Borçlunun müvekkilinin eski eşi olup boşanma davası sonunda müvekkili lehine maddi-manevi tazminata hükmedildiği, borçlunun bunu sonuçsuz bırakmak mal kaçırmak kastıyla adına kayıtlı taşınmazı amcasının oğlu olan davalı 3.kişiye satarak devir ettiğini ileri sürdüğü, dava konusu taşınmazın rayicinin çok üstünde borçlu tarafından akrabası olan 3.kişiye satıldığı, boşanmaya neden olan olayların haksız fiil olarak boşanma davasından önce gerçekleşmiş olmasına göre tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği-
Taşınmazların satış bedeli ile gerçek değerleri arasında karşılaştırma yapılırken, taşınmazlar üzerindeki takyidatların ve bedele mahsuben yapılan resmi ödemelerin de nazara alınması gerekeceği- Davalıların da taşınmazı satın aldıkları davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden oldukları ispat edilemediğinden, temyiz itirazlarının reddi gerektiği-
Taşınmazın gerçek bedeli ile satış bedeli arasında fahiş fark olacak şekilde satın almasının iptali gerektireceği- Yapılan satışa rağmen borçlunun taşınmazda oturmaya devam etmesinin yaşam deneyimlerine uygun olmadığı- Borçluyla aynı köyden olan davalının, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek durumda olduğu (İİK. 280/1)- Davalının dava konusu taşınmaz için 73.000,00 TL konut kredisi çektiği ve bu kredi nedeni ile alacaklı banka lehine ipotek tesis edildiği, bilirkişinin gerçek değer olarak bu taşınmaz için 60.000,00 TL değer belirlediğine göre, dava konusu bu taşınmazın gerçek değeri ile satış bedeli arasında fahiş fark bulunmadığı gibi anılan davalının borçlunun durumunu ve ızrar kastını bildiği de ispat edilmediğinden bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu ve eşi arasındaki tasarruf bağışlama niteliğinde olup iptale tabi olduğundan, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Karı-koca arasında yapılan ivazlı tasarrufları bağışlama hükmünde olup, iyi niyet ve bedel farkı gözetilmeksizin iptaline tabi olduğu- İİK'nun 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, İİK.nun 283.maddesi uyarınca davanın sabit olması halinde 3.şahıs adına oluşturulan kaydın tashihine gerek olmadan dava konusu malın alacak ve ferileri ile sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi tanınmak üzere tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekeceği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesinin vs. araştırılması gerekeceği-
Bilirkişi tarafından belirlenen rayiç bedel ile satış değeri arasında misli fark bulunması halinde, yapılan tasarrufun İİK. mad. 278/3-2 gereğince iptale tabi olduğu- Satışın borca mahsuben yapıldığının belirtilmesi halinde, yapılan devrinin mutad ödeme olmaması nedeniyle İİK. mad. 279/2 gereğince iptale tabi olduğu- Borçlu ile arasında ticari ilişki bulunan üçüncü kişinin, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle, yapılan tasarrufun İİK. mad. 280/1-2 gereğince iptale tabi olduğu- Taşınmazın halen borçlu tarafından kullanılıyor olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve davalı üçüncü kişinin, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle yapılan tasarrufun İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi olduğu-
Taşınmazın satışı sırasında tapu kaydında mevcut olduğu anlaşılan ve daha sonra da 3. kişi tarafından ödendiği anlaşılan ipoteğin, satış bedeline ilave edilmesi gerektiği-Ödenen ipotek ile birlikte değerlendirildiğinde satış bedeli ile taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında mislini aşan bir fark olmadığı-Davalılar arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını 3. kişilerin bildiği ya da bilebilecek durumda olduklarını gösterir bir yakınlık da ispat edilememesine göre davanın kabulüne karar verilemeyeceği-
Borçlu ile üçüncü kişi konumundaki davalının baba oğul olması nedeniyle aralarındaki tasarrufun bağışlama hükmünde olup iptaline karar verilmesi isabetliyse de, harcın kamu düzeni ile ilgili olup re'sen göz önüne alınması gerekeceği ve daha az olması nedeniyle dava konusu taşınmaz bedeli üzerinden karar harcının nisbi olarak hesaplanması gerekeceği-
Taşınmaz satışı kardeşler arasında yapıldığından tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği- Mirası reddeden, dolayısıyla taraf sıfatı bulunmayan borçlu davalı mirasçılarının yargılama giderleri ve vekalet ücretine mahkum edilmelerinin isabetsiz olduğu-