Erken tahliye halinde kural olarak TBK. 325. maddesine göre kiracının anahtar teslim tarihine kadar kira bedelinden anahtar teslim tarihinden itibaren ise kiralananın aynı şartlarda kiraya verileceği makul süre kira bedeli ile sorumlu olduğu, bununla birlikte TBK.112 (Borçlar Kanunun 96. ) göndermesi ile aynı kanunun TBK. 52 (BK. 44) maddesi uyarınca, davacı kiralayanın bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapmak durumunda olduğu, bu durumda davacının zararının, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olduğu-
Kiralayanın kiralananı kullanıma hazır halde bulundurma yükümlülüğünü ihlal etmek suretiyle yarattığı muarazanın giderilmesi, kiralananın mühürlenme tarihinden dava tarihine kadar geçen kapalı kaldığı sürenin kira sözleşmesi süresine eklenmesi ıslah ile kira sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti, ödenen kira bedellerinin iadesi, kiralananda yapılan tadilat ve iyileştirme giderleri, davacı kiracıya ait malzeme ve demirbaş eşya bedeli ile mahrum kalınan karın tahsili istemine ilişkin davada, davacı kiracı yargılama sırasında keşide ettiği ihtar ile kira sözleşmesini feshettiğini bildirdiğine göre, fesih ile birlikte taraflar arasındaki borç ilişkisi ileriye etkili olarak sona ereceğinden bu noktada feshe neden olan taraf açısından tazminat sorumluluğu söz konusu olacağı, davacının feshinin haklı sebebe dayanıp, dayanmadığı, aynı hukuki ilişki çerçevesinde hem menfi hem de müspet zararın tazminini istemenin mümkün olmadığı hususları üzerinde durularak davacının taleplerinin değerlendirilip, sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının, akidi olan yükleniciden TBK. mad. 112. 'ye dayanarak ademi ifa sebebiyle tazminat isteyebileceği ve buradaki borcun nedeninin, borçlunun (yüklenicinin) taahhüdünü ihlal etmesi olduğu ayrıca TBK.nun 112. maddesi gereğince ödenmesi gereken tazminatın ise alacaklının müspet zararı olduğu ve müspet zarardan da borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise bu vaziyetle mamelekin hali hazır vaziyeti arasındaki farkın anlaşılması gerektiği- 
Sözleşme hükümlerine aykırılıktan kaynaklanan davanın yasal dayanağının TBK. mad. 112 ve devamı maddeleri olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın iş mahkemelerinde görülmemesi gerektiği- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda basit yargılama usûlüne tâbi olan davalar adlî tatilde görülmeye devam edilmekte iken, artık "icra mahkemesinde görülenler hariç" basit yargılama usûlüne tabi olan davalara adlî tatilde bakılmayacağı-
Sözleşme ilişkisi kira ilişkisi olarak ele alınmış ise de sözleşmenin tümü bir bütün olarak değerlendirildiğinde kabulün aksine sözleşmenin kira değil ardiye sözleşmesi olduğunun kabulü gerektiği-
Davacı her ne kadar arsa sahibi ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yüklenici hissesine düşen dava konusu daireyi satın aldığını belirterek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuşsa da davalı arsa sahibi A.Ş. savunmasında yüklenici ile aralarında düzenlenmiş bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin mevcut olmadığını belirtmiş olup dosya kapsamına ve toplanan delillere göre de davacı tarafından bu husus kanıtlanamadığından yani arsa sahibi A.Ş. tarafından sözleşme gereğince yükleniciye devri gereken herhangi bir bağımsız bölüm söz konusu olmadığından davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddi gerektiği- Davacının akidi olan yükleniciden TBK.’nun 112. maddesine dayanarak ademi ifa sebebiyle tazminat isteyebileceği, buradaki borcun nedeninin, borçlunun taahhüdünü ihlal etmesi olduğu, borçlunun taahhüdünün, genellikle bir akte dayandığından buna “akdi tazminat”, borçlunun sorumluluğuna da “akdi sorumluluk” denildiği- TBK. mad. 112 gereğince, ödenmesi gereken tazminatın ise alacaklının müspet zararı olduğu- Müspet zarardan da borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise bu vaziyetle mamelekin hali hazır vaziyeti arasındaki farkın anlaşılması gerektiği-
Kesinleşen kısıtlama kararının davalı bankaya tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça kısıtlının banka hesaplarında işlem yapmasına göz yumularak kısıtlının zarara uğratıldığını ileri sürerek açılan tazminat davasında, davalı bankanın, basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek özen borcu ihlal etmiş olması karşısında, borca aykırılık durumunda haksız fiildeki ispat yükü yer değiştirmekte, bankanın kusurunu ispat yükünün davacı tarafa değil, kendi kusursuzluğunu ispat yükünün davalı bankaya yüklenmesi gerektiği-
Erken tahliye nedeniyle makul süre kira alacağı ve hor kullanma tazminatı istemiyle açılan davada, mahkemece alınacak bilirkişi raporu ile hor kullanım ve olağan kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar ayrımı yapıldıktan sonra kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilip alacaktan düşülmesi gerektiği- Konusunda uzman bilirkişi marifetiyle demirbaş listesine konu malzemelerin mahallinde keşif yapılarak denetime elverişli rapor alınması ve gerçek zararın belirtilen şekilde tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Davalının, davacı ile düzenlediği sözleşmedeki edimini ifa etmemesi nedeniyle kusurlu olduğundan BK. mad. 96 gereği davacının uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu- Davacının, davalıdan aralarındaki sözleşmenin gereği gibi ifa edilmiş olsaydı mamelekinin hangi durumda olacak idi ise bu bedelin tahsilini, yani çekişme konusu taşınmazın dava tarihinde ulaştığı değeri talep edebileceği-
Alacak davasında mahkemece davacı vekilinin belirtilen ek rapor doğrultusunda yeniden inceleme yapılması talebi de gözetilerek temlike konu alacağın geçerli bir alacak olup olmadığının tespitine yönelik ek raporda bahsedilen hususlar üzerinde durulup araştırma yapılarak bu konuda yeniden bilirkişiden ek rapor aldırılıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu-