Davacının iş akdini haklı nedenle feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ile diğer ücret alacaklarının davalıdan tahsili talebine ilişkin davada, davacının çalışmadığı günden sonraki gün 09-22.00 arası 13 saat çalıştığı yönünde bir iddiası olmadığından davacı talebi aşılmak suretiyle yazılı şekilde fazla mesai sürenin belirlenip hesaplanmasının hatalı olduğu- 
Hakimin iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağı-
İcra Müdürlüğü'nce yapılan maaş hacizlerinin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine söz konusu şirketçe İİK 83/2 madde hükmü uyarınca düzenlendiği anlaşılan maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği, bu durumda mahkemece yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarınca düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında olduğu gibi ispat yükünün davalıda olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın bu ilkelere göre çözümlenmesinin doğru olmayacağı-
Şikayetçinin iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları şikayet dilekçesinde göstermek zorunda olduğu- HMK 119- Hakimin, şikayet dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olduğu; kamu düzeniyle ilgili olmayıp ileri sürülmeyen maddi olayları kendiliğinden gözetemeyeceği-
Tedbir niteliğinde terekenin tespiti isteminde bulunulduğu halde hakim tarafından istek dışına çıkılarak terekenin tasfiyesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davacının, menfi tespit davasında, daha önce ileri sürmediği ahlaka ve adaba aykırılık ile ilgili yeni bir iddiada bulunmasının (iddiasını genişletmek suretiyle değiştirebilmesinin), karşı tarafın açık muvafakatine bağlı olduğu- Sahtelik iddiası ile ilgili ceza mahkemesince verilen "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararı, hukuk hakimini bağlayıcı değilse de, ceza yargılaması sırasında savcılıkça alınan ve ceza mahkemesinin kararına gerekçe oluşturan rapor ile mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki bulunduğundan, raporlar arasındaki çelişkinin, Adli Tıp Kurumu raporunun kesin bir tespit içermemesi de gözetilerek konusunda uzman kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden sahtelik iddiası ile ilgili  yeni bir rapor alınıp değerlendirilmesi gerektiği-
HMK mad.12/1 fıkrasında "Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu-Mahkemenin yargı yetkisi HMK mad.12 de idari sınır esas alınarak belirlendiği, davaya taşınmazın idari sınırları içerisinde bulunduğu ilçe veya il adli yargı yerinde bakılması gerektiği-
Hakimin, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlü olduğu (HMK. mad. 24/1, 25, 26; HUMK. mad. 74,75 ve 76)- Davacı tarafça, 24.12.2009 tarihli yönetim kurulu kararından sonra 02.03.2011 tarihinde yeni bir araç alındığı, çalışmak üzere davalı kooperatife ihtarname gönderildiği, koopratifçe bu isteme herhangi bir cevap verilmediği ileri sürüldüğüne göre, talebin 24.12.2009 tarihli yönetim kurulu kararından sonra meydana gelen gelişmeler sonucu, kooperatifçe yaratılan muarazanın giderilmesi istemine ilişkin olduğunun kabulü gerektiği-  Davada taraf olmayanın durumu tartışılarak onun leh veya aleyhinde bir karar verilemeyeceği-
İ.lı işleme dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, ilk el durumundaki kişinin davada yer almasının sağlanması gerektiği- İ.lı işleme ilişkin tanık beyanı üzerinde durulması gerekeceği- Davacıların murisi tarafından yapılan temlikin, inançlı işlem olduğunun saptanması durumunda murisin herhangi bir borcunun bulunup bulunmadığının, borcun ödenip ödenmediğinin saptanarak herhangi bir borcunun olmadığının saptanması halinde, ara malikler davalılar ile son kayıt maliki olan davalının iyiniyetli olup olmadığının, bir başka ifadeyle TMK'nin 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının saptanması gerektiği-
Davacı tarafından dava dilekçesinin ve cevaba cevap dilekçesinin “deliller” kısmında açıkça yemin deliline dayanıldığı belirtilmeyip, “her türlü yasal delil” denilmekle yetinilmiş olması, HMK'nın sair hükümleri uyarınca davacının yemin deliline dayandığını kabule imkan bulunmadığı gibi, mahkemece davacıya yemin teklif hakkının hatırlatılması da doğru olmadığı- Davacının akdî ilişkiyi ispatı gerekirken davalının sunduğu sözleşme, hakediş ve pursantaj belgelerinden davacı ile davalı arasında akdî ilişki bulunmayıp, akdî ilişkinin Kamu İhale Kanunu'na göre yapılan ihale sonucunda davalı ile dava dışı yüklenici şirket arasında kurulduğu kanıtlandığından, akdî ilişkinin varlığına yönelik olarak davacının yemin teklif etmesi ve davalının yemini eda etmesi gereksiz bir usuli işlem olduğu-