Dava dilekçesi tebliği, ilk olarak davalı yüklenici şirketin dava dilekçesinde bildirilen adresine yapılmış olup, tebligat evrakı iade edildikten sonra doğrudan Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından bildirilen adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunun 35. maddesine göre usulsüz yapıldığından, mahkemece, öncelikle davalı şirketin dava dilekçesinde belirtilen adresine tebligat çıkarılması, bu adreste bulunmadığının tespit edilmesi halinde, davalı şirketin ticaret sicil müdürlüğünden kayıtlı adresi sorulması ve tebligat bildirilen bu adrese yapılması gerektiği- Bu şekilde de davalı şirkete tebliğ yapılamadığı takdirde, Tebligat Kanununun 35. maddesine göre işlem yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği- Diğer davalının ise mernis adresi “Almanya Federal Cumhuriyeti” olarak görünmesine karşın yurt dışı adresi araştırılmaksızın ilanen tebliğ yapılmak sureti ile davanın görülmesinin usul ve yasaya aykırı olup taraf teşkili tam olarak sağlanmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Temyize konu karar değerlendirildiğinde, kararda “davacının taleplerinin bilirkişi raporu doğrultusunda kabulü” dışında hiçbir gerekçeye yer verilmediğinin görüldüğü, mahkemece verilen kararın HMK’nun 297/2 maddesine aykırı olduğu, gerekçesiz olarak karar verilerek, tarafların hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmesinin yerinde olmadığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalılarca dosyaya sunulan devam kontrol formları ve puantaj kayıtları dikkate alındığı takdirde, davacının fazla çalışma hafta tatili ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının bulunmadığı, ancak delillerin takdiri mahkemeye ait olmak üzere tanık beyanlarına göre söz konusu alacakların hesaplandığının ifade edildiği, mahkemece, bilirkişi raporunun değerlendirilmesinde hataya düşülerek, davalıların sunduğu yazılı kayıtlar konusunda hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, gerekçesiz olarak tanık beyanları doğrultusunda karar verilmesinin isabetsiz olduğu, bu itibarla öncelikle, dosyaya sunulan aylık devam kontrol formları ile puantajlar konusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılması, toplanan tüm deliller yeniden bir arada değerlendirildikten sonra, davacının talepleri konusunda bir sonuca varılması, varılan sonucun kararda gerekçeleri ile birlikte ortaya konulması gerekeceği-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmeden işin esası hakkında karar verildiğinin anlaşıldığı, mahkemece, bilirkişi raporunun davalıya tebliği sağlanarak, davalı tarafa rapora karşı beyan ve itiraz hakkını kullanma imkanı tanınması gerekirken, bu yön gözetilmeksizin hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şeklide karar verilmesinin hatalı olduğu, bu itibarla öncelikle bilirkişi raporunun davalıya tebliğ edilmesi ve oluşacak sonuca göre yeniden değerlendirme yapılması gerekeceği, davalının hukuki dinlenilme hakkı ile savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece; yargılama sırasında öldüğü anlaşılan davalının veraset kararının ibrazının sağlamak tüm mirasçıları tespit edilip, şayet adı geçen üç kişi haricinde başka mirasçı var ise bu kişiler davaya dahil edilerek; taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu hususun gözetilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Gider avansının hesaplandığı, ödenmesi konusunda davacı yana ihtarlı davetiye tebliğ edildiği konusunda dosyada bir belge bulunmadığından, 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesine aykırı olarak, hukuki dinlenilme hakkının kullanılmasına imkan verilmeden, gider avansını ödemesi konusunda davacıya tebliğ yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının mazbut vakıf olan Mazbut Sevindik Paşa K.esi Cennet H. Vakfının galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti istemi-
Mahkemenin tensip zaptında, belirlediği masrafın gider avansı mı, delil avansı mı olduğunu açıkça belirtmesi, yargılama gideri ve dava şartı olarak belirlediği gider avansını oluşturan harç, tebligat gibi gider gerektiren işlemleri kalem kalem açıklaması, her kalemin miktarını ayrı ayrı göstermesi, dava şartına yönelik gider avansıyla ilgili olarak verilen kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarını da tensip tutanağına ve tebligat zarfına açıkça yazması gerekeceği, açıklanan nedenle, mahkemece, ödenecek bedelin türü ve miktarı açıklanmadan, verilen kesin sürenin sonucu ihtar edilmeden ve davacının HMK. 'nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı korunmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Davalıya dava dilekçesinin usulsüz tebliğinden sonra, ön inceleme duruşma gününü bildirir tebligatın aynı adreste, davalı adres bırakmadan taşındığından bahisle bila tebliğ iade edilmesi üzerine Tebligat Yasası’nın 35. maddesine göre aynı adreste tebliğ edildiği, yargılama sırasındaki diğer tebligatların da aynı adrese 35. maddeye göre çıkartıldığı anlaşılmakla davalıya yapılan tebligatların usulsüz olduğu, TK'nun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, daha önce aynı adrese kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olmasının, muhattabın bu adresini değiştirmesi halinde ise yenisini bildirmemiş ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilememiş olmasının gerektiği, buna göre; davalının, yerleşim yeri adresinin araştırılması ve tespit edilen adresine tebligat yapılarak duruşmaya çağrılması gerekirken, usulsüz tebligat ile yargılamaya devam edilerek davalının yokluğundan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava dilekçesinde, somutlaştırma yükünün yerine getirilmemiş olması halinde, öncelikle hâkim davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemesi gerektiği, ancak bu eksiklik tamamlanırsa yargılamaya devam edilerek karar verileceği, bu eksiklik tamamlanmaz ve somutlaştırma gerçekleşmezse, ispatsız kalan davanın reddine karar verileceğinden, dava dilekçesinde, davacının ödenmesi gereken aylık ücretinden her ay cüzi bir miktarının ödendiği, ödenmeyen ücret ve ikramiye alacaklarının davalıdan tahsilinin talep edilmiş olması şekli ile soyut ve genel anlatımlar içerdiğinden, öncelikle davacıdan ücret ve ikramiye alacağı taleplerinin hangi aylara ilişkin olduğu ile ödenmeyen ücret ve ikramiye alacağı açıklattırılması ve işverenden davacıya yapılan ödemeye ilişkin bilgi ve belgeler de istenerek davacının talepleri ve işverence ibraz edilecek bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Yerel mahkeme kararının gerekçesinde, hükmedilen sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmadığından, ispat yükünün hangi taraf düştüğü ve iddiasını ispatlayıp ispatlayamadığı tartışılmadığından; yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması ve ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığı-