Asliye Hukuk Mahkemesinin bozma ilamı doğrultusunda Tüketici Mahkemesine yönelik görevsizlik kararı üzerine davacı vekili tarafından süresi içerisinde görevli mahkemeye gönderilme talebinde bulunulmadığından ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına ilişkin hükümde davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Usul ekonomisi gereği, mahkemece dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddedilebileceği-
Gerekçeli kararın davacı vekilin işyerindeki çalışanına verilerek tebligatın yapıldığına ilişkin, SGK kayıtları ile vekilin işyerinin bulunduğu yerde yapılan kolluk araştırması sonucunda davacı vekilinin daimi çalışanının bulunmadığı tespit edildiğinden, gerekçeli karar tebliğine ilişkin tebligatın usulsüz olduğu-
Malvarlığının veya işletmenin devralınması TBK'nun 202. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre ticari işletmenin aktif ve pasifleriyle birlikte devredilmesi gerektiği- TTK'nun 11/3. maddesine göre ise ticari işletmelerin devrine ilişkin sözleşmelerin yazılı olarak yapılması ve ayrıca ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerektiği- Somut olayda belirtilen esaslar çerçevesinde yapılmış bir işletme devrinden sözedilemeyeceğinden asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararının mahkememizce yerinde olmadığı değerlendirilmiş olmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın görev nedeniyle usulden reddine, dosya görevsizlik ile asliye hukuk mahkemesinden geldiği için görev hususunun tayini hususunda dosyanın resen bölge istinaf mahkemesi ilgili dairesine gönderilmesine karar verildiği-
Bozma sonrası verilen davaya konu kararda, davalı eş yönünden karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı üçüncü şahıs yönünden mahkemenin görevsizliğine hükmedildiği -Davalı eş yönünden karar kesinleşmemiş olup davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Para alacağının tahsili istemi ile ilgili olarak açılan (maddi-manevi tazminat istemli) davada, alacaklının ikametgahı mahkemesi de davaya bakmaya yetkili olduğu-
Tasarrufun iptali davasının mutlak ticari dava olmayıp Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatlarında açıklandığı üzere şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik olduğundan ihtilafın çözümünde görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu- HMK'nın 20/1. maddesine göre "Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekeceği; aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği"- Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin, dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edeceği- 
Alacaklı şirketin ticaret siciline terkiniyle tüzel kişiliği sona ermiş olmasına karşın; vekil, karar tarihine kadar vekillik görevini sürdürmüş olup halen şirketin ihya olunmadığı anlaşıldığından, TBK. mad. gereğince, öncelikle borçluya, alacaklı şirketin yeniden “ihyası” için görevli ve yetkili mahkemede dava açabilmesi için yeterli ve kesin süre verilmesi; borçlunun “ihya davasını” açmaması ya da açmak istememesinin saptanması durumunda ise; HMK. mad. 54 ve 55 uyarınca işlem yapılması, ihya davası açılmasını sağlamak amacıyla kayyım atanmasına karar verilmesi, alacaklı şirketin ihyasıyla yeniden tüzel kişilik kazanması durumunda da gerekli tebliğ işlemlerinin yapılması, ve taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın hükme bağlanması gerektiği-
Alacaklı vekilinin, icra dosyasının yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi için iki haftalık kesin süreden sonra talepte bulunması halinde, mahkemece; kamu düzeni ile ilgili olan HMK'nun 20. maddesi gözetilmek suretiyle takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Daire'nin bozma ilamı maddi hataya dayalı olup, Anayasa Mahkemesinin 10/02/2016 tarih ve 2015/96 Esas - 2016/9 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı HMK.nun 20. maddesinde belirtilen “bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten” ifadesinin iptal edilmesi nedeniyle belirtilen bu hususların re'sen gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında, bozmaya uyulmuş olması, taraflar lehine usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı gibi, kararın şikayetçi tarafından temyiz edilmesi halinde dahi aleyhe bozma ilkesinin nazara alınamayacağı-