Tacirler arasız hizmet sözleşmesi uyarınca alacak istemi- Şartnamede geçici hak edişlere itirazın ne şekilde yapılacağına ilişkin düzenlemenin hakimin kendiliğinden nazara alabileceği bir düzenleme veya hüküm niteliğinde olmadığı ve davalı bu durumu savunmasında ileri sürmediğinden mahkemece re'sen nazara alınmayacağı-
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davalı kadın ağır kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına ve kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine hükmedilmiş ise de; davacı erkeğin dava dilekçesinde mahkemece kadına kusur olarak yüklenen vakıalara usulüne uygun şekilde dayanmadığı, mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan vakıaların davalı kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Davalı kadının, yasal süreden sonra verdiği cevap dilekçesinde yer alan maddi ve manevi tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası hakkında mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde bu taleplerin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Boşanma kararı kesinleşmesine rağmen davacıya ait konutta davacının rızası hilafına haksız olarak oturmaya devam ettiği iddia edilen davalı eski eşe karşı açılmış ecrimisil davasının (dava dilekçesinde, davalı aleyhine 15 aylık kira parasının ödenmesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talep edilmiş ise de) asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve dayanılmayan vakıaların davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, bu durumda mahkemece, davacı yanca usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen vakıalar dikkate alınarak davacı-karşı davalı erkeğe kusur yüklenilmesinin doğru olmadığı, gerçekleşen bu durum karşısında, mahkemece davacı- karşı davalı kadına yüklenen ve temyiz edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadın tamamen kusurlu olduğu ve davalı-karşı davacı tarafa yüklenecek kusurlu bir davranış ispatlanamadığı halde davalı-karşı davacı davacı kadının boşanma davasının reddi gerekeceği- Ön inceleme duruşmasına kadar usule uygun şekilde dava veya cevaba cevap dilekçesi ile tazminat talebinde bulunmayan davacı-karşı davalı kadının dava dilekçesinden sonra verdiği beyan dilekçesi ile talep ettiği maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında davalı-karşı davacının bu taleplere açık rızası bulunmadığı gibi, bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de mevcut olmadığından, mahkemece olumlu ya da olumsuz karar verilebilecek nitelikte, bir maddi ve manevi tazminat talebinin mevcut olmadığı, bu durumda; davacı-karşı davalı kadının tazminat talepleri hakkında "Usulüne uygun ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına" karar verilecek yerde, bu konuda yazılı şekilde maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kısmi davada, mahkemece "taleple bağlılık ilkesi'' ihlal edilerek re'sen harç tamamlattırılmasının hatalı olduğu- Islah talebi olmadan harç ikmali ıslah niteliğinde görülmediğinden ve ilk dava dilekçesindeki her bir talep 1.000,00 TL olduğu halde eksik işler bedeli ve gecikme cezalarının ayrı ayrı talepler olduğu dikkate alınarak, ıslah ile artırılan miktarlara ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmek gerekirken ilk dava dilekçesindeki yer almayan tutarlar dikkate alınarak faiz işletilmesinin hatalı olduğu- Teslimi kararlaştırılan dairenin arsa sahibi tarafından üçüncü kişilere satımı halinde istenemeyeceği- Eksik iş bedeline mahsuben yapılan ödeme tutarınca davanın konusuz kaldığı-
Davalı kadının usulüne uygun tebligata rağmen süresinden sonra cevap dilekçesi verdiğinin, süresinde dayanılmayan vakıaların hükme esas alınarak davacıya kusur yüklenemeyeceğinin, bu nedenle mahkemece davacı erkeğe şiddet vakıasının kusur olarak yüklenilmesinin doğru olmadığı- Davacı erkeğin dava dilekçesinde, çalışarak biriktirdiği altınları, gümüş yüzüğünü, iki saatini ve hediye olarak kendisine gelen telefonunu davalı kadının evi terk ederken yanında götürdüğünü beyan ettiği ve bunların iadesini istediği, davacı erkeğin bu talebinin boşanmanın fer'isi niteliğinde olduğu, dava dilekçesinden alınan başvurma harcının tüm istekleri kapsayacağı-
Davacı vekili yeni duruşma gününü UYAP marifetiyle öğreneceğini beyanla mazeret bildirerek celseye katılmamış, mahkemece davacı vekilinin bildirdiği mazeretin kabulüne karar verildiği halde, yeni bir duruşma günü verilerek mazereti kabul edilen davacı vekilinin talebi gibi yeni duruşma gününü UYAP marifetiyle öğrenmesine karar verilmesi gerekirken, aynı celsede yargılamaya devam edilerek mazereti kabul edilen davacı vekilinin yokluğunda karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olduğu-
Davacının, 1.400,00 TL brüt ücret aldığını iddia ettiği uyuşmazlıkta, mahkemece tanık beyanlarına göre davacının aylık ücretinin brüt 1.678,53 TL, net 1.200,00 TL olarak kabul edildiği, bu durumda mahkemenin HMK'nun 25. maddesindeki maddi vakıa ile bağlılık ve HMK'nun 26. maddesindeki taleple bağlılık kuralları ihlal edilerek iddia edilen aylık ücret miktarından daha yüksek bir miktarı hükme esas almasının hatalı olduğu- Davacının çalışma süresi 26.03.2007-15.11.2012 tarihleri arasındaki dönem olarak kabul edilmesine karşın, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanmasına ilişkin tablo da fazla çalışma ücret alacağının 31.03.2013 tarihine kadar hesaplanmasının hatalı olduğu-
Tefhim edilen (direnme) kararda, hükmün sadece dava konusu edilen alacakları kapsadığı, yargılama giderleri ile ilgili hüküm fıkrası bulunmadığı, tefhim edilen hükmün gerekçe içermediği görüldüğünden, temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliği ile başlayacağı- Mahkemenin hüküm vermesi için, kendisine yöneltilen talebin formüle edilmesi ve ileri sürülmesi tarafların görevi ise de, bunları anlamlandırmak veya gerektiğinde açıklattırmanın hâkimin görevi olduğu, ancak hâkimin tarafların ileri sürmediği vakıaları ileri sürmelerine imkân vermeyeceği veya hatırlatamayacağı, bu durumda mevcut olmayanın talep edilmeyenin ortaya çıkartılması değil, talep edilenin netleştirilmesi, aydınlatılması, belirlenmesinin söz konusu  olduğu- Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, iş yerine giriş çıkışı gösteren belgelerin, iş yeri iç yazışmaların delil niteliğinde olduğu, ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerektiği- Tarafların üzerinde serbestçe taraf edebilecekleri, "taraflarca hazırlama ilkesi"ne tabi davada delil bildirmeyen davalı Belediyenin mahkemece iki kez müzekkere ile istenmesine rağmen fazla çalışmaya esas olabilecek vardiya ve izin çizelgeleri ile puantaj cetveli ve benzeri belgeleri göndermediği, ancak davacının Belediyenin işçisi olmadığını belirterek hizmet alım sözleşmeleri ile bir adet şartname gönderdiği, ayrıca davacıyı çalıştıran alt işverenlere de özlük dosyaları için yazı yazıldığı ancak müzekkerelerin biri hariç tebliğ edilemediği anlaşıldığından, mahkemece eksik araştırmayla kurulan bir hükmün söz konusu olmadığı ve mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu-
Karar gerekçesinde davacının son brüt ücreti açıklandığı halde, net ücrete göre hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturduğu- 6100 sayılı HMK'nın 25. maddesine göre Kanun'da öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağından davacının iddia etmediği halde gece çalışması yapıldığının kabulünün hatalı olduğu-