Borçlunun icra mahkemesine başvurularından öncelikle incelenmesi gereken tebliğ tarihinin düzeltilmesine ilişkin talebi "şikayet" niteliğinde olup, şikayetin incelenmesi konusunda duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı hususu icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de, borçlunun temyiz dilekçesinde, mahkemece hükme esas alınan takip dosyasındaki dilekçenin altındaki imzayı kabul etmediği görüldüğünden, mahkemece duruşma açılarak ve bu dilekçe üzerinde imza incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin kabulünün zorunlu olduğu-
Yargılamada kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara tebligat yapılmasının hatalı olduğu- Bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi elden şirket vekiline tebliğ edilmiş ise de, hükme esas alınan ek raporun da bu vekile tebliğ edilmediği görüldüğünden, tebligatların usule aykırı şekilde yapılmış olduğu- Mahkeme karar gerekçesinde sadece davalıların ispat külfetini yerine getirmediği açıklanarak kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmiş ise de; kararın gerekçesinde maddi olayın saptanmadığı, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmediği görüldüğünden, kararın HMK. mad. 297'nin amaçladığı anlamda gerekçe taşımadığı-
Şirket yetkilisine işçi sıfatıyla yapılan tebligatla ilgili olarak, borçlu şirket vekili, tebligattaki imzanın bu kişiye ait olmadığını iddia ettiğinden, mahkemece, imzanın aidiyeti yönünde bilirkişi raporu alınması gerektiği-
Yetkilinin veya tüzel kişinin, o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde, vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişinin mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmaması halinde, bu hususun tebliğ mazbatasında belirtilerek tebligatın diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılabileceği- Takibin borçlu tarafından bildirilen tarihten daha önce öğrenildiği yazılı belge ile ispat edilemediğinden şikayetin süresinde olduğu gözetilerek tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile  tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- İcra takip dosyasının incelenmesinde; takip talebi ve ödeme emrinde, takip konusu borcun dayanağı olarak gösterilen ve takip talebine eklenmiş olan sözleşmenin, borçlu şirket adına çıkarılan ödeme emri tebliğ evrakında; takip dayanağı belge suretinin ödeme emri ekinde gönderildiğine ilişkin bir açıklamanın yer almadığından ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup iddianın tahkik edilmesi gerekeceği, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik iddia, mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, öncelikle duruşma açılarak şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan dosya üzerinden karar verilmesinin usule aykırı olduğu, o halde, şikayete konu ödeme emri tebliğ işlemi şeklen Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine uygun yapılmış ise de; şikayetin niteliği gereği duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan sonra, borçlunun tebliğ yapılan kişinin çalışanı olmadığı ve alacaklının sekreteri olduğuna yönelik beyanı karşısında, bu hususlar araştırılıp, tarafların delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamayacağı ve yargılama yapılamayacağı, davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için; tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi ve duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olması gerektiği, aksi takdirde tarafların hukuksal haklarının kısıtlanmış olacağı- Tüzel kişiliği olmayan, ancak 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesi anlamında işveren sıfatını taşıyan kamu kurum ve kuruluşları adına çıkarılan tebligatın, kurumun yetkili temsilcisine yapılması gerektiği, somut uyuşmazlıkta da; Somut uyuşmazlıkta; tebligatların tüzel kişiliği olmayan hastane başhekimliğine yapıldığı, ilgili bakanlığın bu sürece katılamadığından, usulsüz tebligat nedeniyle taraf teşkili sağlanmadan verilen kararın bozulması gerektiği-
Davalı şirketin yetkili temsilcisi araştırılmadan ve işyerinde bulunup bulunmadığı belirtilmeden doğrudan çalışana yapılan tebligat, Tebligat Yasası ve Tebligat Tüzüğü hükümleri gereğince usulsüz olup söz konusu tebligata dayanılarak taraf teşkili sağlandığından söz edilemeyeceği, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27.maddesi hükmüne göre hakim davanın taraflarını dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hüküm veremeyeceği-
TTK mad. 1104/3 hükmüne göre; yabancı bayraklı gemilerde geminin malikine veya kiracısına açılacak her türlü dava veya takip onlar hakkında geçerli olmak üzere kaptana yöneltilmesi mümkün olduğundan, bu hüküm uyarınca takipte donatanı temsilen kaptanın borçlu kısımda gösterildiği, donatanı temsilen tebligatı alma yetkisi bulunan gemi kaptanına yapılan tebligat Tebligat Kanunu'nun 13. maddesine göre yapılmış olduğundan, borçlunun karar düzeltme talebinin kabulü gerekmez mi?-
Tebliğ işlemleri, TK'nun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesine aykırı olarak, yetkilinin veya tüzel kişinin, o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde, vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş kişinin mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilerek diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılabileceği hususu gözetilmeksizin ve evrakı almaktan imtina eden çalışanın kim olduğu tespit edilmeksizin muhtara yapılmış olup, bu haliyle yapılan tebligatların usulsüz olduğu- Mahkemece, TK'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu (krediyi kullanan) şirketin “İ.paşa Mah. H. Veli Camii Cad. No:46 (bu kısımdan tükenmez kalemle ok çıkarılarak “No:42” şeklinde düzeltme yapılmıştır) Ş.bey/Gaziantep” adresine gönderilen ...........Noterliği'nin ...........ihtarnamesi, “adreste çalışan isim ve imzadan imtina etmesi üzerine 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesi gereğince bağlı bulunduğu mahalle muhtarı ...imzasına tebliğ edilmiş olup düzenlenen 2 nolu ihbarname muhatabın kapısına yapıştırılmıştır. Durumdan en yakın komşusu No: 40/A’da (Aygaz) haberdar edildi. Çalışan bay isim vermedi.” şeklinde şerh ile 22/04/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup şikayetçi şirketi temsile yetkili kişinin adreste bulunup bulunmadığı tespit ve tevsik edilmeksizin yapılan işbu tebliğ işlemi Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerine aykırı olarak yapıldığı, bu durumda kredi borçlusuna, hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmediği, usulsüz tebliği öğrenme tarihinin takip tarihinden sonraki bir tarihe denk geldiği anlaşılmakla takip tarihinden önce kredi borçlusuna yöntemince hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilmeden borçlu ve ipotek veren hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapılamayacağı, buna göre; İİK'nun 150/ı maddesinde belirtilen şartlar oluşmadığından, mahkemece, icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-