Uyuşmazlığın borçlunun 3. kişilere gönderilen haciz ihbarnamelerinin iptali istemine ilişkin şikayet niteliğinde olduğu, İİK'nun 89. maddesi gereği borçlunun 3. kişideki hak ve alacaklarının haczi için haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, 3. kişinin, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapması, yok ise icra dairesine itirazlarını bildirmesi gerekeceği, bu durumun 3. kişinin hukukunu ilgilendirmekte olduğu ve borçlunun korunmaya değer hukuki yararı olmadığından onun tarafından şikayet konusu yapılamayacağı-
Takip talebinde ve ödeme emrinde yabancı para alacağının harca esas değerinin TL olarak gösterildiği gerekçesi ile borçlunun istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekeceği- Şikayetçi borçlunun takipten 11.11.2020 tarihinde haberdar olduğu anlaşılmakla, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna yönelik 29.12.2020 tarihli şikayetin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken; işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Şikayetçi borçlunun takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımı itirazında bulunduğu, mahkemece alacaklıya cevap hakkı tanınmadan dosya üzerinden karar verildiği görüldüğünden, mahkemece, İİK'nun 18. maddesi gereğince duruşma açılarak taraf beyanları alındıktan sonra karar verilmesi gerekeceği-
İlk Derece Mahkemesince, asıl ve birleşen davalar hakkında HMK. nın 297. maddesine uygun şekilde ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, ............. İcra Hukuk Mahkemesi'nin ............ sayılı birleşen dosyası ile yine ............... İcra Hukuk Mahkemesi'nin ............. sayılı birleşen dosyası hakkında hüküm kurulmamasının hatalı olduğu-
Birleşen dosyadan verilen kararının istinaf kanun yoluna, asıl davada verilen kararın ise doğrudan temyiz kanun yoluna tabi olması halinde, mahkemece, ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken her iki davanın birleştirilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davaların uzaması veya uzatılmasını engellemek amacıyla, işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 163. maddesiyle getirilen kesin mehil kuralının, Kanunun amacına uygun kullanılması, başka bir anlatımla davanın reddi için araç görülmemesi gerekeceği, kesin mehile ilişkin ara kararının her türlü yanlış anlamayı önleyecek şekilde açık ve eksiksiz olması, yapılacak işlerin neler olduğunun tek tek gösterilmesi, ara karar gereğinin yerine getirilmesi için davacı tarafından yatırılması gereken masraf tutarının ayrıntılı olarak saptanması ve paranın nereye yatırılacağı ile bunun için verilen sürenin kesin süre olduğunun özellikle yazılması gerekeceği-
Haczin kaldırılması ile meskeniyet şikayeti ile elde edilmek istenen gaye fiilen gerçekleştiğinden, mahkemece, şikayet tarihinden sonra davaya konu haczin kaldırıldığı nazara alınarak "şikayet konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekeceği-
Hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak nitelikte olması gerektiği-
Bozma kararının taraflara tebliğ edilmediği, bozma kararından sonra mahkemece duruşma açılmadığı, bozmaya uyulup, uyulmama konusunda taraflara söz hakkı tanınmadığı ve bu yolda bir ara kararı oluşturulmadığı somut olayda; tensiben bozma kararı doğrultusunda karar verilmesinin tarafların hukuki dinlenilme hakkının ihlaline yol açtığı-
İhale bedelinden yapılacak kesintilere ilişkin icra müdürlüğü kararına karşı şikayetin verilecek karar ile hakkı doğrudan etkilenecek olan OSB'ye de yöneltilmesi gerektiği-