Dava dilekçesinde sadece manevi tazminat talebinde bulunan davacının, ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasında, (TMK. mad. 174/1 kapsamında) maddi tazminat talebinin bulunmasının "iddianın genişletilmesi" niteliğinde olacağı- Bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, davacının dava ya da ikinci cevap dilekçesi ile istemediği maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebi hakkında “karar verilmesine yer olmadığına”  şeklinde karar verilmesi gerektiği- "HMK'nın 141. maddesinin maddi vakıalara ilişkin olduğu, boşanmanın ferisi niteliğindeki taleplerin nispi harca tabi olmadan her aşamada istenebileceği" şeklindeki görüşün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
İcra müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK. mad. 355 uyarınca bildirilmesi üzerine, İl Müftülüğü’nce düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın "sıra cetveli" niteliğinde olmadığı- Hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlıysa da, hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulayıp neticeye vardırmakla yükümlü olduğundan, mahkemece, davanın (TBK. mad. 19) muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği-
HMK. mad. 62 uyarınca, davanın ihbarı ile yargılamanın başka bir güne bırakılamayacağı ve ihbarın mahkeme dışı vasıtalarla da yapılabileceği- Mahkemece, bildirilen adresler esas alınarak ihbar dilekçesinin tebliğe çıkarılması ile yetinilmesinin yerinde olduğu- İhbar olunan şirketlerin “bildirecekleri delillerinin toplanması”nın taraflarca getirilme ilkesine aykırılık teşkil edeceği- (HMK. mad. 25)- İşiçilik alacaklarına ilişkin davada davalının davanın ihbarını istediği şirketlerin adreslerinin ilgili ticaret odalarından araştırılmasının ve varsa bildirecekleri delillerin toplanmasının gerekmediği, mahkemece dosyanın geldiği aşama dikkate alınarak aynı celse açık yargılamaya son verilerek esas hakkında hüküm kurulmasının isabetsiz olmadığı-
Hizmet tespitine yönelik davalarda davacı işçinin çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliği dikkate alınarak, ücretinin ve davalı SGK'na (Devredilen SSK) davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması gerektiği- Davacı tarafından tüm çalışma süresine ilişkin prime esas kazancın tespiti talep edilmesine rağmen, dava konusu dönemler yönünden aylara ve yıllara göre tespiti istenilen ücretin ne kadar olduğu ayrı ayrı açıklanmadan, aylık net ücretin ... TL olduğu belirtilerek prime esas kazancın tespitinin talebi hatalı olduğu- Mahkemece, davacının tespitini istediği "prime esas kazancın aylara ve yıllara göre ne kadar olduğu ayrı ayrı açıklattırılarak" davacının talebinin somutlaştırılması gerektiği- Ücret miktarı, HUMK 288'de (HMK 200.'de) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmak kaydıyla işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkün olduğundan buna göre araştırma yapılması gerektiği-
Dava dilekçesinde dava konusu mahcuzların başka bir firmadan 3. kişi tarafından satın alındığı, mülkiyetlerinin 3. kişiye ait olduğu iddia edilmiş olup, 3. kişinin dava dilekçesinde mahcuzların mülkiyetinin adi ortaklığa ait olduğuna ilişkin bir iddianın bulunmadığı, o halde mahkemece, 3. kişinin kendi lehine mülkiyete dayalı istihkak iddiasında bulunduğu gözetilerek, tarafların buna ilişkin tüm delilleri toplandıktan sonra yapılacak değerlendirme neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının tanık listesinde bildirmediği kişiler tanık olarak dinlenemeyecek olup, davacı kadın yararına hükmedilecek yoksulluk nafakasının hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak tespit edilip, ortak çocukların velayeti konusunda uzmandan rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davasında, davacının senetlerin korkutma yolu ile alındığı iddiasını kanıtlaması gerekirken, mahkemece yapılan araştırmada davacının cumhuriyet savcılığında verdiği ifadesi dikkate alınarak korkutma iddiasının dışına çıkılarak davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Çekişmeli taşınmazın davalıya mirasbırakanın ikinci eşine devredilmek üzere temlik edildiği iddia edildiğine göre, bu iddianın aydınlatılmasının gerektiği ve mahkemece bu iddia aydınlatılmadan sonuca gidilmesinin doğru olmadığı- Taraflarca getirilme ilkesi ihlal edilerek re’sen mahalli bilirkişilerden uyuşmazlığın esasına yönelik beyan alınarak, bu beyanların hükme esas alınmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, tapu müdürlüğüne müzekkere yazılarak dava konusu taşınmazlara komşu en az 10 adet taşınmazın sahibini gösterir tapu kayıt malikinin bildirilmesinin istendiği, isimleri bildirilenlerin kamu tanığı sıfatıyla dinlenilmelerine karar verildiği, taraflarca tanık olarak gösterilmedikleri halde mahkeme tarafından ..., ..., ...'ın re'sen tanıklıklarına başvurulduğu ve adı geçenlerden ...'ın ifadesine dayanarak muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddi şeklinde hüküm kurulduğu görüldüğünden, re'sen araştırma ilkesinin de geçerli olmadığı eldeki davada hakimin tarafların yerine geçerek davanın yanlarınca getirilmeyen delilleri toplaması özellikle de gerekçesini ve hükmünü söz konusu delillere dayandırması tasarruf ilkesi, taraflarca hazırlanma ilkesi ile davanın ve delillerin somutlaştırma yüküne açıkça aykırı olduğu-
Şikayetçi borçlu, "vekiline yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu" açıkça ileri sürmediğinden, satış ilanı tebliğ usulsüzlüğü nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-