Tasarrufun iptali davası veya TBK'nun 19. maddesi gereğince açılan muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nun 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kaldığı-
Nispi ve mutlak ticari dava türlerinden olmayan tasarrufun iptali talebiyle açılan davalarda görevli mahkemenin tarafların tacir ve işin de ticari işletmeleri ile ilgili olup olmamasına bağlı olarak belirlenmesi gerektiğine ilişkin değerlendirmeye itibar edilmediği, son dönemde verilen kararlarla tüm tasarrufun iptali davalarının Asliye Hukuk mahkemesinde bakılması gerektiği yönünde verildiği- Tasarrufun iptali davaları ticari davalardan olmayıp arabuluculuğa başvurmak dava şartı olmadığı-
Tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davalarının farklı niteliklere sahip davalar olup, farklı sonuçlar doğurduğu-
Muvazaa nedeniyle açılmış olan davalarda davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlem, davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olup davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- Davacının İİK 277 ve devamı maddelerine göre davalılar arasında yapılan tasarrufun iptali isteğinde bulunduğuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yeri 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olup ticaret mahkemesinin görev kapsamı dışında kaldığı-
İşbölümü itirazı üzerine verilen gönderme kararlarının, nihai karar niteliğinde olmayıp tek başına temyiz edilmesinin mümkün olmadığı ancak gönderme kararının niteliğine uygun düşmeyen hususlara (masraf ve vekâlet ücretine) hükmedilmiş ise kararın temyiz edilebileceğinin kabul edildiği- Somut olayda; dava tarihinde yürürlükte olan TTK ve HUMK hükümlerine göre Asliye Ticaret Mahkemesinin gerekçeli kararında işbölümü itirazının reddedildiği ve kararın temyiz edilmesi ile birlikte işbölümü itirazının reddine dair kararın kesinleştiği değerlendirilerek işin esasına girilerek Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı doğrultusunda inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Yargılama sırasında Adalet Bakanlığı’nın teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun oluru ile Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi kurulduğu, yargı görevinin Manisa ilinin mülki sınırları olduğu ve faaliyete geçtiği anlaşıldığından, mahkemece dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi’ne re'sen devredilmesinde (aktarılmasında) veya gönderilmesinde bir usulsüzlüğün bulunmadığı, bu durumda, Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakta görevsiz olduğundan bahisle, dosyanın ...Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair verdiği kararda isabet olmadığı-
"Davacıya ait işyerinin davalı ve göstereceği kişilere satılması karşılığı davalının davaya konu dört adet mesken satışının verilmesi" konusundaki sözleşmeden kaynaklı kira kaybı zararının tazminine ilişkin davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu (TTK 4/1-a)-  "Uyuşmazlığın tartışmasız bir şekilde ticari mahiyette olmaması, ticari ihtilaftan 17 sene sonra görev bozması yapmanın usul ekonomisi ilkelerine aykırı düşmesi nedeniyle işin esasına dair temyiz incelemesi yapılması gerektiği" görüşünün kabul edilmediği-
Kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptaline ilişkin somut uyuşmazlıkta; HMK'nun 383 üncü maddesinde çekişmesiz yargı işleriyle ilgili olarak “aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece” sulh hukuk mahkemesinin görevli olacağı öngörüldüğü- TTK'nun 563 vd. maddelerinde düzenlenen kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptaline ilişkin davaların gerek 1086 s. Kanun'un yürürlükte kaldığı süreçteki yargısal uygulama ve gerekse de 6100 sayılı HMK'nun 383/2-e/6 maddesi uyarınca ticaret hukukuna dahil çekişmesiz yargı işi niteliğinde olduğu, ticaret hukukunda yer alan çekişmesiz yargı işleri bakımından asıl görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu, ticaret mahkemesinin bulunmadığı yerler bakımından ise asliye hukuk mahkemesinin görevli kabul edilmesi gerektiği-
Limited şirketler bakımından, tıpkı anonim şirketlerde olduğu gibi, şirkette hizmet sözleşmesi ile görev yapmakta ise de icra (yönetim) yetkisi ile donatılmış kişilerin sorumluluğunun TTK’da düzenlenmiş olduğu, uyuşmazlık hizmet sözleşmesinden ve İş Kanunu’ndan doğan bir uyuşmazlık olmadığından iş mahkemelerinin görevli olmadığı, TTK 4 ve 5 uyarınca uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliği gereği asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği-
Kurban bayramı öncesinde davalıya koyun satışına ilişkin davada, tarafların tacir olmaması sebebiyle nisbi ticari dava olmadığı; Vergi dairesi ve Ticaret Sicili yazı cevabına göre davacı ve davalının vergi kaydının olmadığı gibi ticaret siciline de kayıtlarının olmadıkları anlaşıldığından davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği-