Somut olayda kesin kanaat içeren raporun hüküm kurmaya elverişli ve denetime olanaklı olduğu görülüp, İİK md.170/3 gereği imzanın borçluya ait olduğu anlaşılmakla itirazın reddi gerektiği, itiraz ile takip de durdurulduğundan borçlunun takip konusu alacağın % 20'sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve % 10'u oranında para cezasına mahkum edileceği-
Takibin iptali talebine ve zaman aşımı itirazı talebine ilişkin somut uyuşmazlıkta; bononun ıslak imza ile imzalanmaması, kaşe imza ile imzalanması halinde kaşe basılan belgenin kambiyo vasfında sayılamayacağı ve alacaklının bono vasfında olmayan belge ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapamayacağına göre ilk derece mahkemesince İİK’nın 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesinin hukuka uygun olacağı-
Kambiyo takibinde, hamilin protesto ön şartının gerçekleşmediğinden lehtara müracaat hakkı bulunmadığı-
İmzaya ve borca itiraz konulu somut uyuşmazlıkta; Üç kişilik heyetten alınan 03.5.2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınmak suretiyle, takip konusu çekteki imzaların borçlu kooperatif yetkililerine ait olmadığı belirtilerek, borçlunun imza itirazının kabulüne ve takibin muteriz borçlu yönünden durdurulmasına-
İmzanın borçluya ait olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanamaması nedeniyle imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği- İmzanın borçluya aidiyeti kesin olarak tespit edilemediğinden ve alacaklının senedi takibe koymada kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu kesin olarak kanıtlanamadığından da davalı alacaklının tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulmaması gerektiği-
Takiplere konu bonolarda atılı bulunan imzaların davacının eli ürünü olmadığının belirtildiği, bilirkişi raporunun gerek imza incelemesine esas alınan belgelerin tarih ve sayısı gerekse de inceleme yöntemi bakımından hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğu, imzaya itirazın kabulü ile takiplerin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği, takiplerin dayanağı bonolarda lehdar, borçlunun ise keşideci olduğu alacaklı, borçlu ile doğrudan ilişki içinde olduğundan imzanın adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olup bonolardaki imzanın itiraz eden borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte en azından ağır kusurlu olduğundan takip alacaklısı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği-
15.10.2020 tarihli celsede yeni duruşma gününün 18.02.2021 ve saatinin 09.50 olarak belirlendiği, davacı vekilinin duruşmada hazır olduğu, ancak 18.02.2021 tarihli duruşmaya davacı vekilinin geçerli bir mazeret sunmaksızın katılmadığı, dosyanın işlemden kaldırıldığı, 3 aylık süre içinde de dosyanın yenilenmediği, dosyanın işlemden kaldırıldığına dair duruşma tutanağının tarafa tebliğinin zorunlu olmadığı anlaşıldığından, mahkemece açılmamış sayılma yönünde karar vermesinde isabetsizlik bulunmadığı-
Bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ............. tarihli raporda resmi kurumlara ait mukayese imzalarla yapılan kıyaslamaya göre imzanın davacı şirket yetkisine ait olmadığı tespitinin yer aldığı, son heyet raporunda da aynı tespitin yer aldığı, çelişkinin giderilmesi niteliğinde olan son rapora göre mukayese imza örneklerine kıyasla imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği, mukayeseye esas imza olarak kabul edilen ödenmiş çeklere yönelik olarak imza itirazında bulunulmamış olunmasının daha sonra yapılacak olan bir takipte imza inkarında bulunulmasına engel olmadığı, ayrıca senedi takibe koyan alacaklı ağır kusurlu olduğundan istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararı gereğince ceza soruşturması sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup mahkeme kararının tekrar bozulmasına karar verilmesi gerekeceği- İmzaya itiraz davasında icra takibinde alacaklının feragat etmiş olması gerekçesi ile davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece hükme esas alınan 04.10.2021 tarihli bilirkişi raporu ile bu rapordan daha önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 16.3.2020 tarihli bilirkişi raporunda; imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiş olup, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, bu rapor hükme esas alınarak itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, ispat yükü üzerinde olan alacaklının süresi içerisinde rapora itirazı ile beraber yeni bir rapor alınması talebi bulunduğundan, kesin kanaat bildirmeyen raporlara göre sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu, o halde, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre; mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu da nazara alınarak yeniden uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-