Davacı tarafın bononun irade fesada uğratılarak alındığı iddiasını yazılı delillerle kanıtlanamadığı, ayrıca davacının şikayeti üzerine savcılık dosyasında alınan raporda takibe konu bonodaki imzanın davacının eli ürünü olduğunun anlaşıldığı böylece davacının menfi tespit iddiasını ispatlayamadığı-
Alacak yargılama sırasında temlik edilip davacı da davayı temlik alana karşı sürdürdüğünü beyan ettiğinde temlik eden aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Menfi tespit davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi halinde Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesinin 7/2 maddesi gereğince maktu vekalet ücretine karar verileceği-
Sözleşmede kefilin müteselsil kefil niteliğinde olduğuna ilişkin bir düzenleme yer almadığından adi kefil olduğu kabul edilmesi gerekip, adi kefil yönünden uyuşmazlığın Borçlar Kanununun kefalet hükümlerini düzenleyen 486.maddesine göre (6098 sayılı Borçlar Kanunu 585.madde) göre adi kefilin borçtan sorumlu tutulabilmesi "kefalet akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takibat icra olunup da alacaklının hatası olmaksızın semeresiz kalması yahut borçlu aleyhinde Türkiye'de takibat icrasının imkansız hale gelmesi" koşuluna bağlanmış olup davada bu koşullar gerçekleşmediğine göre adi kefil olan davacı hakkında doğrudan icra takibi yapılması ve buna dayanılarak dava açılması olanaksız olduğundan asıl borçluya gidilmeden adi kefil hakkında takip yapılmış olması nedeni ile davacı tarafından açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
"Davaya konu çekin teminat olarak verildiği"nin yazılı delille ispatlanması gerektiği-
“Malen” kaydı bulunan senetlerin teminat olarak verildiğini ileri sürmek suretiyle talil eden davacıların bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlaması gerekeceği-
Teslim alanın imzasının bulunduğu kısımdaki malla ilgili davacının sorumlu tutulabileceği, bunun dışındaki mallar yönünden ise, davalının o malları davacıya satıp teslim ettiğini yazılı delillerle kanıtlaması gerekeceği-
Menfi tespit davalarında dava tarihindeki borçluluk durumu saptanıp, borçlu olunmayan kısım varsa o tutar üzerinden "borçlu bulunulmadığının tespiti" biçiminde hüküm kurulacak olup, menfi tespit davasının niteliğiyle bağdaşmayacak şekilde hüküm oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Genel vekaletnameyle vekil sulh ve ibraya yetkili kılınmışsa, mahkemece <<vekil yetkisiz olduğundan ibra işleminin geçersizliği>> yönünde karar verilemeyeceği-
Dava icra takibinden önce açıldığı için, takibin yapıldığı yer icra mahkemesinde değil; genel yetki kurallarına göre davanın davalının ikametgahı mahkemesinde açılması gerekeceği-