Ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri yönünden arabuluculuğun dava şartı olarak öngörüldüğü düşünülebilir ise de, anılan maddede "talep sonucu" olan alacak ve tazminat istemlerine değil "dava konusuna" vurgu yapılarak, "konusu bir miktar paranın ödenmesi olan davalar" için dava şartı olan arabuluculuğun öngörüldüğünü belirtmek gerektiği- Menfi tespit davalarının da konusunun bir miktar paranın ödemesine ilişkin olduğu ve bu husus menfi tespit davalarında ise bir miktar paranın ödenmemesi olarak ortaya çıktığından konu itibariyle menfi tespit davasının da dava şartı olan zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerektiği- Davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceği, ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verileceği, davacının verilen kesin süre içinde arabuluculuk son tutanağını dosyaya sunmadığı anlaşıldığı, bu nedenle yerel mahkemece davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesinin görevli kılındığı, somut olayda ise; dava tarihi itibariyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un ilgili maddeleri yürürlükte olmadığı, bu durumda, taraflar arasında sigorta sözleşmesinin varlığı, sigorta sözleşmeleri de TTK’da düzenlenmiş olup mutlak ticari dava söz konusu olması ile davacı murisinin dava dışı Banka’dan tüketici kredisi kullanmasının bu davanın konusu olmaması birlikte dikkate alındığında, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu-
Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin görülen davanın; dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan TTK mad. 4/1-a hükmü gereği, "her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın TTK.nunda düzenlenen hususların ticari davalardan sayılacağı,TTK mad. 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkemeni ise Asliye Ticaret mahkemesi olduğu hüküm altına alınmış olması ve 'sigorta hukuku'nun TTK.nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortasının ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlendiği bir bütün olarak değerlendirildiğinde, TTK.nunda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle davanın ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesi görev alanı içinde bulunduğu-
Davacı 'Güvence Hesabı'nın, ödediği tazminatı sorumlu davalıya rücu etmek istediği somut olayda, davalı gerçek kişi olup, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, bu halde uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olacağı, sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusu olacağı-
Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlendiğinden, davalılar arasında Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısından kaynaklanan uyuşmazlığı incelemeye Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğu-
Davanın açıldığı 10.02.2014 tarihi itibari ile 6502 sayılı Kanun, henüz yürürlüğe girmediğinden, hayat sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Güvence Hesabının ödediği tazminatı sorumlu davalı gerçek kişiye rücu etmek için açtığı davanın haksız fiilden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-