Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tespiti davası-
Ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk mahkemesini bağlamayacağı ancak ceza mahkemesince alınan bilirkişi raporu sonucunda saptanan maddi vakıanın hukuk mahkemesini bağlayacağı-
Ceza mahkemesince delil yetersizliği nedeni ile beraat kararı verildiği, bu dava dosyasına ilişkin olarak bilirkişi raporu alınmadığı ve ceza mahkemesine sunulan rapor ile yetinildiği- Bu durumda, mahkemece, ceza dosyası getirtilerek, davacı defterleri ve tüm dosya kapsamı üzerinde ehil bilirkişiler marifetiyle inceleme yaptırılarak, davaya konu edilen iki ayrı kalem davacı zararı ile ilgili davalıların ayrı ayrı kusurlarının olup olmadığı, yine davalıların zimmet olayını veya zararın artmasını engelleme imkanlarının bulunup bulunmadığı, gerçeğe aykırı olan faturaların davalıların görevde bulundukları dönemde düzenlenip düzenlenmediği, davacı kooperatif kayıtlarına işlenip işlenmediği hususlarında rapor alındıktan sonra uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerektiği-
Davacının şikayeti üzerine, davalı hakkında açılmış olan nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin ceza davasının sonucunun -ceza mahkemesinin olası mahkumiyet kararı, TBK.nun 74. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayacağından- HMK.nun 165. maddesine göre "bekletici mesele" yapılması gerekeceği-
BK.nun 53. maddesine (şimdi; TBK. mad. 74) göre ceza mahkemesinin kararının hukuk mahkemesindeki davanın sonucuna etkili bulunduğu-
Ceza mahkemesinde bir tarafın kusurlu olduğu maddi vakıa olarak kabul edilmişse, artık hukuk mahkemesinde o kişinin kusursuz olduğuna hükmedilemez; ne var ki, hukuk hakiminin yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırarak kusur oranını incelemesinin olanaklı olduğu, bu iki durumun birbirinden iyi ayırt edilmesinin gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan rücuan destekden yoksun kalma tazminatı istemli itirazın iptali davasında ceza mahkemesi tarafından belirlenen kusur oranının hukuk mahkemesi için bağlayıcı olmadığı-
Tasarrufun iptali davasının açılma koşullarından birisinin de "takip tarihinde kesinleşmiş bir alacağın bulunması" olduğu, borçlunun itirazı üzerine alacaklının açtığı itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde alacağın kesinleşeceği; davacının maddi bir vakıa olarak kazanç elde etme amacıya borçluya borç para vermiş olmasının yani tefecilik yapmış olmasının davamız açısından önem taşımayacağı, bu durumun davacı ile davalı borçlu arasında muvazaalı bir alacak oluşturduğu sonucunu doğurmayacağı-
Şikâyeti haklı gösterecek belirtiler bulunduğu anlaşıldığından, hak arama özgürlüğünün sınırları içinde yapılan şikâyetin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağı; ayrıca, şikayet hakkının yerinde kullanıldığının kabulü için şikayet edilenin cezalandırılması veya sorumlu tutulmuş olmasının da zorunlu olmadığı-
Menfi tesbit davasında takip alacaklısı hakkında tefecilik suçundan dolayı verilen mahkumiyet kararının mahkemece değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
