Dava konusu çekin ciro yoluyla davalının eline geçtiği, ciro silsilesinde kopukluk olmadığı, TTK’nın 704. maddesi gereği davalının çeki iktisapta kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine, icra takibinin tedbiren durdurulması nedeniyle İ.İ.K'nun 72/4.maddesi gereğince davalı-alacaklı lehine tazminatına karar verilmesi gerekeceği-
Davacının daha önce açtığı davanın ilam ile reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiğinin savunulduğu bu durumda mahkemece, kesin hüküm itirazına konu dava dosyası getirtilerek, tarafları, konusu ve dava sebebinin aynı olup olmadığı, kurulan hükmün davacı yönünde kesinleşip kesinleşmediği, başka bir anlatımla somut uyuşmazlıkla ilgili kesin hükmün bulunup bulunmadığı belirlenip, bu hususları da kapsar şekilde oluşturulacak gerekçe ile denetime olanaklı bir karar verilmesi gerektiği-
İkinci sınıf tacir olan davacının 4.590,76 TL tutarındaki fatura bedelleri karşılığında farkında olmadan 11.500 TL ödeme yapamayacağı, bu durumun basiretsiz bir tacir gibi hareket ettiğini gösterdiği, yaptığı bu ödemelerin faturasız işlemlerden ya da başka bir şekilde borç karşılığında yapıldığı, bununda davalının savunmalarını güçlendirdiği, davacının iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı, davacının davalıya yemin yöneltmediği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
“İmzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre, senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşıyacağı, buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlayacağı, poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunmasının yeterli olacağı, kanun yapıcının, TTK.nun 589. maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul ettiği, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemenin yeterli olacağı, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olmasının ciro zincirini etkilemeyeceği, mahkemece, belirtilen bu yönler gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ve somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceği-
Asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, aksi durumda ihtiyati tedbirin dava yerine geçeceği, davacının talebinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Faktoring ilişkisinin alacağın temliki hükümlerine tabi olmasına ve davacının bedelsizlik iddiasını alacakları temlik alan durumundaki faktoring şirketine karşı da ileri sürülebilecek olmasına göre iki adet çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Çekteki keşideci imzasının davacıya ait olmadığının saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davaya konu çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Aracın davacı adına kayıtlı olduğu, harici satış sözleşmesinde davacının imzasının bulunmadığı, davacının sözleşmede imzası bulunan eşi ve davalıya aracın satımını gerçekleştirme konusunda bir yetki vermediği, davacının aracın satımı ile ilgili konuşmalara katılmadığı, söz konusu belgelerin davacı yönünden borç doğurucu nitelikte olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalının 15.12.2008 tarihli duruşmada davacı şirketten alacağının bulunmadığını, senetleri tanzim eden dava dışı R. Karalı’dan alacaklı olduğunu belirttiği, dava dışı anılan kişiye davacı tarafından BK.’nun 388. maddesi gereğince vekaletnamede özel yetki verilmediği, davacının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-