Davanın, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olduğu, mahkemece davanın kabulüne ve 09/06/2003 tarihinde ödenen 3.700,00 TL 'nin de davalıdan tahsiline karar verilmişse de davalının alacağa mahsuben para tahsil etmediğini,borçlunun ihalede borca mahsuben aldığı taşınmazın tapusunun kendi adına devredilmediğini, İİK.'nın 135.maddesi uyarınca işlem yapılmadığını, bu miktar yönünden istirdat davasının doğru olmadığını savunduğu, mahkemece davalının bu savunması üzerinde durularak davacıya ait taşınmazın ihale sonucunda satışı ile tapu devri yapılıp yapılmadığı belirlenerek 3.700,00 TL 'nin istirdadı konusunda sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Asıl ve birleşen menfi tespit davası- Davacının ibraz ettiği üç adet ödeme belgesindeki imzaların davalıya ait olduğu, açığa atılan imzanın bulunduğu belgenin sözleşmeye aykırı doldurulduğunu yazılı bir belge ile davalının ispat edemediği, davacının belgelerde belirtilen miktarlar kadar borcu ödediği ve borcun bu miktar kadar son bulduğu, bu belgelerdeki Euro cinsinden olan ödemeler TL'ye belge tarihlerindeki kur üzerinden çevrilip tüm bedeller toplandığında aradaki fark yönünden yemin deliline dayanıp dayanmayacağı yönünde ihtarlı davetiye çıkarıltıldığı, davacı tarafın bu yönde beyanı olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği-
Davalının ödenmiş borç için yeniden icra takibi yaptığı ve ödenmiş bir borç için yeniden takip yapmakla menfi tespit davasının açılmasına davalının sebebiyet verdiği anlaşıldığından, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesi gerektiği-
Mahkemece verilen kararın gerekçesinde "davacı tarafın iddiasını ispat edemediğinden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." denildiği, hüküm kısmında ise "Davanın kabulüne" şeklinde hüküm kurulmak suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olup, hüküm ile gerekçe arasındaki bu çelişki nedeniyle HMK'nın 294 ve 297 (HUMK'un 381. ve 388.) maddeleri uyarınca hükmün bozulmasına karar vermek gerekeceği-
İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca menfi tespit davasının reddedilmesi halinde tazminata karar verilebilmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve bu kararın uygulanmış olması gerekeceği, dosyanın incelenmesinde mahkemenin verdiği ihtiyati tedbir kararının teminat yatırılarak icra dosyasında uygulanmadığının anlaşıldığı, açıklanan yasa maddeleri uyarınca tazminat şartları gerçekleşmediğinden tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davanın bonodaki imzanın inkarı nedeni ile açılmış menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olduğu, bonodan dolayı ihtiyati haciz kararı alındığının, 25/01/2012 tarihinde hacze gidildiğinin ve protokol düzenlendiği bu tarihten sonra 16/02/2012 tarihinde ise davacının da imzası bulunan ibraname olduğunun belirlendiği, ihtiyati haciz sırasında yapılan protokol haciz baskısı altında yapıldığı kabul edilerek geçersiz ise de bu tarihten 20 gün sonra yapılan ibranamenin düzenlenmesinde haciz baskısından söz edilemeyeceği, bu ibraname nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken senetteki imza incelemesine gidilerek kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, tacirler arasında görülen menfi tespit istemine ilişkin olduğu, TTK’nun 4. maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde olduğundan TTK’nun 5. maddesi uyarınca ticaret mahkemesinde görülmesi gerekeceği, görev hususu re'sen gözetileceğinden mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği ve menfi tespit davasında hüküm altına alınması gereken miktarın hükümde açıkça gösterilmediği, mahkemece konusunda uzman bir bilirkişiye ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yaptırılarak özellikle davacıya satıp teslim ettiğini iddia ettiği mallarla ilgili deliller teslim belgeleri, cari hesap ekstreleri gibi tüm kayıt ve belgeler ve varsa davacının ödeme iddiasına konu ödeme belgeleri eksiksiz olarak incelenip iddia ve savunma çerçevesinde uyuşmazlık incelenip, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek menfi tespit davasının özelliği de gözetilerek uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekeceği-
Ceza mahkemesinin verdiği beraat kararı hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte değilse de, davalı hakkında yağma suçundan açılan ceza davasında davalı beraat etmiş olup, dosyaya sunulan delillerden senedin yağma fiili ile alındığına dair somut ve inandırıcı delile de rastlanmamış olduğundan, davacı senet nedeniyle borçlu olmadığını kanıtlayamamış olduğu ve mahkemece buna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Satış sözleşmesinde tarafların edimlerini aksine anlaşma olmadıkları takdirde, aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının çeklerin avans niteliğinde verildiğini ve karşılığında kısmen mal teslim edilmediğini kanıtlaması gerekeceği-