Mahkemece öncelikle icra takip tarihi itibariyle davalının alacağının tespiti, daha sonra varsa takipten sonra dava tarihine kadar yapılan ödemelerin belirlenmesi ve dava tarihi itibariyle davalının alacağının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekirken eksik inceleme ile düzenlenen ve birbiri ile çelişen bilirkişi raporlarına göre çelişki giderilmeden 2. ek rapora göre karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı hakkındaki haczin ihtiyati haciz olmaması, kesin haciz olması ve davacının da haciz tutanağında açık borcu kabul beyanına göre, kesin haciz sırasında verilen beyanın borcun ikrarı olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Davalı alacaklı hakkında, davacı-borçlunun şikâyeti üzerine ceza mahkemesinde «güveni kötüye kullanma» suçu ile ilgili ceza davası sonucunun, hukuk davasında bekletici mesele yapılması gerektiği–Ceza mahkemesinin maddi vakıayı saptayan kararları hukuk hakimini bağlayacağından ceza davasının sonucu beklenerek, açılan menfi tespit davası hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklının taraf olmadığı menfi tespit davasında verilen karar onun hakkında sonuç doğurmayacağından, icra müdürlüğünün anılan ilama dayalı olarak takibin iptali yönünde işlem tesisinin de yasaya aykırı olacağı-
Davacının, senetteki düzenleme tarihinin altında bulunan şirket kaşesi üzerine yetkili sıfatıyla imza attığı, aynı kişinin bir de kendi isim, soy isim ve TC kimlik numarasını yazmak suretiyle attığı 2. imzanın aval veren sıfatıyla atıldığının kabulünün gerekeceği, davacının kaşeyi adres kısmına basmış olması, sadece adres bilgilerinin açıklaması mahiyetinde olup, mahkemece bu hususlar gözardı edilerek, her iki imzanın da şirket yetkilisi sıfatıyla atıldığının ve dolayısıyla davacının kişisel sorumluluğunun bulunmadığının kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kiraya veren şirketin ticari defter ve kayıtlarından dava konusu edilen demirbaşların kayıtlı olup olmadığının araştırılacağı, demirbaşların cins, nitelik ve özelliklerinin saptanacağı, daha sonra değerleri konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve açıklamalı hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak asıl ve birleşen dava hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibindeki ödemelerin henüz bitmediği, dolayısıyla istirdat davasının hak düşürücü süre içinde açıldığı, davacının kendisine ait olmayan imza ile haksız olarak borçlandırıldığı bir senetten dolayı istirdat davasını ödeme yaptığı kişiye karşı yöneltebileceğinden husumet itirazının yerinde olmadığı, bilirkişi raporu ile senetteki imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davacının icra takip dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına yapmış olduğu ödemelerin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline ve davalılar aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmişse de istirdada konu miktarın açıkça gösterilmeyerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyeceği-
Her dava, açıldığı tarihteki koşullara ve hukuki duruma göre hükme bağlanacağından, borçlu tarafça açılan menfi tespit davasından sonra yapılan ödemelerin bahsi geçen menfi tespit davasında değerlendirilmeye alınmasının mümkün olmadığı, borçlu tarafından ibraz edilen ödeme dekontları üzerinde açıkça icra dosyası için ödeme yapıldığı belirtildiğine göre, takip dosyasına atfen yapılan bu ödemelerin, takibe ilişkin olarak yapıldığının kabulü gerektiği, icra mahkemesince takip dosyasına atfen yapılan ödemelerin takibe ilişkin olarak yapıldığının kabulü ile takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak da değişen oranlarda avans faiz oranları üzerinden Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde hesaplama yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; borçlu tarafından takip dosyasına atfen yapılan ödemeler alacaktan mahsup edilmeksizin ve faiz oranlarına ilişkin hiçbir denetleme yapılmaksızın şikayetin reddinin isabetsiz olduğu-
BK'nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinden verilecek karar açılan menfi tespit-istirdat davasının sonucunu etkileyeceğinden ceza hükmünün kesinleşmesi beklenip, sonucuna karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılamayacağı-