Ancak İİK. mad. 257/II'de öngörülen sebeplere dayalı olarak verilen ihtiyati haciz kararının -takip tarihinde- vadesi gelmemiş olan senetleri muaccel hale getireceği–
Kefilin ipotek vermesi ve ipoteğin de kefaletin teminatı olarak düzenlenmesi durumunda kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği–
Alacaklının borçluya karşı alacak davası açtıktan veya icra takibi yaptıktan sonra da aynı alacak için ihtiyati haciz isteyebileceği- Faiz alacağı için takipten sonra faiz istenmesine yasal yönden bir engel bulunmadığı–
Alacaklının (yetkili hamilin) bonoda cirantalara bunlar lehine aval verenlere ve bunların yetkisiz temsilcilerine karşı ihtiyati haciz kararı isteyebilmesi için TTK. 642. (şimdi; Yeni TTK. mad. 730) uyarınca, ödememe protestosu çekmiş olması ve bunu ihtiyati haciz talebine eklemiş bulunması gerektiği, buna karşın, alacaklının bonoyu tanzim edene (keşideciye) onun lehine aval verenlere ve bunların yetkisiz temsilcilerine karşı ihtiyati haczi isteyebilmesi için bononun vadesinin gelmiş olmasının gerekli ve yeterli olduğu, ayrıca alacaklının -borçluya (keşideciye)- ödememe protestosu çekmiş olmasına ve bunun bono ile birlikte ihtiyati haciz talebine eklenmesine gerek bulunmadığı–
İpoteğin kefilin kefalet borcunun da teminatını teşkil ettiği durumlarda kefil hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği–
Bonolara konulan (yazılan) "muacceliyet koşulu"nun (senetlerden birisinin vadesinde ödenmemesi, halinde diğer "sonraki" vadeli senetlerin de muaccel olacağına" ilişkin kaydın), taraflar arasında ayrıca düzenlenmiş bir sözleşme olmadıkça, geçersiz sayılacağı ve ihtiyati haciz talebinin de reddi gerekeceği-
Kefilin, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile borcun ödenmesini üstlenmiş olması halinde, alacaklının asıl borçluya müracaat ve rehinleri satmadan önce kefil aleyhine takipte bulunabileceği ( Not: Yeni TBK. m 586/I de yapılan yeni düzenleme ile; alacaklının müteselsil kefil hakkında icra takibinde bulunmadan önce borçluya gönderdiği ihtarın sonuçsuz kalması veya borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması gerekmektedir)-
İhtiyati haciz kararı ‘geçici bir tedbir işlemi’ olup ‘takip işlemi’ sayılmayacağından, asliye ticaret mahkemesince verilen tedbir kararının, ihtiyati haciz kararının uygulanmasına etkisi bulunmayacağı (uygulanmasını önlemeyeceği)–