6100 sayılı HMK'nun 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekeceğinden, somut olayda anılan ilamın hüküm kısmının bu haliyle infaz kabiliyetinin bulunmadığı -
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni olduğu-
Yedieminlik ücretinin muhafaza tedbirine konu takip dosyasından başka bir dosyada ayrı bir takip konusu yapılamayacağı-
Faizle ilgili şikayetin, ilama aykırı istemin düzeltilmesi niteliğinde olduğu, bu isteğin İİK. mad. 16/2 gereğince süresiz şikayete tabi olduğu- İcra mahkemesi kararlarının, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de, kendi aralarında kesin hüküm oluşturdukları ve HMK. mad. 114/1-i uyarınca kesin hükmün dava şartı olduğu-
Ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunması halinde birleştirilerek bakılmaları mümkün olacağı ve birleştirme kararı sadece birleştirilen davaların yargılama safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurup, her dava, ayrı ayrı hükme bağlanması gerekeceğinden, mahkemenin her dava için ayrı ayrı hüküm kurması gerekeceği -
Davadan ve temyiz isteminden feragat edilen durumlarda öncelikle davadan feragat hakkında karar verilmesi gerektiği-
Mahkeme kararının borçlular vekili tarafından temyiz edilmesinden sonra, borçlular vekilinin dilekçeyle davadan feragat etmesi durumunda; mahkemece davadan feragat hakkında karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu icra takipleri ve takip alacaklıları ile zamanaşımı şikayetine konu senetler farklı olup, dosyalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunmadığı anlaşılmakla mahkemece, borçlunun her bir icra takibi için yaptığı şikayetlere ilişkin dosyaların tefrik edilip ayrı ayrı incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği -
"Tahliyesine karar verilen taşınmazın 2009 yılında inançlı işlem ile borçluya devredildiğini, 2007 yılından itibaren adreste 3. kişinin faaliyet gösterdiğini, tahliye için taşınmazın bulunduğu adrese gelen icra müdürünün, taşınmazı takip dayanağı sözleşme tarihinden evvelki bir zamandan beri 3. kişinin kullandığı yönünde araştırma yapmadığını" ileri sürerek tahliye işleminin iptalini isteyen 3. kişinin şikayeti üzerine icra mahkemesince duruşma açılmaksızın evrak üzerinden hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun kısıtlama kararına dayanak olarak alınan Adli Tıp Kurumu raporu ve borçlunun daha önce bir süre bulunduğu hastane raporIarında takip konusu bononun tanzim tarihi itibari ile borçlunun fiil ehliyetinin bulunmadığına yönelik herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece, şikayetin mahiyetine göre duruşma açılıp, varsa tarafların delilleri ile birlikte dosyaya sunulan raporlar ile tüm tedavi ve hasta takip evraklarının, Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek, borçlunun takip dayanağı bononun düzenleme tarihi itibariyle fiil ehliyeti bulunup bulunmadığına yönelik ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-