Keşide tarihinden önce ibraz edilen çekler hakkında –kural olarak- karşılıksız çıkmaları halinde ihtiyati haciz kararı istenebileceği–
Protokol uyarınca alacaklıya verilmiş olan bonoya dayanılarak mahkemece ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği–
Gerek İİK’nun 45. maddesinin, gerekse İİK’nun 257/I. maddesindeki düzenlemelerin, borçlu ile ilgili düzenlemeler olup, takip ya da ihtiyati haciz konusu alacağın kefillerinin bu hükümlerden yararlanamayacağı, kefillere ilişkin özel düzenleme BK’nun 487/I. maddesinde yer aldığından, bu madde gereğince kefilin borçlu ile beraber ‘müteselsil kefil’ ve ‘müşterek/müteselsil borçlu’ sıfatıyla veya başka bir sıfatla borcun infazını üstlenmiş olması halinde, alacaklının asıl borçluya müracaat ve rehinleri paraya çevirtmeden önce, kefiller aleyhine de takipte bulunabileceği–
İpotek belgesindeki kefalet taahhüdünü geçersiz kılacak bir yasa hükmü bulunmadığından, alacaklı bankaya taşınmazını ipotek ettirmiş olan aynı zamanda ipotek bedeli kadar da ‘kefil’ olmuş olan borçlu hakkında mahkemece ‘kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere’ ihtiyati haciz kararı verilebileceği–
‘İhtiyati haciz’in, para alacakları hakkındaki davalar ile icra takiplerinde söz konusu olacağı; maddi ve manevi tazminat istemi kısmen hüküm altına alınmış olan davacı alacaklının, ilam kesinlemeden mahkemeden ihtiyati haciz kararı isteyebileceği–
İİK'nın 257, II hükmüne istinaden yapılan incelemede; aleyhine ihtiyati haciz istenen şirket yetkilisinin Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadenin alacağın mevcudiyeti dışında diğer ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemeye kanaat vermeye elverişli olmadığı-
İİK'nın 258'nci maddesi uyarınca, alacağın varlığının yanı sıra vadesinin geldiği konusunda da mahkemeye kanaat verecek delillerin gösterilmesi gerektiği-
"Yetki sözleşmesi" ile Türk mahkemelerinin esas davadaki yetkisinin kaldırılmış olmasının, Türk mahkemelerinin geçici hukuki himaye tedbiri olan "ihtiyati haciz kararı" vermesine engel teşkil etmeyeceği- İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zinciren dayanmasının tercih edilmesi gereken bir seçenek olduğu– İhtiyati haciz isteminin dayandığı hukuki vakıalardan biri olan ceza mahkemesi tarafından verilen "el koyma kararının" kaldırıldığı, İstanbul Altın Borsasının yazısında, "alıcı üyenin satın aldığı altının parasal karşılığını Borsanın Takasbankasında bulundurmak zorunda olduğu" belirtildiğinden, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirketin Borsanın Takasbankasındaki hesabını dilediği şekilde kullanmasına engel bir halin bulunmadığı, söz konusu şirketlerin, başka bankalardaki hesapları veya mevcut malvarlığı üzerinde alacaklıların haklarını ihlal edecek şekilde hileli işlemlerde bulunduğuna ilişkin delil sunulmadığı, bu konuda bir iddiaya da yer verilmediği, aleyhine ihtiyati haciz istenen şirket yetkilisinin Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadenin, "alacağın mevcudiyeti" dışında diğer ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemeye kanaat vermeye elverişli olmadığı-
Bonolara konulan (yazılan) "muacceliyet koşulu"nun (senetlerden birisinin vadesinde ödenmemesi, halinde diğer "sonraki" vadeli senetlerin de muaccel olacağına" ilişkin kaydın), taraflar arasında ayrıca düzenlenmiş bir sözleşme olmadıkça, geçersiz sayılacağı ve ihtiyati haciz talebinin de reddi gerekeceği-
Cari hesap faturası ve ihtarnameye dayanılarak ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği–