Menfi tespit davası karşı tarafın potansiyel alacak iddiası ile bir takip başlatma veya dava açma tehdidini etkisiz kılmaya veya dava açılmışsa borcun ödenmesini önlemeye yönelik olduğundan arabuluculuk şartı öngören yasa anlamında davanını konusunun bir para alacağı olduğu, bu alacağın hangi tarafa ait olduğunun öneminin bulunmadığı, yasanın konusu bir miktar para olan borç ilişkisinin taraflarından birini arabuluculuğa tabi kılarken diğer tarafı buna dahil etmemiş olması yasanın amacına ve menfaatler dengesine aykırı olacağı, alacak davası ve menfi tespit davalarında maddi hukuk açısından taraflardan birinin yükümlülüğünün para borcu olduğu bir tek hukuki ilişki olmasına rağmen usul hukuku bakımından aynı borç için alacaklıya alacak davası açma, borçluya ise söz konusu borcu ödemeden kurtulmasına imkan veren menfi tespit davası açma, ayrıca bütün bunların dışında da açılacak alacak davasında savunma içinde borçluya savunma kapsamında alacağın bulunmadığını kanıtlama hakkı tanıdığından, özel dava şartı yokluğundan(arabulucuya başvurmama) davanın usulden reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemi- Mahkemece davacı tarafın dava dilekçesi ile itirazın kaldırılmasını talep ettiği asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde faizli alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davacı, davalıya ait traktör ile ilgili ve aralarındaki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi gereği, davacı zorunlu trafik sigortacısı tarafından zarar gören üçüncü kişiye ödenen tazminatın sigortalıdan davalı aracının üçüncü kişilere verdiği ve kendisinin ödemek durumunda kaldığı bedelin davalıdan rücuen tahsilini talep ettiği davada; talebinin dayanağını da davalı ile aralarındaki ZMSS poliçesi ve ZMSS genel şartları oluşturulduğu, somut uyuşmazlıkta davacı sigortacı, davalı ise sigortalı olup, tüketici konumunda olduğundan, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemi olup, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiği-
Dava, trafik kazasında yaralanan üçüncü şahsa Güvence Hesabı tarafından ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkin olup, davacı Güvence Hesabı, Güvence Hesabı Yönetmeliği'nin 16. maddesinde sayılan hallerde ödediği tazminatı sorumlu davalılara rücu edebileceği- Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık davalı yönünden haksız fiil ve velayet hakkını ortak kullanan anne ve baba olan diğer davalılar yönünden TMK mad. 369 kapsamında aile başkanının sorumluluğundan kaynaklandığından, uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
TTK 4. maddesi kapsamında, ticari dava sayılan davaların 6502 sayılı Tüketici Kanunu'nun 1. maddesinde açıklanan gerekçeyle zayıf tarafı koruma amacıyla ihtisas mahkemesi niteliğindeki tüketici mahkemesinde görülmesinin, davanın ticari olma niteliğini değiştirmeyeceği- TTK mad. 4/1-g  ile davanın ticari olması tarafların sıfatına değil, davanın dayanağı yasal düzenlemenin niteliğine yani bankacılık işlemlerine göre belirlendiği, zaten bankacılık işlerinin büyük bölümü tüketicinin taraf olduğu hususlara ilişkin olduğu, dolayısıyla da dava tüketici mahkemesinde görülse de ticari dava olduğu, bu sebepler ile TTK mad. 5/a gereğince arabuluculuğa başvurulmamış olmaması ile özel dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi istemine ilişkin dava, 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan ticari davalardan olmadığı gibi dava her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan bir hukuk davası da olmadığından asliye hukuk mahkemesinde görüleceği-
Taraflar arasındaki temel ilişki ticari olmayan taşınmaz satımından kaynaklandığı, davacının, edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeden döndüğünü ve ödediği bedelin iadesiyle satış bedeli olarak tanzim ettiği senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, davacı 6502 sayılı TKHK  mad. 3/1-k gereğince tüketici sıfatında olup, taraflar arasındaki ilişki de tüketici işlemi niteliğinde olduğu, taşınmaz satışına yönelik tanzim edilen senetlerin aynı kanunun 4/5. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmekte olup, taraflar arasındaki temel ilişki ticari olmayan taşınmaz satışından kaynaklanması nedeniyle, davanın TTK  mad. 4 anlamında mutlak ticari dava olmadığı, bu nedenle arabuluculuk yoluna başvuru zorunluluğunun eldeki iş bu dava açısından zorunlu ve geçerli olmadığı-
Asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin işbölüm olmayıp görev ilişkisi olduğu- Göreve ilişkin kuralların kamu düzeni ile ilgili olduğu ve mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerektiği- Türk Ticaret Kanun'unda düzenlenen hususların ticari dava olduğu ve ticari davalara bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu-
Uyuşmazlığın temelinde 3. kişinin haksız fiili bulunmakta ise de, davalının sorumluluğunun sigorta hukukundan (sigortacılık yasasından) kaynaklandığı, bu durumda, Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle, dava mutlak ticari dava olup, asliye ticaret mahkemesinin görev alanı içinde olduğundan, dava ve karar tarihinde Şanlıurfa'da ayrı bir ticaret mahkemesi bulunmadığından davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı- Eldeki dosyada; davacı vekili tarafından .............. tarihinde dosyaya sunulan ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğe çıkartılmadığının, ............ tarihli celsede davalı vekiline elden tebliğ edildiğinin, davalı vekilince ıslah dilekçesine beyanda bulunmak üzere süre istenilmesine rağmen Mahkemece davalı vekilinin bu talebi dikkate alınmaksızın duruşma sonlandırılarak karar verildiğinin görüldüğü, bu durum hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olup davalı tarafa ıslah dilekçesinin tebliği üzerine beyanda bulunması için iki haftalık süre verilmesi ve sunulan beyanlar değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklı ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemli somut olayda, uyuşmazlık konusunun zorunlu mali sorumluluk sigortası olması ve bu hususun TTK'nun sair hükümleri içerisinde yer alması ile TTK mad. 4 ve 5. hükümlerinden hareketle, uyuşmazlık konusunun Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görev alanına girdiği-