenine ilişkin olması ilkesiyle bağdaşmayacağı- Mahkemece, bilirkişi raporunda mutlak yenilik incelemesi yapıldığı ve tasarımın mutlak yenilik unsuruna sahip olmadığının tespit edildiği gözetilerek esasında itiraz üzerine YİDK tarafından da mutlak yenilik incelemesinin muteriz tarafından sunulan bilgi ve belgeler haricinde de yapılması gerektiği-

İlâmsız takibe süresinde itiraz edilmesi- Durması gereken takipte yapılan ihale- İhalenin feshi sebepleri-

İlâmsız takibe süresinde itiraz edildiğinden takibin durması gerektiği ve satışın yapılamayacağı ileri sürerek satışın iptalini talep edilmişse de, ileri sürülen hususların ihalenin feshi sebebini oluşturmayacağı- "Borçlunun süresinde borca itiraz ettiği hâlde takibin durdurulmasına karar verilmeyerek takip işlemlerine devam edilmesinin kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikâyete tâbi olduğu, kesinleşmeyen takipte satış talebinde bulunulamayacağından ihalenin feshinin gerektiği, borçlu vekilinin meskeniyet şikâyetinde bulunduğu, bu şikâyetin sonuçlanmadan taşınmazın satışının yapılmasının da fesih nedeni olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-

İstihkak davasının konusuz kalması halinde vekalet ücreti-

Mahkemece, davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderleri ile maktu karar ve ilam harcı ile birlikte alacak miktarı ile hacizli malların değerinden hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine dair karar verilmesi gerekeceği-

İş sözleşmesi- Yıllık izin- İzin alacağı-

Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükünün işverene ait olduğu- İşverenin yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamasının gerektiği- İspat yükü üzerinde olan işverenin, işçiye yemin teklif edebileceği- Sözleşmenin feshi hâlinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretin işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödeneceği, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkının izin alacağına dönüştüğü, zamanaşımının da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlayacağı-

Tahliye- Yıllık kira bedeli- İspat sınırı-

Kiralananın tahliye edildiğinin kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılmasının yeterli olmadığı, kiralananın anahtarının usulünce kiraya verene teslim edilmesi gerektiği- Yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa bu yönün kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabileceği-