Dava kademeli olarak açılmış ve terkin isteği yerinde görülmediği takdirde tenkis isteminde bulunulmuştur; ne var ki, yerel mahkeme, aynı davayı kabul etmesinin doğal sonucu olarak, tenkis istemini, eski Türk Kanunu Medenisi ’nin 510 ve Yeni Türk Medeni Kanunu’nun 568.maddesi çerçevesinde araştırıp değerlendirmediğinden, tenkis isteğinin hükme yeterli derecede soruşturularak hasıl olacak uygun sonuç doğrultusunda bir karar verilmesinin gerekeceği-
Murisin diğer mirasçılardan mal kaçırma irade ile temliki gerçekleştirmediği gözetildiğinde 1.4.1974 tarih ve1/2 Sayılı inançların Birleştirme Kararının olayda uygulama olanağının bulunmayacağı-
Davaya konu taşınmazın ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik edildiğinin anlaşıldığı, ancak miras bırakanın gerçek amacının ölünceye kadar bakım karşılığı ile temlik etmek mi yoksa muvazaalı mal kaçırmak mı olduğu yönünde yeterli delil toplanmış olmadığı -Dolayısıyla öncelikle miras bırakanın başka taşınmazı bulunup bulunmadığı hususunun ilgili merciilerden sorulması, veraset ilamının alınması, taraf tanıklarının dinlenmesi ve yukarıdaki ilkeler çerçevesinde bir araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, dolayısıyla eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Miras bırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesi gereğince yaptığı temlikin muvazaalı olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile kuralları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığı miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı gibi olguların gözönünde tutulması gerekeceği–
Muvazaa ispat edildiği takdirde yapılan sözleşme mutlak butlan ile batıl olacağından hiçbir hüküm ve sonuç doğurmayacağı- Vasiyetçi her ne kadar vasiyetnameden, vasiyetname ile bağdaşmayan bir hukuki tasarrufla rücu edebilirse de, vasiyetnameyi ortadan kaldırabilmesi için sonradan yaptığı hukuki tasarrufun geçerli olması gerektiği- Lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan davalı ve karşı davacının vasiyetnameden kaynaklanan kişisel hakkına dayanarak vasiyetçinin daha sonra yaptığı satışın muvazaa nedeniyle hüküm ve sonuç doğurup doğurmayacağını ileri sürüp iptal ve vasiyetçi adına tescili yönünde dava açmakta hukuki yararı ve hakkı bulunduğu- Böylece, lehine muayyen mal vasiyetinde bulunulan kişinin vasiyetnameden doğan kişisel hakkını MK 541 uyarınca vasiyetcinin mirasçılarına karşı ileri sürme hakkına kavuşmuş olacağı- "Vasiyetçinin muayyen mal vasiyetinde bulunduktan sonra vasiyet ettiği taşınmazlarını aslında bağışladığı halde satış gibi göstererek muvazaalı temlik ettiği görüşünün Medeni Kanunun muayyen mal vasiyetine ilişkin hükümleri ve muvazaa ilkeleri ile bağdaşmadığı, vasiyetçi vasiyet ettiği taşınmazları bir başkasına satarken hiçbir sebep gösterme zorunda bulunmadığından kanunun öngördüğü şekil şartına uyulmak suretiyle yapıldığı takdirde bu satış sözleşmesinin içerisine girilerek muvazaalı olup olmadığının araştırılmasına yasal olanak bulunmadığı" ve "Miras bırakanın iradesinin muvazaalı bir işlem yapmak değil önceki vasiyetinden dönmeyi amaçlayan bir irade bildirimi olarak yorumlanması gerektiği, vasiyet lehtarının miras bırakanın amacının tartışılmaya açılmasını istemeye hukuki yararı ve dava açmakta sıfatının bulunduğunun söylenemeyeceği" şeklindeki görüşlerin kabul görmediği-
BK'nun 18. maddesine dayalı muvazaa sebebiyle iptal davasında mahkemece, çekişmeli taşınmazların davalı iktisap eden adına oluşan tapu kayıtlarının iptali ile önceki malik olan borçluya dönecek şekilde tapuya tesciline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İİK. mad. 111 uyarınca düzenlenen ve icra dairesi tarafından onaylanan taksit anlaşmasının, %05 oranında damga vergisine tabi tutulmasının isabetli olduğu-
Tapuda «bağış» gösterilerek miras bırakan tarafından devredilmiş olan taşınmazlar hakkında «muris muvazaası nedeniyle» iptal davası açılamayacağı -
Bakıma muhtaç dahi olsa, davalılarla birlikte oturan mirasbıra-kanın, tüm malvarlığını davalılara temlik etmiş olmasının -taşınmazların nitelik ve değerlerine göre- gerçek bir bakım karşılığı olarak değerlendirilmemesi, «muvazaalı temlik» sayılması gerekebileceği -
Bedeli mirasbırakan tarafından ödenen ancak tapusu mirasbırakanın bildirdiği kişi (oğlu, kızı vb.) üzerine çıkarılan taşınmaz hakkında, muris muvazaası sebebiyle tapu iptal davası açılamayacağı-