Borçlunun şikayete konu doğru icra takip dosya numarasının tespiti gerekeceği-
Aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararlarının, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil edeceği-
Alıcının KDV ödeme yükümlülüğü ihalenin kesinleşmesi ile doğacağından, mahkemece KDV oranının satıştan önceki tarihte şikayetçi tarafından bilindiği gerekçesiyle şikayetin esası incelenmeden reddinin doğru olmadığı-
Adi ortaklığın hükmi şahsiyeti bulunmadığından taraf ehliyeti yok ise de, takipte borçlu olarak gösterilen ve iş ortaklığını oluşturan şirketlerden birisi olan şikayetçi şirketin, olayda hukuki yararı olduğundan şikayet hakkının olduğunun kabulü gerekeceği-
İİK.nun 18. maddesinde icra mahkemesine arz edilen hususlarda basit yargılama usulünün uygulanacağının belirtildiği, aynı Kanun’un 70. maddesinde icra mahkemesinin itirazın kaldırılması hakkındaki talep üzerine iki tarafı davet ettikten sonra 18. madde hükmüne göre karar vereceğinin düzenlendiği, öte yandan İİK.nun 269/d maddesinin uygulanması gereken maddeler arasında gösterdiği 70. maddesi karşısında, 18. maddede düzenlenen, “aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder” hükmünün ilamsız tahliye takibinde uygulanmamasının gerekeceği, icra mahkemesinin duruşma yapmasının zorunlu olduğu-(İİK 18,70)
Yargılama devam ederken borçlu tarafından borcun ödenmesinin, açıkça takipten ya da itirazdan vazgeçilmediği sürece icra mahkemesinin borçlunun başvurusunu incelemesine engel teşkil etmeyeceği-
Takibin zamanaşımına uğradığı, derdest olduğu, takibe konu bononun teminat bonosu olduğu iddialarının duruşma açılmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme ile sonuçlandırılamayacağı-
Adi ortaklıklarda, ortakların borçlarından dolayı takip yapılması halinde, ortağın ancak kar payı veya tasfiye payına haciz konulması mümkün olup, tüzel kişiliği bulunmayan ortaklığa ait bir mal veya alacak üzerine haciz konulamayacağı, adi ortaklığın ortaklarından olan borçlu, adi ortaklık yönünden üçüncü kişi sayılamayacağından adi ortaklığın alacağına yönelik şikayette hukuki yararının bulunduğu-
Tahliye emrinin iptali talebi İİK'nun 16. maddesi kapsamında "şikayet" niteliğinde olup, bu davalarda hasmın yanlış gösterilmesi halinde şikayet reddedilmeyip doğru hasma şikayet dilekçesi tebliğ edilmek suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerekeceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu 4632 Sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu'nun 17. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti olup, borçluların haczedilmezlik şikayetinde bulunmada hukuki yararı olduğunun kabulü gerekeceği-