Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleri-
Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf aleyhine yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edileceği-
8. HD. 28.02.2017 T. E: 2015/11423, K: 2742-
Bozma sonrası yapılan ıslahla arttırılan miktarı da kapsar şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, diğer yandan mal rejiminin tasfiyesi neticesinde belirlenecek alacağın, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği, eldeki davada davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi sebebiyle istediği ve terekeye ait borç kabul edilen alacak miktarından, dava mirasçılar arasında görüldüğünden, davacı da dahil tüm veresenin miras payları oranında sorumlu oldukları, bu itibarla hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranı dikkate alınarak davalıların sorumlu olduğu miktarın, talep miktarı da göz önünde bulundurularak hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi gerektiği halde terekeye ait borcun tamamının davalı mirasçılardan tahsiline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Tüm mirasçıların birlikte bankaya müracaat ederek ödeme talebinde bulunmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri ya da miras ortaklığına temsilci atanması TMK.mad. 644 uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerektiği- Muristen intikal eden vadeli hesaptaki paranın ortaklığı giderilemeyeceğinden ortaklığın giderilmesi davasının reddi gerekeceği-
Müteveffanın vefatı anında terekenin borca batık olduğunun tespiti isteğinin maktu harca tabi olduğu ve bu davalarda vekalet ücretine maktu olarak hükmedileceği-
Mirasın hükmen reddinin bir süreye tabi olmadığı, mirasçıların, alacaklılara karşı açacakları tespit davası ile terekenin borca batık olduğunun tespitini her zaman isteyebilecekleri ve mirasçıların kendilerine karşı açılacak davada defi olarak da her zaman terekenin borca batık olduğu ileri sürebilecekleri- Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçının, mirası reddedemeyeceği- Borçlunun vefat ettiği; davalının ise bu süreçte miras hissesi nispetinde ölen borçlu olan oğlunun murise ait emekli ikramiyesinin 1/2 hissesini aldığı anlaşıldığından, davalı yönünden hükmi reddin söz konusu olmayacağı- 
26.05.1954 T. 7/17 s. İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, elbirliği mülkiyetinde, mirasçılar arasında kazanmayı sağlayan zilyetlik işleyemeceğinden olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ile hak iktisap etmenin mümkün olmadığı- Taksim olmadığı takdirde bir mirasçının zilyetliğinin diğer mirasçılar adına sürdürülmüş sayılacağı- Dava konusu taşınmazları haricen satın alan 1975 yılında kayıt malikinin mirasçısı haline gelmiş, satış tarihi olan 1964 yılı ile satın alanın mirasçı haline geldiği 1975 yılına kadar 20 yıllık kazandırıcı sürenin dolmamış olduğu, davacıların ve 1996 yılında ölen yakın miras bırakanlarının zilyetliklerinin mirasçılık sıfatlarından bağımsız olarak salt harici satışa dayalı olduğu hususunun da ispatlanamamış olduğu, bu nedenle sürdürülen zilyetliğin mirasçılık sıfatına dayalı olduğunun ve mülkiyeti kazandıramayacağının kabulü gerektiği-
Mirasın hükmen reddi, borçlu olmadığının tespiti ile ödeme emirlerinin iptali istenmesi talebiyle açılan davada, davacıların mirası hükmen reddetmiş sayılmalarına karar verildiğinden ayrıca icra takibine ait ödeme emirlerinin iptali, yine davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti hususunda karar verilmesine gerek olmadığından davacıların bu yöne ilişkin taleplerinin reddine şeklinde karar verilmesi karşısında yargılama giderleri ve maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği- -
Abonelik iptal edilmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak su bedelinden murisin mirası reddedilmediğine göre, TMK 'nun 599, 605, 606, 610, 640 maddeleri uyarınca, davalının, mirasçı sıfatıyla davacıya karşı müteselsilen sorumlu olduğu-