Mahkemenin, HMK'nun 120/2. maddesi uyarınca gider avansının yatırılması hususunda vermiş olduğu ara kararının borçluya tebliğ edilmediği, dolayısıyla sonuç doğurmayacağı anlaşılmakla, mahkemece, anılan ara kararı usulünce tebliğ edilmeden HMK'nun 115. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Genel haciz yolu ile yapılan icra takibine karşı zamanaşımı def'inde bulunan borçlunun bu borca itirazının iptali için açılan davada, mahkemece bu zamanaşımı itirazının yerinde olup olmadığının incelenmesi gerektiğinden, süresinde zamanaşımı itirazında bulunma mecburiyetinin olmadığı-
Davacı işçinin, görev ve unvanında yapılan değişikliğin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22. maddesi anlamında iş şartlarında esaslı değişiklik mahiyetinde olduğunun tespitini istemesinde hukuki yararının bulunmadığı-
Dava tarihinde, müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, ticari nitelikteki iflasın ertelenmesi davasında davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevli olduğu, ancak yargılama sırasında aynı yerde asliye ticaret mahkemesi kurularak faaliyete geçtiğinden, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re'sen devredilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının davalılar hakkında takip konusu bonoya ilişkin olarak müteselsil sorumluluk esasına dayanılarak icra takibi yaptığı ve itiraz ederek aksini ileri sürmeyen bu davalılara yönelik dava açmakta hukuki yararının mevcut olmadığı- Davalı A.Ş'nin kurulduğu tarihin takibe konu bononun tanzim tarihinden önce olduğu ve takibe konu senette borçlu sıfatı ile yer almadığı, basiretli bir tacirin hukuki ilişkiye girdiği borçluları bilmesi ve alacak borç ilişkisine dayanılarak senet tanzim edilirken mevcut olan borçluların tamamının senette borçlu sıfatı ile yer almasını temin etmesi gerektiği, senet düzenlendiği tarihte hukuken var olan ve buna rağmen senette borçlu gösterilmeyen ve borçlu sıfatı ile senedi imza etmesi temin edilmeyen şirketin "organik bağ" ileri sürülerek icra takibinin sonradan tarafı olmasının ve borç isnat edilmesinin hukuken mümkün olmadığı-
Sıra cetvelinde kendisine pay ayrılmayan alacaklıya karşı itiraz davası açılamayacağı-
Tacir oldukları sabit olan taraflardan davacının talebi olan tapu iptali ve tescil ile tazminat istemi davalı şirketin ticari işletmesiyle ilgili olmadığından, davanın "nispi ticari dava" olarak nitelendirilemeyeceği ve bu durumda, davaya bakma görevinin HMK. mad. 2 uyarınca asliye hukuk mahkemesine ait olduğu-
Davacı, "sicilden silindiği gerekçesiyle ihraç edilen şirket yerine uzun süredir kendisinin kooperatif tarafından üye kabul edildiğini, ödediği aidatın kooperatif tarafından kabul edildiğini kestiği faturalara niza çıkarılmadığını, sonuç itibariyle kooperatif ortağı olduğu iddiasına dayanarak davalı kooperatif yönetim kurulu kararının iptalini" talep etmekte olup bu hususun kooperatif üyeliğinin devri mahiyetinde kabul edilmesi ve davanın bu kabul üzerinden çözüme kavuşturulması gerektiği-