Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, ecrimisil istekleri- Mirasbırakana ait veraset ilamının ibrazının sağlanması, çekişme konusu taşınmazların devirlerine ilişkin akit tablolarının ve tüm devirleri gösterir şekilde tedavüllü tapu kayıtlarının merciinden getirtilmesi, mirasbırakanın temlik tarihinde terekesindeki mal varlığının tespit edilmesi, tasarrufun iptali dava dosyasının mahkemesinden temini ile dosyaya sunulan "miras hakkından feragat" başlıklı belgenin anılan dosyaki deliller ışığında değerlendirilmesi, tarafların bildirdikleri tanıkların dinlenilmesi ve dayandıkları diğer delillerin toplanması ve deliller değerlendirilip miras bırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermiyecek şekilde saptandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı dördüncü kişinin yaptığı tasarrufun ancak kötü niyetinin ispatlanması halinde iptal edileceği- Sadece duyuya dayalı tanık anlatımlarına dayanılarak dördüncü kişinin kötüniyetli olduğu iddia edildiğinden ve davalı üçüncü kişi yönünden hüküm kesinleşmiş olduğundan İİK. mad. 283/I gereğince davalı üçüncü kişinin taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki bedeli kadar alacak ve ferilerini geçmeyecek kadar tazminatla sorumlu tutulması gerektiği- İptali istenilen tek taşınmaza ilişkin tasarruf olduğundan davacı üçüncü kişi ve dördüncü kişi yönünden tek vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunamadığı-
Dava konutu taşınmaza aile konutu şerhi konulması isteminin aile mahkemesinde; TBK. mad. 19 uyarınca muvazaa nedeniyle açılan davanın ise genel mahkemede görülmesi gerektiği- Aile mahkemesinin boşanmaya ilişkin kararı kesinleşmiş ise taşınmazın satışı işleminin TBK. mad. 19 gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilen mali haklar ile sınırlı olarak İİK. mad. 283/1. maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi, anılan boşanma kararı kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerektiği-
Tasarrufun iptali kararında "...parselde bulunan üst yapı hakkının ... devrinin iptaline, davacıya üst yapı hakkı ve taşınırların haciz ve satışını isteme yetkisi tanınmasına..." karar verildiği dolayısı ile alacaklının yalnızca üst yapı hakkı üzerine haciz koydurarak satışını isteyebileceği- Alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünün Serbest Bölge Müdürlüğü’ne yazdığı müzekkere ile bahsi geçen parseldeki ‘üst hakkının‘ DEVİR ve KİRAYA verilmesi hakkına haciz konulduğu anlaşılmakla, alacaklı doğrudan üst hakkının haciz ve satışını talep edebileceğinden, yapılan işlemin mevcut tasarrufun iptali ilamına aykırı olduğu-
Davalı borçlunun borcundan dolayı iptal davasına konusu taşınmazın cebri icra yolu ile satılması halinde de davalı 3. kişi elinde bir bedel kalır ise bu bedel ile sorumlu tutulacağı- 8.500,00 TL'ye satılan taşınmazın gerçek değerinin 12.000,00 TL olduğu belirlendiğinden, iki değer arasında önemli bir oransızlık olmadığı gibi, İİK. mad. 278/3-2 gereğince iptal için aciz ve hacizden geriye doğru iki yıllık süre içinde tasarrufun yapılması gerekmekte olup davacı tarafından sunulan aciz belgelerinin tarihine göre 2 yıllık sürenin de geçmiş olduğu- Hükümde tarafların ve davaya katılanların kimliklerinin belirtilmesi gerektiği- Hükmün sonuç kısmında taraflara yüklenilen borç ve hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği- Üçüncü kişiler arasındaki dava arkadaşlığı ihtiyari nitelikte olduğundan, herbir üçüncü kişi yönünden yargılama giderinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği, kimden tahsil edileceği belirtilmeksizin tek davalı varmış gibi karar verilmesinin hatalı olduğu-
İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacı ile davalı arasında açılan boşanma davasının devam ettiği anlaşıldığından, mahkemece, boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılarak, bu dava sonunda davacının bir alacağı olmadığının anlaşılması halinde TBK. mad. 19 uyarınca açılan davanın reddine, aksi durumda yani bir alacağın varlığı halinde ise muvazaa olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, muvazaanın ispatı durumunda davanın kabulü ile bu alacağı için İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesine karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 283/II uyarınca, iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerektiği, bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktarın, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeri olduğu-
Hukuki sebepler kısmında BK.'nun 18. (TBK.'nun 19.) maddesini gösterilmesi davanın muvazaaya dayalı iptal davası olduğu şeklinde yorumlanması için yeterli midir? Davanın, dava dilekçesinde yazılı hukuki nitelendirmeye bakılmaksızın İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olduğu mu kabul edilmelidir?
6183 sayılı K. mad. 25 uyarınca, dördüncü kişinin kötü niyetinin ispatlanmamış olması halinde üçüncü kişi taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki değeri kadar bedel ile sorumlu olacağı- Davalı üçüncü kişi, borçlunun devir tarihindeki asıl ve fer'ileri kadar olan kamu borcundan sorumlu olacağından, mahkemece borçlunun belirtilen tarihteki asıl ve gecikme zammının gerekirse bilirkişi aracılığı ile tespit edilerek, bu borç kadar ve elden çıkarılma tarihindeki taşınmazın değeri ile sınırlı olarak sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği- 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği- Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı-
Davalı borçlu ile arsa sahibi davalı üçüncü kişi arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı ve davalı borçlunun müteahhit olarak inşaatı tamamlaması halinde kendisine düşen dairelerin olduğu, arsa sahibi davalı üçüncü kişinin yaptırdığı tespitte inşaatın %66 oranında bittiği belirlendiği ihtilafsız olduğundan, mahkemece bilirkişiden alınacak rapor ile davalı borçlunun inşaatı % 66 oranında iş yaparak arsaya harcama yapması sözleşme hükümlerine göre değerlendirilerek, diğer davalılara yapılan tasarrufların iptale tabi olup olmadığı tartışılarak sonucunda üçüncü kişiler taşınmazı elinden çıkarmış iseler bu durumda da davanın bedele dönüşüp dönüşmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği-