Takibe vaki menfi tespit davası olarak açılan ve ilerleyen süreçte istirdat niteliğini kazanan davada, davalı şirketin sözkonusu beyan ve gönderdiği ekstre ve davacı beyanlarının yapılan sözkonusu takip dosyasına yapılan ödeme miktarına ilişkin farklılıklar içerdiği nazara alınarak; ilgi takip dosyasına yapılan ödemelere ilişkin tüm belge ve makbuzlar incelenmek suretiyle; yapılan ödeme miktarının tam olarak tespiti gerektiği; davacı tarafından yapılan tüm ödemeler dayanak takip dosyası için yapılmış gibi kabul edilerek, sözkonusu ödemelerin hangi borca ilişkin olduğuna ilişkin bir araştırma yapılmaksızın hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Davacıya ait borç ekstresinde görülen takip tarihi öncesi döneme ait taksitlendirilmiş tahakkuka ilişkin bir değerlendirme yapılmadığından ek rapor aldırılması gerektiği-
Davacının çeki davalı ile dava dışı 3. kişi konumunda olan kiracı şirket arasındaki kira sözleşmesi kapsamında teminat olarak verdiği ve şirket ile davalı arasındaki kira ilişkisinin işbu sözleşmeden önce düzenlenen başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayandığı bilinerek; sözleşmede teminatın kira sözleşmesinin imzalandığı sırada kiracının kiraya verene vereceği zararları da kapsayacağı hüküm altına alındığından ve davalının kiracı şirkete karşı açtığı hor kullanmadan kaynaklı zararın giderilmesine ilişkin davanın kabulü kesinleştiği göz önüne alındığında, çekin bu zararı da teminat altına aldığı-
İcra takibinin HMK'nun 209. maddesi gereği teminatsız olarak durdurulması yönündeki tedbir talebinin esasen mahkemece reddedildiği, mahkemenin verdiği ihtiyati tedbir kararının İİK'nun 72/3. maddesine dayalı olduğu ve alacağın %15'i oranında teminat karşılığında, icra dosyasına yatırılacak paranın dava sonuna kadar davalı alacaklıya ödenmemesine yönelik olduğu, işbu tedbirin dosya kapsamı ile uyumlu ve İİK'nun 72/3. maddesine uygun olduğu-
Senet üzerindeki vade tarihinde tahrifat olup olmadığı yönünde uzman bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğu, mahkemece davacının borçlu olduğu miktar belirlenip olumlu tespit kararı kurulmasının doğru olmadığı-
Davalı dava konusu senede ciro yoluyla hamil olup, bedelsizlik iddiasının ileri sürülebilmesi için hamilin senedi kötüniyetli olarak bile bile iktisap ettiğinin kanıtlanması gerekip, davalının kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalının aleyhine açılan davanın reddi gerektiği-
Uyuşmazlıkta üç ayrı bilirkişi raporu alınmış ve bunlardan ikinci ve üçüncü raporlarda farklı miktarlarda borçlar olduğu belirlenmiş ise de mahkemece bu raporlardan hangisine itibar edildiği belirtilmeksizin, uyuşmazlığı ortada bırakacak şekilde her halükarda borçlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine dair kararın oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ve bozulması gerektiği-
Davanın, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 37. ve devamı hükümleri uyarınca korkutma nedeniyle alındığı belirtilen bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, mahkemece anılan yasa hükümlerince dava konusu bononun korkutma sonucu düzenlenip düzenlenmediği konusunda davacı tanıklarının dinlenerek TBK'nın 39. maddesinde belirlenen bir yıllık süre de değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekeceği-
Davanın, imza inkarına dayanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, bilirkişi incelemesinde değerlendirme konusu olan fotokopi belgeler ve çekin keşide tarihinden sonraki döneme ait olan belgeler dikkate alınarak hazırlanan raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığı, mahkemece, çekin keşide tarihinden önceki döneme ait imza örnekleri bulunan belge asılları getirtilip imzanın davacıya ait olup olmadığı yönünde uzman bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Banka ile şirket arasında yapılan kredi sözleşmesindeki "müşteri, temerrüt durumunda borcunu ve bu borcuna, Bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına bu oranın %50'sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi uygulanmasını ve bu şekilde hesaplanan faizi.... ödemeyi kabul ve taahhüt eder" şeklindeki düzenlemenin tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu- Mahkemece, banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp yukarıdaki sözleşme maddesi dikkate alınarak bankanın fiilen uyguladığı faiz oranı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-