Davalı ....... dava konusu .... plakalı aracı 11.01.2017 tarihinde borçludan noter satış sözleşmesi ile 40,000,00 TL' ye aldığı, bilirkkişi aracın satış tarihindeki değerini 41.502,00 TL olarak belirlediği-Aynı plakalı aracın yine 11.01.2017 tarihinde borçludan noter satış sözleşmesi ile 33.000,00 TL' ye alındığı, bilirkişi aracın satış tarihindeki değerini 44.960,00 TL olarak belirlediği-Bu halde Bölge Adliye Mahkemesinin kabulünün aksine ivazlar arasında önemli oransızlık olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, mahkemece yaptırılan zabıta araştırmasında davalı ... ile borçlu arasında yakınlık ve arkadaşlık tespit edilemediği- Araçların önceden gayri resmi alınmış olması, araç alım satımlarındaki genel uygulama olması nedeni ile tanışıklık ve ötesinde borçlunun mali durumunun bilindiği anlamına gelmediği gibi, noter sözleşmesinde geçen miktarın ödendiği yazılı belge ile ispatlanmış olduğundan yeniden ödeme belgesiyle ispatının aranmasının da hatalı olduğu-Bu halde mahkemece, ivazlar arasında önemli oransızlık olduğu ve üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bildiği somut delillerce ispatlanmamış olan davalı .... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı tarafından, dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan 03.12.2012 tarihli borç kabul ve ödeme beyanından açıkça itirazın iptali davasının konusu oluşturan ............... İcra Müdürlüğünün ................... E. sayılı icra dosyasının yetkisizlik kararı verilmeden önce ilk başlatılan .............. İcra Müdürlüğü ................ E. sayılı dosyasındaki borcun da borçlu tarafından açıkça kabul edildiğinin anlaşıldığı, daha sonra davalı tarafından sunulan tarihsiz ibraname ve borç ödeme belgesi ise ............. İcra Müdürlüğünün .................... sayılı dosyalarına ilişkin olup, yatırılan 5.000,00 TL'nin borçtan düşülmüş olmasının borcu kabul sonucunu değiştirmediği, mahkemece davalının dava konusu alacağa ilişkin olarak bu borcu kabul beyanının dikkate alınması gerekeceği, bu nedenle mahkemece takipten ve davadan sonra yapılan ödemeler de dikkate alınmak suretiyle yeniden konusunda uzman mali müşavir bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken 03.12.2012 tarihli belgenin belirtilen gerekçe ile dikkate alınmamasının doğru olmadığı-
İhtiyarı arabuluculukta arabulucunun arabuluculuk faaliyetinin başında tarafları; arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği ve arabuluculuk anlaşma tutanağının niteliği ve hukuki sonuçları hakkında taraflara gerekli açıklamaları yapmadığı - Aynı zamanda "ihtiyari arabuluculukta arabuluculuk anlaşma belgesi-tutanağı" ve "ihtiyari arabuluculukta son tutanak" başlıklı belgelerde çelişkili ifadelerin bulunduğu - Bu hâlde arabuluculuk görüşmeleri usulüne uygun olarak yerine getirilmediğinden geçerli bir anlaşma belgesi bulunduğunun ve anlaşılan konularda dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacının sigortalısı Şoförler Odasına ait kamyon ticari nitelikte kamyon ise de davalıların murisinin sürücüsü olduğu aracın kişi adına kayıtla özel otomobil olduğu anlaşıldığından, davaya ticaret mahkemesi olarak değil asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılacağı-Anlaşma tutanak tarihinden önce olayla ilgili sürücülerin kusurlarının bulunduğu belirten kaza tespit tutanağı, heyet raporu bulunmasına rağmen davacı sigorta şirketinin ödeme yapmış bulunduğu, keza davacı sigorta tarafından ayrıca hiçbir kusur araştırmasına dair rapor alınmadığı gibi, kusur raporlarına yapılan ödemenin lütuf (ex gratia) ödemesi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu ödemenin davacının sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak talep hakkı vermeyeceği-
Uyuşmazlığın tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu- Davalı borçlu aleyhine başlatılan ... İcra Müdürlüğü'nün .... sayılı takip dosyasından düzenlenen 08.10.2019 ve 05.11.2019 tarihli haciz tutanakları incelendiğinde; davalı borçlunun "dava dilekçesinde yer alan adresine hacze gidildiği, adresin kapalı olduğu- Dosyada çilingir masrafı depo edilmediğinden ve ayrıca haciz talebi olmadığından adreste işlem yapılmadan ayrılındığının" tutanak altına alındığı- Davalı borçlunun bilinen başkaca adreslerine de (kredi genel sözleşmesinde belirlenen adresi, icra takip dosyasında belirlenen adresi) hacze gidilmediği, davalı borçlu hakkında "hacze kabil malının bulunmadığına dair" tutanak tutulmadığı, davalı borçlunun davacı alacaklıya, dava dışı asıl borçlu lehine ipotek verdiği bağımsız bölümlerin halen davalı borçlu adına kayıtlı olduğunun tespit edildiği- Her ne kadar bu gayrımenkuller yönünden davacı tarafından ... İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosya ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığı ve ipotekli gayrımenkullerin kıymet takdirlerinin toplamının 230.000,00 TL olarak belirlendiği belirtilmişse de ipotekli dosyadan kıymet takdirlerine itiraz davası açıldığı ve akıbetinin henüz dosyada belli olmadığı anlaşıldığından davalı borçlu hakkında yukarıda belirtilen hususlar değerlendirilmeden acz halinin kabul edilmesi doğru görülmediği-
Davacı tarafın iş sözleşmesinin belirli sürenin bitiminden önce işverence haksız feshedildiğini iddia etiği- Davalı tarafın ise davacının sözlü olarak istifa etmek suretiyle ayrıldığını savunduğu- Yargılama sırasında dinlenen davalı tanıklarının, davacının kendisinin işten ayrılmak istediğini beyan ederek davacının istifasına dair işveren savunmasını doğruladıkları- Ayrıca davalı işverence Sosyal Güvenlik Kurumuna (03) istifa çıkış kodu ile çıkış bildirimi yapıldığı- Davacı tarafça istifa olgusunun aksini ispatlayacak herhangi bir bir delil sunulmadığı ve tanık dinletilmediği- Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler ile davalı tanıklarının beyanları birlikte değerlendirildiğinde belirli süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından sürenin bitiminden önce haksız feshedildiğinin kabulünün gerektiği-
Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında, akıl hastalığı nedeniyle vesayet altına alınan tarafa davranışları iradi olmadığından kusur yüklenemediği-
Davaya konu olayın maden ocağında gerçekleşmediği, talebin teminat dışında kaldığı-
Mutat meskene iade davalarında asıl olanın çocuğun mutad meskeni olan ülkeye iadesi olduğu- Ancak taraf bir devlet, diğer iadeden kaçınma nedenleri yanında, geri dönmesinin çocuğu fiziki veya psikolojik bir tehlikeye maruz bırakacağı veya başka bir şekilde, müsamaha edilemeyecek bir duruma düşüreceği yolunda ciddi bir risk olduğunu tespit ederse veya çocuğun, geri dönmek istemediğini ve görüşünün göz önünde bulundurulmasının uygun olacağı bir yaşa ve olgunluğa erişmiş bulunduğu gözlenirse geri dönmesini emretmeyi reddedebildiği- Somut olayda böyle bir durumun varlığı ispatlanmadığından davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin kararların miktarı itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın istinaflarının olanaklı bulunduğu-