TBK. m. 19'a dayalı iptal isteminde bulunulması halinde de dava konusu taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulmasında davacı tarafın hukuki yararının olduğu ve bu durumda da, teminatın alınıp alınmayacağı ve alınacak teminatın miktarı hakimin takdir edeceği (İİK. m. 281)- Dava değerinin düşük gösterilmesi nedeniyle hukuki yarar yokluğundan ihtiyati haciz talebinin reddedilemeyeceği, mahkemece gerekli görüldüğü takdirde alacak miktarı ile iptali istenen tasarruf konusunun hangisi daha düşük değerde ise yaklaşık olarak bir rakam belirlenmek suretiyle eksik harç tamamlatılabileceği gibi, teminat miktarının arttırılmasının da her zaman mümkün olduğu- Dava dilekçesi ekinde sunulan belgeler, takibin kesinleşmesi, davalı - borçlu ile lehine tasarrufta bulunulan davalının borçlu şirketin çalışanı olması nazara alındığında yaklaşık ispat koşulunun mevcut olması sebebiyle dava değeri kadar (10.000TL) teminat mukabilinde (ve dava değeri ile sınırlı şekilde) ihtiyati haciz isteminin kabulüne ile karar tarihinden itibaren 10 gün içinde ihtiyati haciz kararının icrasının istenmemesi halinde verilen ihtiyati haciz kararının kendiliğinden hükümsüz kalacağının (İİK. m. 261) ihtarına  karar verilmesi gerektiği-
Davalı üçüncü kişinin davalı borçlu hakkında başlattığı bonoya dayalı başlatılan takibin muvazaalı olduğu belirtilerek; muvazaalı icra takibinin iptali ile takip sırasında borçlunun maaşı üzerine konulan birinci sıra haciz işlemine ilişkin tasarrufun  iptali davası sırasında, davacı alacaklının alacağı haricen tahsil nedeniyle kapatıldığından, mahkemece, borcun ödenmesi nedeniyle davanın konusuz kalacağının değerlendirilmesi gerektiği-
Bedele dönüşen davada borçlu dışındaki davalıların tazminat miktarı kadar tüm mal varlıkları ile sorumlu olacağı- İİK 281 vd., TBK 19 ile 5411 s. K. hükümleri uyarınca teminatsız olarak taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulması talep edilmiş olup, davanın niteliği, tasarrufun iptali davalarında ihtiyati haciz için getirilen özel düzenleme, borcun doğum tarihinin yapılan tasarruftan önce olması, davacı tarafça alacaklıdan mal kaçırma amacıyla muvazaalı devir yapıldığının iddia edilmesi ve tüm dosya kapsamına göre, bu iddiaların araştırılarak sonuçlandırılmasına kadar geçecek süre için ihtiyati haciz koşullarının oluştuğu değerlendirilmişse de; dava konusu taşınmaz davadan önce ve cebri icra yoluyla dava dışı üçüncü kişiye satılmış olduğundan, dava konusu taşınmaz hakkında İİK 281/2 uyarınca ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği, bununla birlikte davacının, tasarruf konusu taşınmazın dava dışı kişilere satılmış olması sebebiyle İİK 283/2 uyarınca nakden tazmin talebinde bulunmuş olması gözetildiğinde, söz konusu taşınmazın icra marifetiyle satışına ilişkin icra dosyası getirtilip, borçlusunun kim olduğu, icra dosyası alacaklısının satıştan ne miktar aldığı, geriye ne miktar kaldığı, artan miktar varsa sıra cetveli yapılıp yapılmadığı, sıra cetveline göre yapılan ödemeden sonra takip borçlusuna kalan miktar olup olmadığı belirlenip varsa bu tutar gözetilerek ve teminat karşılığı ihtiyati harici kararı verilmesi gerektiği-
İhtiyati haczin İİK'nun 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlendiği- HMK 389 uyarınca, ihtiyati tedbir kararının uyuşmazlık konusu hakkında verilmesi gerektiği- TBK 19 ile İİK 277 vd. gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada ihtiyati tedbire ilişkin istemin reddi gerektiği-
TBK. 19 gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı açılan iptal davasında, borçlu tarafından ilk satış yapılan şahıs ve varsa diğer satış yapılan şahıslarında davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması gerektiği- Mahkemece "dava konusu aracı satın alanların son malike kadar isimleri belirlenmiş olarak, dahili dava sağlanması için süre verilmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra "tüm kayıt malikleri" yönünden muvazaa olgusu (TBK 19) araştırılarak var olduğunun saptanması halinde davanın kabulüne tümü yönünden muvazaanın varlığının ispatlanmaması halinde dava bedele dönüşmeyeceğinden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu gayrimenkulün davalı borçlu tarafından düşük bedelle davalı üçüncü kişiye ondan da davalı dördüncü kişiye devredildiği anlaşılmasına rağmen, hüküm kısmında sadece davalı üçüncü kişi yönünden karar verilip, birleşen davanın davalısı dördüncü kişi yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
TBK 19 uyarınca dava açılabilmesi için davacının kesinleşmiş bir alacağının varlığı ön koşul değilse de, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olması için davalıdan bir alacağının olması gerektiği- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK’nun 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın, davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği- 1.000,00 TL değer gösterilmek ve harçlandırılmak suretiyle açılan davada, yargılama sırasında yapılan keşif sonucunda taşınmazın dava tarihindeki değerinin 89.699,55 TL olduğunun saptandığı, ancak davacının alacak miktarı göz önüne alınarak bu miktar üzerinden harç tamamlattırılmadan sonuca gidildiği anlaşıldığından, mahkemece, davacının kesinleşen alacağı göz önüne alınarak bu miktar üzerinden harcın tamamlattırılması için davacıya süre verilmesi, yatırılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, tamamlandığı takdirde davaya devam edilerek işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerektiği-
Kiracının "taşınmaz devrinin tahliyeyi sağlamak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı, yeni malikin ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açmak için taşınmazı devraldığı" iddiasıyla dava açmakta hukuki yararının olduğu- Davacı kiracının bu davadaki amacının, muvazaa (TBK 19) nedeniyle temelde geçersiz olduğunu ileri sürdüğü taşınmazın satışına dair işlemin hükümsüzlüğünü sağlamak olduğu-
Davacının iptalini istediği alacağın kesinleştiği, kesinleşmiş alacağın varlığı kabul edilerek görülen önceki tasarrufun iptali davasının kabul ile sonuçlanıp münderecattan geçerek kesinleştiği, davacının söz konusu tasarrufun iptali davasına üçüncü kişi olarak katıldığı ve davanın tarafı olan "davacının alacağının muvazaalı olduğunu" ileri sürmediği anlaşıldığından, artık aynı alacak için muvazaa iddiasında bulunulamayacağı- Muvazaa iddiasına dayalı istemin dayanağının haksız fiil olduğu, haksız fiil failine ise yemin teklif edilemeyeceği-
Eldeki ehliyetsizlik ve muvazaa nedeniyle tapu iptal tescil istemine ilişkin davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta bir çıkarının bulunması gerektiği, bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekeceği, TBK’nın 19. maddesine göre davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olması için davalıdan bir alacağının olmasının gerekli olduğu, somut olayda davacının, davalılardan ...’ten alacaklı olduğunu hüküm altına aldırmış olmadığı gibi hak sahibi de olmadığı, davacı tarafından mülkiyetin tespiti istemi ile açılan davanın reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği gözetildiğinde, eldeki davanın bu aşama da reddine karar verilmesi gerekeceği-