Borçlunun kıymet takdirine süresinde itiraz ederek keşif giderlerine süresinde yatırılmasına karşın taraflarca müracaat edilmemesi nedeniyle keşif yapılmaması ve borçlunun duruşmaya katılmaması üzerine dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve istinaf başvurusunun da reddedildiği uyuşmazlıkta, kıymet takdirinin usulünce kesinleşmediği- Kıymet takdirinin usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin ertelenmesini de talep etmiş olan borçlu "taşınmazın değerinin usulünce belirlenmediğinden" ihalenin feshini talep ettiğinden, “borçlunun ihalenin feshi talepli" şikayet dilekçesinde kıymet takdirine itiraz kararının usulsüzlüğünü ileri sürmediğinden kıymet takdirinin kesinleştiği ve şikayet dilekçesinde "kıymet takdirine itiraz davasının usul ve yasaya aykırılığını" ileri sürmediğinden ihalenin feshinde değer tespiti yapılamayacağı yönündeki gerekçesinin kabul edilemeyeceği- Borçlunun kıymet takdirine itiraz kararına karşı süresinde istinaf başvurusunun, usulsüzlük iddiasının en açık göstergesi olduğu- İhalenin feshi şikayetinde taşınmazın vasfı da gözetilerek oluşturulan bilirkişi heyeti marifetiyle mahallinde keşif yapılarak, taşınmazın değerine yönelik itirazlar denetlenerek, satışa esas alınan kıymet takdirinin yapıldığı tarih itibariyle tespit edilen değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması nedeniyle ihalenin feshine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince gerekçede icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiş ise de, hüküm kısmında takibin iptaline karar verilmesi sonucunda kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiğinin görüldüğü, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulmasının HMK'nın 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olduğu-
Kıymet takdirine itiraz üzerine noksan ücret ve masrafların miktarı da belirtilerek mahkeme veznesine yatırılması için kesin mehil verilmeden mahkemece itirazın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Kıymet takdir raporunun usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve mahkemece belirlenen muhammen bedeller ihalede esas alınan muhammen bedellerin üzerinde olduğundan ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçede İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verilmişse de , hüküm kısmında İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Mahkemesine iade edilmesine karar verilmesi sonucunda kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiğinin görüldüğü, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde çelişki oluşturulmasının HMK'nın 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olduğu-
Takip talebine uygun olarak düzenlenen ödeme emrinde, 2015 yılı Haziran ve Temmuz ayları kiralarının TL üzerinden, Ağustos ayı kirasının ise USD üzerinden ( fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden) talep edildiği, bu haliyle alacaklının TBK'nun 99. maddesinde düzenlenen seçimlik hakkını Ağustos ayı kira alacağı yönünden yabancı para olarak tahsilinden yana kullandığının anlaşıldığı, bu durumda mahkemece itirazın kaldırılmasına dair hüküm kısmında, TL ve USD alacağı yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, USD alacağının da TL’ye çevrilmek suretiyle tespit edilen toplam alacak üzerinden karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İstihkak davasına ilişkin temyiz incelemesinin duruşmalı yapılamayacağı- Gemi bağlama avansı da yatırılırken açıkça dava konusu geminin satışı talep edilmediğinden ve hacizden 6 ay süre geçtikten hacze konu tüm menkul- gayrimenkulün satışı istenerek satış avansı yatırıldığından menkuller üzerindeki haczin istihkak davası açılmadan önce düştüğü, bu durumda davanın ön koşul yokluğundan reddi gerektiği-
Bozma kararına karşı hangi gerekçeyle direnildiğine, kararının hangi nedenle doğru bulunmadığına ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmezken, ispat külfeti kendisine ait olan borçlu tarafa, mahcuzların hazır edilmeleri hakkında gerekli meşruhatı havi herhangi bir ihtar tebliğ edilmeksizin diğer 5 araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadığına ilişkin bozma sebebi yönünden direnme gerekçesi oluşturulduğu uyuşmazlıkta; borçlu vekili tarafından 9 adet araç yönünden haczedilmezlik şikâyetine başvurulduğu, ancak her bir aracın ayrı ayrı haczedilmezlik şikâyetine de konu edilebileceği de gözetildiğinde, bu hâliyle anılan direnme kararının Anayasa'nın ve Kanun’un aradığı anlamda gerekçe içerdiğinden söz edilemeyeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçede şikayetçiler hakkında açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiş ise de, hüküm kısmında anılan kişiler yönünden açılan davanın HMK’nun 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi sonucunda kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki meydana getirildiğinin görüldüğü, o halde, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması HMK'nın 298/2. maddesine aykırı ve başlı başına bozma sebebi olup, anılan çelişki giderilmek suretiyle yeniden hüküm tesisi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasının gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesi kabulüne göre de, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği halde, birleşen dosyalar yönüyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taşınmazın tapu kaydında bulunan ipoteğin mahiyeti- İcra mahkemesince bozma kararında yapılması gerektiği belirtilen araştırma ve incelemeler yapıldıktan sonra toplanan yeni deliller göz önüne alınarak Özel Daire bozma kararında işaret olunan gerekçeyi karşılamak için önceki kararda yer almayan ve Özel Dairenin denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile “direnme” olarak adlandırılan kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma kararı sonrası yeni delile dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu-
Mahkemece, bozma kararına uyulduğu, bilirkişiden alınan .......... tarihli ek rapora itibar edilerek “ Davanın kabulü ile ........... İcra Müdürlüğünün ............. Esas sayılı dosyasında yer alan .............. tarihli kapak hesabının ..........-TL olması gerektiğinin tespitine, fazlayı aşan kısmının iptaline ” şeklinde karar verildiği, bozmadan önceki kararın sadece alacaklı yanca temyiz edildiği gözetildiğinde, mahkemece, .......... tarihli ilk hükümdeki miktardan daha azına hükmedilmesinin “aleyhe hüküm verme yasağı”na aykırı olduğunun anlaşıldığı, o halde; mahkemece, yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-